Abidin Dino Adanalı mı?

Hepimiz Adanalı diye biliyoruz ama nufus cüzdanında İstanbul yazıyor

O güne kadar ben de övünürdüm, edebiyatta veya sinemada olduğu gibi resimde de Türkiye’nin bilinen en önemli insanı Adanalı, diye… Bu iddiayı Abidin Dino’yu kastederek yapardım. Ama ben de haklıyım… İnanmasanız araştırın bakın, konuyla ilgili kaynakların çoğu Adanalı diye yazıyor… Hatta onun Adana’da, Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Yılmaz Güney ile birlikte yer aldığı bir ‘Adanalı Sanatçılar Heykeli’ bile var. Belediyenin yanında da Abidin Dino isimli bir park bulunuyor. Saffet Dino -diğer adıyla Maria- ziyaretime gelince içime kurt düşüverdi: “Allah Allah! Acaba Abidin Dino Adanalı değil mi?”

Bir Kentten Sayılmak

Bir insanın, bir kentten sayılması için bazı nedenleri olması gerekir, ki bunların en başında da o kentte doğmuş olmak gelir. Başka bir yerde doğmuş olsa bile, en azından ailesi o kent kökenli olmalıdır; ama bazen bir kenti benimsemek için, o kentte yaşamak da yetebilir. Bu durumda, yaşanan kentin yaşam biçimini kendi yaşam biçimi haline getirecek kadar yoğun yaşanmışlık istenir.

Dedesinin, yani Abidin Paşa’nın, Adana’da mülkleri olduğunu iddia ediyordu ve amaç onlara sahip çıkmaktı. Kız Lisesinin de Abidin Paşa tarafından yaptırıldığını öğrenince orayı da ziyaret etmeye karar vermişti.
Merakım nedeniyle sormadan edememiştim…
“Abidin Paşa’nın torunuysanız nasıl Yunan vatandaşı oluyorsunuz?”
İşte bu sorunun cevabındadır Abidin Dino’nun nereli olduğu…

Kim Bu Saffet Dino?
Abidin Dino, Saffet’in özbeöz amcası...
Yani, Abidin’in öz kardeşi Ali Dino’nun kızı… Abidin Dino, Adana’nın meşhur valisi Abidin Paşa’nın torunu olduğuna göre, Saffet de küçük torun oluyor haliyle...
Ama Abidin Paşa’nın torunu diye, “Adanalı zannedilmesin” Saffet; hatta o, ”Türkiyeli” bile değil... İkinci adı da Maria… O zaman Saffet’in amcası Abidin Dino, nasıl Adanalı olur?
Ben, Saffet Dino’yu ilk kez, günümüzde kültür ve sanat merkezi olarak kullanılan Tarihi Kız Lisesinde tanıdım. Bembeyaz saçları olan 70 yaşlarında bir hanım Saffet Hanım. Kendisi Yunanistan vatandaşı...
Türkçeyi “yok denecek kadar” az konuşuyor. Bu yüzden yanında Türkçe bilen bir çiftle gelmişti yanıma.

23 Mart 1913 tarihinde İstanbul’da, ailenin son çocuğu olarak Abidin dünyaya geldi. Yani dedesi Abidin Paşa’nın Adana Valiliğinden tam 30 yıl sonra…


Abidin Dino’nun Soy Ağacı

İsterseniz işe ta başından, meşhur Adana Valisi Abidin Paşa’dan başlayalım. Abidin Paşa, o zamanlar Osmanlı’nın bir vilayeti olan Yanya’nın Preveze kasabasında doğdu. Yani şimdiki Yunanistan’da…
Nefise, Sabire, Halide ve Mari isimli 4 kızı ve Rasih isimli bir oğlu oldu. Tam 6 dil bilen ve batı kültürü ile yetişmiş Paşa, 1882- 1886 yılları arasında Adana Valiliği yaptı.
Adana’ya vali konağı karşısında ve Seyhan Nehri kıyısında Askeri Lise binasını yaptırdı. (Şimdiki Tarihi Kız Lisesi Binası) Vali olarak en son Rodos’ta görev yaptı.
Paşanın çocuklarından Rasih’in (Saffet adlı hanımla evli) yaş sırasına göre Ali ve Arif isimli çocukları oldu. 23 Mart 1913 tarihinde İstanbul’da ise, ailenin son çocuğu olarak Abidin dünyaya geldi. Yani dedesi Abidin Paşa’nın Adana Valiliğinden tam 30 yıl sonra…

Ali Âşık Oldu, Yunanistan’da Kaldı

Türkiye sınırlarının yeniden çizildiği yıllarda, Dino Ailesi mübadele ile Türkiye’ye dönerken büyük ağabey, Alba isimli çok güzel bir Dalmaçyalı kıza tutulduğu için, Yunanistan’da kaldı. Yunanistan’ın en önemli karikatüristi oldu. Alba ile yaptığı evlilikten Saffet Hanım dünyaya geldi. Ben de böylece beni ziyarete gelen Saffet Hanım’ın neden Yunan vatandaşı olduğunu anlamış oldum.

Abidin ve Adana

Abidin’e gelince, pişmiş tavuğun başına gelen her şey onun da başına geldi. Bir süre Sovyetler Birliği’nde kaldı. Dönüşünde, komünist olduğu gerekçesi ile önce Mecitözü’ne, sonra da Adana’ya sürgüne gönderildi. (1942) Abidin’in, ağabeyi Arif ile birlikte Adana’ya sürgüne gönderilmesi kayda değer…
İsterseniz burada soy ağacı öyküsüne biraz ara verip, bir yol “Abidin Dino Adanalı mı?” sorusuna geri dönelim.
Görüyorsunuz ki üstat Adana’da değil, İstanbul’da doğmuş. Aile ise aslen Yanya Prezeveli… Ailenin Adana’yla tek ilişkisi, Abidin doğmadan tam 30 yıl önce dedesinin 4 yıl 9 ay Adana Valiliği yapmış olması. Ama Paşa’nın ayrıca İzmir, Sofya, Selanik, Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Ankara ve Rodos gibi yerlerde çoğu valilik olmak üzere görev aldığını da unutmayalım. Örneğin Adana’daki gibi, Ankara’da da bulunan Abidinpaşa Caddesi, Paşa’ya atfen konulmuş bir isimdir. Öyleyse ailesi Yanya asıllı olan ve İstanbul doğumlu Abidin Dino, nasıl Adanalı olur?

Abidin’in Adanalılığı

Abidin Adana’ yı ilk defa bebek yaştayken babasıyla yaptığı kısa seyahatte gördü. Ama asıl tanışması 1942 yılında ağabeyi ile birlikte sürgüne gönderilmesiyle oldu. Ama bu gönderiliş öyle bir şeydi ki, sürgünden öte, belki de bir yeniden doğuştu.
Kendisi bu olay hakkında şöyle yazıyor:
“(…)polis tarafından bir zamanlar büyükbabamın yönetiminde olan topraklarda ikamete zorlanmıştım. Doğrusu çok hoş bir durumdu bu…”
Abidin bu olayı hoş bir tesadüf olarak bildirmesine rağmen, her şey de güllük gülistanlık değildi elbet. Eşi Güzin Dino’nun dediğine göre, Yeni İstasyon civarında olan ilk evleri, bölgenin ıssız olmasından yararlanılarak komünizm karşıtı olduğunu söyleyenlerce taşlanmıştı. Sonrasında, dedesinin adıyla anılan caddede üzerinde bulunan bir manifaturacının üst katındaki bir eve taşınmak zorunda kalmışlardı.

Sıtma Ve Arif
Ağabeyi sıtmaya yakalanmış 120 kilodan (Arif Dino 2 metre boyundaydı) 70 kiloya düşmüştü. Ama yine de Adana Abidin için bir dönüm noktasıdır. Saffet Dino’nun benimle sohbet sırasında “Amcam eşinin sözünden hiç dışarı çıkmazdı” diye bahsettiği Güzin (Dikel) Dino ile 1943’te Adana’da evlenmiştir. Yaşamında önemli basamaklar olan Yaşar Kemal ve Orhan Kemal ile burada tanışmış, birlikte uzun süre vakit geçirmiştir. Bu, sanatında ve dünyasında dev adımlarla ilerlemesine neden olmuştur. Dino, Yaşar Kemal’le tanışmasını şöyle anlatır:
“Onunla karşılaştığımda neredeyse bir çocuktu. On altı-on yedi yaşlarında, iğne gibi ip ince, bir köyden bir köye dolaşır, ağıtlar derlerdi.”
Dino o tarihten sonra Yaşar Kemal’den hiç ayrılmadı ve Menekşe isimli senaryosunu onu anlatmak için yazdı.

Adana Sanat Akademisi
Güzin Dino da konuyla ilgili şunu yazar: “Yaşar Kemal başta, edebiyat ve sanat meraklısı birkaç genç daha Abidin ile Arif’in tiryakisi olmuşlardı çok geçmeden. (…) Orhan Kemal de bunlara katılınca büsbütün ilginç olmuştu ‘Adana Akademisi’. Şiir, düzyazı ve resim konuları neredeyse her gün gündemdeydi.” Abidin Dino, “Kel” isimli tiyatro oyununu ilk kez Adana’da kitap olarak basmış ve şimdi Büyükşehir Belediyesi binası olan Halkevi’nde köylülerle birlikte oyunlaştırdığı “Sıtmalı Adam” isimli oyunu ilk kez sahneye koymuştur.

İlk Senaryo Toroslar’danKarboğazı Zaferi olarak bilinen Adana köylüsünün Fransız işgal ordusunu teslim alma olayını sinema senaryosu olarak yazarak (Toros Destanı) ilk defa sinemaya adımını atmış ve bu ilk adımdan sonra sinemacı Abidin Dino doğmuştur.
Adana’nın Abidin Dino’nun sinemacılığı üzerine ne kadar etkili olduğunu daha sonra yazdığı senaryoların listesine bakınca anlayabilirsiniz:
Pozantı… Çingene… Toros Destanı… Su Destanı… Yunus Emre… Rakı Şişesiyle Konserve Kutusu… Yaşar Kemal… Menekşe… Aşk-ı Memnu…

İlk kitabı Adana’da yayınlandı...
İlk oyununu Adana’da sahneye koydu...
İlk senaryosunu Adana’da yazdı...
Güzin Dino ile Adana’da evlendi...

Türksözü
Adana’nın önemli gazetecisi Ferit Celal Güven ile Türksözü Gazetesini çıkararak gazeteciliğe adımını atmıştır. Bakın Türksözü’ndeki çalışmasını nasıl anlatıyor:
“Ne yaptığımı sormayın, çünkü her şeyi yapıyordum. Hem yazı işleri müdürüydüm, hem odacı, hem röportaj muhabiri, hem çaycı, hem de çevirmen.”
Abidin Dino, Adana’nın kendisi için önemini de şöyle vurguluyor:
“Benim için önemli olan burada ilk kez Türk köylüsü ile karşılaşmam, onu tanımamdır… Tüm gördüklerim beni resme daha çok bağlıyordu. Sanki içinde yaşadığım Anadolu gerçeğini burayı resmettikçe görüyordum.”

Türk Köylüsü
Ses Dergisi’nin bir nüshasında da şöyle devam ediyordu:
“Tarlada dolaşan bir kadının önlüğündeki şekiller, testicilerin kalçalı eserleri. Köyden köye ağızdan ağza yayılan şarkıların yekûnu, kafamda bir katedral kadar, dört minareli bir cami kadar yer tutuyor. Tıpkı ortaçağ katedrallerini yapanlar gibi, meçhul kalan bu yaratıcıların bazılarını tanıdım. Türkiye’nin rastgele bir ovasında, rastgele karşılaştığım bir köyünde işittiğim şarkılar, sanatın nerede saklandığını bana ifşa etti.”
Dino’nun bu söylediklerini 1950 yılında Ankara’da açtığı Adana köylüleri ve ırgatlarını konu alan resimlerde izleme şansını yakalayabiliriz.

Abidin İlk Kitabını Adana’da Yayınladı “Kel”

“Kel” Abidin Dino’nun yayınlanmış ilk kitabıdır. Bir tiyatro oyunu olan Kel Adana’da yayınlanmış ve yayınlanır yayınlanmaz da toplatılmıştır. Kitabın günümüze kadar ulaşması amatör bir okuyucunun kitabı önemli bir Dino biyografı olan Ferit Edgü’ye ulaştırması ile sağlanmıştır. Daha sonra bu oyun kitabı 1996 yılında yeniden yayınlandı.
“Kel” ile ilgili olarak Abidin Dino şöyle yazar;
“(...) benim ilk kitabımdır. Basılır basılmaz Bakanlar Kurulu tarafından toplatıldı. Sanırım, kitabı yasaklayanlardan kimse onu okumamıştı. Üç harflik adı, Kel yasaklanması için yetmişti.” “Kel” için Ferit Edgü şöyle yazıyor; “Kel, o günün teknik olanaksızlıklarını çok iyi yansıtan bir kitap örneğidir. Aynı hurufat çıkışmadığı için olsa gerek, kitabın ikinci yarısında başka karakter kullanılmıştır.”

Abidin Adanalı mı? Ya Arif?

Bu kadar şey yazdıktan sonra, kendi soruma cevabı kendim vermeyeceğim…
Kararı siz verin!
Ailesi Yanyalı olan ve İstanbul’da doğan, Adana’da ise sadece 3 yıla yakın bir zaman ikamet eden Abidin Dino Adanalı mı?
Benden ille de bir cevap isterseniz, o, Parisli de sayılır, Romalı da, İstanbullu da, Plevneli de… Yani eserleriyle evrensel, kişiliğiyle dünyalıdır…
Yani Adanalıdır, hem de Allah’ına kadar...




Sayı 2 ( Mayıs - Haziran 2011 )

Bu yazı 14720 defa okundu.