BELLEKLERDEN SÄ°LÄ°NMEDEN
Elinde bastonu, takım elbisesi ve başından hiç çıkarmadığı fötr ÅŸapkasıyla tanıdım ilk defa Sami Amcayı, Sami ERYURT’u yani, nam-ı diÄŸer Miting Sami’yi… Bastonunun üzerinden kavuÅŸturduÄŸu ellerinin üzerine koyduÄŸu başıyla uzaklara bakarak anlattı 90 yıllık geçmiÅŸini.
1926 Yılında Adana‘nın Türkocağı mahallesinde dünyaya gelir Sami Amca. Babası çocuk yaÅŸtayken, dedesi ve amcasıyla beraber beÅŸ parasız, o zamanlar Osmanlı hakimiyetindeki Irak’ın Kerkük ÅŸehrinden Adana’ya gelip KarataÅŸ’ın Yenice Köyü’nü kurarlar.
Henüz altı yaşında annesini kaybeden Sami Amca, babası yeterli ilgiyi gösteremeyince teyzelerinin ve anneannesinin yanında büyür. Babası, kendisi on yaşındayken evlenince ‘’analığı’’ ona ve kardeÅŸlerine kendi öz kızına davrandığı gibi davranmaz. Babası onun asla okumayacağını düÅŸünür ama Sami Amcanın bugünlere gelmesinde teyzesinin payı büyüktür.
“Ä°lkokula biraz geç baÅŸladım; babama kalsa beni okutmak istemiyordu. ‘OÄŸlum; çobanlığı kim yapacak, davarları, sığırları kim güdecek?’ diye beni okuldan alıkoyuyordu. Fakat Nigar teyzem ‘Asla!’ dedi, ‘ben okutacağım’ dedi. Annemi küçük yaÅŸta kaybettiÄŸim için teyzelerimi anne gibi severdim.”
Ä°lkokula geç baÅŸlayan, bir süre babasının beslediÄŸi davarlar yüzünden Ceyhan’da okula gitmek zorunda kalan küçük Sami, okula tek bir defter ve arka cebindeki aynayla gider. Derslerde pek parlak bir öÄŸrenci deÄŸildir ama giriÅŸkenliÄŸi ve sosyalliÄŸiyle derslerdeki baÅŸarısızlığını kapatır ve herkesin sempatisini kazanır. Daha sonra teyzesi onu yanına alır ve Adana 23 Nisan Ä°lköÄŸretim Okuluna yazdırır.
Sami, yeni okulunda on gün çekingenlik yaÅŸar ve sonra okulu adeta esir alır. Her sınıfı çift yılda bitirir. Yaşıtlarının liseyi bitirdiÄŸi yaÅŸta o ortaokulu bitirir.
Atatürk’ün ölümünü o yıllarda hatırladığını söyleyen Sami Amca, Atatürk’ün ölümüne ne kadar üzüldüÄŸünü ÅŸu cümlelerle ifade ediyor:
‘’Ölümüne çok üzüldük. Teyzelerim ve tüm Türkiye aÄŸladı, bırakın Türkiye‘yi, tüm dünya aÄŸladı Atatürk’e; çünkü yüzyılın en büyük lideriydi o!’’
Ortaokuldan sonra Ticaret Lisesini bitiren Sami Amca, bu okula yazılmasını ise yine mizahi bir dille anlatıyor gülümseyerek:
“Ben aslında konservatuarın tiyatro bölümünü istiyordum ama arkadaÅŸlarım “lan komik mi olacaksın; bırak tiyatroyu, gel ticaret lisesine yazdıralım seni” dediler. “Kayıt olmaya gittiÄŸimde 21 yaşındaydım; müdür beni görünce öÄŸrencilerden birinin velisi sandı. Tabii ben geçmiÅŸ yıllardan gelen 6 yıllık açığı lisede çok çalışarak kapattım.”
Sonradan Menderes döneminde kapatılacak olan Halkevleri sayesinde tiyatroyla tanışan Sami Amca, bugün hala o günlerde Halkevi temsil kolu altında oynadığı piyesleri gözleri ışıldayarak o günün çocuksu coÅŸkusuyla anlatıyor; “Bir keresinde kahraman çavuÅŸ rolündeyken köylülere çile çektiren Mürtezem’i nasıl boÄŸazladığını ve rolü oynayan oyuncuyu az kalsın gerçekten nasıl öldüreceÄŸini “ anlatıyor. Bu kadar sosyal oluÅŸu tiyatroya mı baÄŸlanır, yoksa bu kadar sosyal olduÄŸu için mi tiyatroda baÅŸarılı olmuÅŸtur, bilinmez. Ses tonunu kullanışı ve hikâye anlatmaktaki ustalığı bir ölçüde tiyatroya baÄŸlanabilir belki de. Tiyatronun, Sami Amcanın hayatında büyük yer tuttuÄŸu bir gerçek...
Genellikle zor ÅŸartlarda ve yokluk içinde geçen çocukluÄŸu, tüm çocuklar için de benzer ÅŸekilde geçer: Çocukların cenaze sonrası kırkıncı günde verilen yemekleri takip ettiÄŸi, bu yemeklerdeki kuyruklara iki defa girerek daha fazla yemek koparmaya çalıştıkları bir yokluktan bahsediyoruz.
EskiÅŸehir Ä°nönü’de yazın havacılık eÄŸitimi alan, paraÅŸütle atlayan ve sonuçta C brövesi alan Sami Amca, uçuÅŸ hocalarından biri olan Sabiha Gökçen’den övgüyle bahsediyor. Sabiha Gökçen, Atatürk‘ün desteÄŸiyle Anadolu’yu dolaÅŸtığı zaman Adana’yı da ziyaret eder ve Sami Amca onunla Adana semalarında Manchaster tipi bir uçakla bir uçuÅŸ gerçekleÅŸtirir.
Ä°nönü kampında da hareketli kiÅŸiliÄŸi yine neÅŸeli olaylara sahne olur. Sami Amca kamp sonrası müsamereyi hazırlama iÅŸini üstlenince bir avcının yamyamlar tarafından piÅŸirilip yenmesini içeren bir skeç hazırlar. Kabile reisini oynayan Sami Amca, eline bir öküz kemiÄŸi alıp beline doladığı söÄŸüt dallarıyla tam bir yerliye benzer. Yakaladıkları avcıyı piÅŸirmek için sahnede kazanın altını yakınca, yangın çıkacak paniÄŸi yaÅŸayan hoca müsamereyi durdurur. Sami Amcanın imzasının olduÄŸu her projede sıra dışı olayları yaÅŸanması olaÄŸan hale gelir kamp boyunca.
Liseden sonra her Türkiyeli gibi sıra askerlik yapmaya gelir. Elinde tuttuÄŸu C brövesi burada gerçekten iÅŸe yarar; Gelibolu’daki 2 aylık acemi taliminden kurtulur.
AskerliÄŸini tamamladığı Erzurum’daki soÄŸuk ise onun hâlâ aklında, bunu ifade etmek için kedileri damdan dama atlarken soÄŸukta havada donuÅŸunu ve ancak Nisan ayında karların erimesiyle çözülerek yere düÅŸtüklerini örnek gösteriyor. Sami Amcanın hikâye anlatıcılığı o kadar etkili ki, anlattıklarını kendi tabiriyle “ufak tefek abartılarla süslediÄŸinde” anlattıklarının gerçekliÄŸine insanın gerçekten inanası geliyor bazen.
Bu hikâyelerin her birinin hayata dokunduÄŸu yerler de var mutlaka. Aslında bu süslemeler istenilen noktaların vurgulanması ve hikâyenin daha silinmez izler bırakması açısından önemli bir iÅŸleve sahip. Onun renkli hayatı olmasaydı bütün bu süslemeler hiçbir iÅŸe yaramazdı.
ÇALIÅžMA HAYATI
Hayatını kazanmak için hamallıktan, otobüs muavinliÄŸine kadar çeÅŸitli iÅŸler yapar Sami Amca. ÇeÅŸitli iÅŸlerden sonra arkadaşının tavsiyesi ile Ziraat Bankasına baÅŸvurur ve kabul edilir. Artık hayatını düzene koyduÄŸuna göre sıra evlenmeye gelmiÅŸtir.
EÅŸi Åžadiye hanımla görücü usulü evlenir. Bu evlilikten üçü kız, ikisi erkek beÅŸ çocuÄŸu olur. EÅŸi, 2006 yılında çeÅŸitli saÄŸlık sorunları sonucu hayatını kaybeder. Sonraki hayatını yalnız olarak geçirir. Bu yalnızlık onun tercihi olmuÅŸtur. Çünkü evlilik hayatının ona göre olmadığını anlamıştır.
Bankacılık yaptığı yıllarda farklı ÅŸehirlerde çalışır. Sami Amca çok sıkı bir Atatürkcü ve militan bir CHP‘li olarak geçirir gençliÄŸini. Çalışma hayatının baÅŸlangıç yılları Adnan Menderes‘in iktidar olduÄŸu döneme denk gelir. Aşırı muhalif tutumları nedeniyle yıllarca sürgün yer bir ÅŸehirden baÅŸka bir ÅŸehre… MuÅŸ, Van, Erdemli, Ankara, Tarsus…
O dönemde herkese bir lakap takılırmış. Mitinglerde sık sık konuÅŸma yaptığı için ona da ‘’Miting Sami‘’ lakabı uygun görülmüÅŸ dostları tarafından. Demokrat Partinin baskıcı döneminde o da bir Halk Partili olarak çeÅŸitli güçlüklerle karşılaÅŸmış.
CHP‘li Kasım Gülek‘in Zonguldak’ta tutuklanması onu çok kızdırır. Tayininin çıktığı Van ve MuÅŸ‘ta bir yandan da siyasi faaliyetlerini yürütmeye devam eder. 1957 seçiminde meclisteki sayılarının artmasını iyiye doÄŸru bir gidiÅŸ olarak düÅŸünür o zamanlar. 1960 darbesiyle sonrasında sürüldüÄŸü Erdemli‘de üç kiÅŸilik bir komiteye baÅŸkan seçilir.
Erdemli‘de bankada çalışırken okuma aÅŸkı kabarır. Ankara Akademi‘de okumak için tayininin oraya çıkarılmasını isteyen bir dilekçe yazar ve bu baÅŸvurusu uygun görülünce Ankara’ya tayin edilir. Bi yandan bankada çalışırken, bir yandan da arka cebine koyduÄŸu ders notlarına dolmuÅŸlarda çalışır. Gayet düzenli çalıştığı içindir ki, Akademi’yi birincilikle bitirir.
Birinci olan öÄŸrencileri yazın Milli EÄŸitim Bakanlığı Ä°ngiltere’deki bir çalışma kampına yollar. Bu öÄŸrenciler arasına giren Sami Amca, orada tarlada çalışır ve Ä°ngiltere’deki tarım sistemini inceleme fırsatı bulur.
Devamlı kitap okumak onun vazgeçemediÄŸi özelliklerinin başında geliyor. DiÄŸer bir tutkusu da seyahat etmek olan Sami Amca toplamda 48 ülke gezme fırsatı bulur.
Bankadan emekli olunca bir teklif üzerine Tam Hayat Sigorta’nın bölge acenteliÄŸini alır ve bu acenteliÄŸi 17 sene sürdürür.
Sami Amcanın dini yorumlayışı da gayet kendine özgü: Dinin beÅŸ vakit namaz gibi yükümlülüklerinin günümüz dünyası için çok fazla olduÄŸunu düÅŸünüyor ve elinde olsa bunları azaltacağını vurguluyor. Ayrıca en sonunda eÅŸi Åžadiye Hanım’ın zorlamasıyla gittiÄŸi Hac ziyaretindeki ‘’Åžeytan taÅŸlama’’ ve ’’traÅŸ’’ olma gibi yükümlülükleri çok gereksiz bulduÄŸunu söylüyor. Bir anlamda akla uymayan her türlü geleneÄŸi eleÅŸtirse de dönem dönem bunları yerine getiriyor… Åžimdilerde hala cenazelerin 40. Yemek günlerinin sıkı takipçisi Sami Amca.
Çalışma hayatını sonlandırıp, emekli olduktan sonra sosyallikten kopmamak adına kalabalıklara karışıyor her fırsatta. Hemen hemen bütün mitinglerde ve kültürel etkinliklerde rastlayabileceÄŸiniz Sami Amcaya artık daha dikkatli bakmanızı ve 90 yıla sığdırılmış, kendi deyimiyle davar çobanlığından baÅŸlayan renkli hayat serüvenini belleÄŸinden silinmeden bir de kendisinden dinlemenizi tavsiye ederim.
Topluluk önünde konuÅŸmayı, özellikle ÅŸiir okumayı çok seven Sami Amca’nın konuÅŸma öncesi ilk sloganı ‘’ yüzünüzden tebessüm eksik olmasın, dünyanın bütün güzellikleri saÄŸlık ve esenlikleri yüreklerinize doÄŸsun, sevmek mutluluktur sevmeyenler kör olsun ‘’ dur.
ALTI ‘’S’’
Hayatında önem verdiÄŸi altı ‘’S’’nin birincisi sevgi; bu yüzden “sev, sevdir, sevindir” diye dua ediyormuÅŸ Sami Amca.
Ä°kinci ‘’S’’ ise seyahat… Seyahat etmenin insanın ufkunu açtığını ve deÄŸiÅŸik kültürlerin insana çok fazla anlam kattığını söylüyor.
Üçüncüsü ‘’S” spor; her sabah spor yapıyor ve “kendini mutlu etmek için çok önemlidir” diyor.
Dördüncü “S” süt; uzun yaÅŸamında hala kemiklerinin saÄŸlam kalmasını süte borçlu,
BeÅŸinci “S” su; kışın bile kendini zorlayarak su içmek gerektiÄŸini vurguluyor.
Sonuncusu ve ona göre en önemli olanı sarımsak. Bu sebzenin 28 farklı faydasının olduÄŸunu ve birçok hastalığın ÅŸifacısı olduÄŸunu anlatıyor Sami Amca.
Bütün bunları sırf söylemekle kalmamış hepsini hayatında uygulamış, uzun yaÅŸamını bunlara borçlu olduÄŸunu söylüyor. HoÅŸ sohbetiyle çevresindeki insanların hayatına renk katmaya devam ediyor. Doksan yaşına raÄŸmen hala güzel gelecek planlarından bahsediyor uzun uzun.
Sami Amca, yani Sami ERYURT, nam-ı diÄŸer Miting Sami yine uzaklara bakıp, bastonunun üzerindeki ellerinin üstüne başını koyarak dingin bir bilge edasıyla öÄŸüt veriyor: ‘’Hayallerinizin peÅŸinden gitmekten vazgeçmeyin, inandığınız deÄŸerler için savaÅŸ verin ve yaÅŸayan günlerin hakkını verin…’’