ADANA’LI TURHAN SELÇUK
Füruzan, Aslı Selçuk ve Turhan Selçuk.
Bu üç ismi farklı zaman dilimlerinde tanımış olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Füruzan Hanım’la olan dostluğumuz Altın Koza Film Festivali’nde jüri başkanı olduğu döneme dayanıyordu ama festival danışmanımız Aslı Selçuk’un annesi olduğunu çok sonraları öğrenmiştim. Turhan Selçuk’u unutulmaz kahramanı Abdülcanbaz ile tanıyorken 13. Kare Sanat Festivali sayesinde Füruzan, Aslı Selçuk ve Turhan Selçuk arasındaki bağı öğrenmiş oldum. Böylece Orhan Kemal’in Çukurova’yı anlatırken kullandığı “bereketli topraklar üzerinde” güzel insanların yetiştiğini görmenin mutluluğunu bir kez daha yaşadım. Mutluluğum 13 Kare Sanat Festivali kapsamında Abidin Dino Sanat Parkı’nda açmış olduğumuz Söz Çizginin; Turhan Selçuk Karikatür Sergisi sırasında, Turhan Selçuk’un da Adanalı olduğunu öğrenmemle keyfe dönüştü.
Biyografisine bakacak olduğunuzda Milas doğumlu olduğunu göreceksiniz. Ama sanatının oluşumu aşamasında Adana havası almış herkesi hemşerimiz olarak gördüğümüzü söyleyerek söze başlamak istiyorum.
Aslı Selçuk ile babası Turhan Selçuk’u konuştuğumuzda öğrenmiştim Adana Erkek Lisesi’nden mezun olduğunu. Hatta lise son sınıfta öğretmenleri ders anlatırken onun çoğunlukla bulduğu kâğıt parçalarına bir şeyler çizdiğini anlatmıştı Aslı Hanım. İlk karikatürlerini Adana’da yayınladığını öğrenir öğrenmez Adana Kent Kütüphanesi’nin Gazete Arşivi’nde bulunan Türk Sözü Gazetesi’nde, Turhan Selçuk’u aramaya koyuldum. Ama bir türlü Turhan Selçuk imzasını bulamıyordum. Burhan Selçuk imzalı iki karikatür bulmuştum ama emin olamadığımdan Aslı Hanım’a Turhan Bey’i bulamadığımı anlatan e-posta atmıştım. Aslı Hanım’ın “Mehmetçim Turhan Bey’i bulmuşsun” demesiyle nüfus cüzdanı çıkaran kâtibin Turhan yerine Burhan yazdığını öğrenmiştim.
Elimde Turhan Selçuk’un ilk çizimlerinin olması mutluluğuyla Aslı Hanım’la babasını konuşmaya devam ettik. Babasının karikatüre nasıl başladığını yine babasının ağzından şöyle anlattı:
“Adana’nın yolları taştan” diye bir şarkı vardır ya, benim gördüğüm kadarı Adana’nın yolları toprak ve çamurdandı. Öğrenciler bu çamuru bol yoldan okula gider gelirlerdi. Çoğumuzun bisikletleri vardı. Çamura batmamak için zorunluydu bisiklet. Bir gün ders sırasında içgüdüyle olacak bu yolu karikatürize eden şeyler çizdim. Gören arkadaşlar “Yahu Turhan, bunu götürüp gazeteye verelim. Hepimizin derdi bu batak yol”dediler. O tarihte Türk Sözü Gazetesi’ni Ferit Celal Güven yönetiyordu. Şöyle bir baktı çizdiğime, sonra bir de bana baktı: “ Turhan, çok güzel ardını bırakma bu merakının. Bize sürekli getir yapıtlarını” dedi.
İki Dost Abidin Dino Parkında Buluştu
Arkadaşı Abidin Dino gibi Türk Sözü Gazetesi’nde çalışan Turhan Selçuk, belki de bugün Abidin Dino Sanat Parkı olarak kullanılan bahçede birlikte oturup sohbet bile etmiş olabilirler.
Turhan Selçuk’un da sergisi ‘Söz Çizginin’, aynı parkta, hemen Abidin Dino eserlerinin yanında açılmasıyla iki dost tekrar bir araya gelmiş oldu. Her ikisinin de ortak dostları olan Orhan Kemal ve Yaşar Kemal de onları bronz heykelleri ile yalnız bırakmıyor.
Söz Çizginin
İsterseniz Turhan Usta’nın Abidin Dino Sanat Parkı’nda açılan sergisinden biraz daha bahsedeyim. “Söz Çizginin” isimli sergiyi izlediğinizde usta sanki 2010 yılında ölmemiş de hâlâ yaşıyor izlenimine kapılıyorsunuz. Çünkü çizimleri bu günün izlerini taşıyor. İşte bu nedenle serginin açıldığı gün Adanalı akın akın hemşerisini görmeye geldi diye düşünüyorum. Ama sergi alanına geldiklerinde Turhan Usta’nın yanında bir de Abdülcanbaz’ı da gördüler.
Turhan Selçuk ve Abdülcanbaz
Onunla özdeşleşen Abdülcanbaz’ı da anlatmadan olmayacağını düşünerek sizleri Abdülcanbaz ile tanıştırmak istiyorum. Abdücanbaz; Turhan Selçuk’un 1957 yılında Milliyet Gazetesi’nde çizmeye başladığı bir kahraman. Uzun boylu, burma bıyıklı yağız bir delikanlı. Kararlı, dürüst ve aynı zamanda hafif isyankâr. Nerede hak aramak için bir mücadele varsa onu hemen orada görebilirsiniz. Bir bakarsınız İstiklal Savaşı’nda Atatürk’ün yanında, bir bakarsınız şehirde eşkıya savaşında.
Düşünüyorum da Abdülcanbaz aslında Turhan Selçuk’un taa kendisi olsa gerek... İşte bu yüzden sergiye gelenlerin her ikisini bir arada gördüğü kanısındayım.
Sanırım usta da kahramanını kendi ile özdeşleştirince başarısı arttı, Abdülcanbaz’ın ünü dünyaya taştı, pullara konu oldu, tiyatroları yapıldı.
Fotoğraf ve Turhan Selçuk
Turhan Selçuk sergisinin katalogu için çalışmaya başladığımızda, Füruzan Hanım’a, yazmış olduğu yazıda kullanmak üzere İnternet aracılığıyla bulmuş olduğum fotoğraflar bana yeni bir şey daha öğretti. Fotoğrafları çeken kişi Turhan Selçuk’un ta kendisiydi. Diğer fotoğraflarını da incelediğimde bir sanatçının içinde sanatın farklı kollarını bir arada bulunduruyor olması beni gerçekten etkiledi.
Turhan Selçuk dünün, bu günün uzantısı olduğunu gösteren çizimleri ile anlatmak istediklerini net bir şekilde ifade ederek; farklılığını ortaya koymuştur. Belki de söylemek istediklerini dışa vurmak için kendisine bir halk kahramanı yaratan ve tüm Türkiye’ye sevdiren bir sanatçıdır Turhan Selçuk…
Mehmet Emin Arıcı
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları