Adana'nın İki Yüzü

nuri_gurdil_2sfKuzeyde başka, güney ve nehrin doğusunda başka olmak üzere iki farklı Adana ile karşı karşıyayız. Eğitim olarak farklı, sağlık olarak farklı, ekonomik olarak farklı ve mimari olarak farklı iki Adana…

 

Eğer Adana ile ilgili bir toplantıya katıldıysanız veya bir şekilde kentimizin gelişmesi ile ilgili bir sohbetin şahidi olduysanız, “Güney Adana ve Kuzey Adana” şeklindeki ayrıma da yabancı değilsiniz demektir. Belki  kullanılan ifade tam olarak kuzey- güney şeklinde olmayabilir. Bazıları “Karşıyaka” der…. Onun tescillenmiş karşılığı da “Yeni Adana”dır.

 

Tescillenmiş diyorum çünkü hepiniz yakın zamana kadar Dilberler Sekisi’nin en görünür yerinde bulunan “300 Bin Konutluk Yeni Adana” şeklinde yapılan reklamı hatırlayacaktır. Yeni Adana varsa bir de ondan eskisi olacaktır haliyle.Bir anlamda Adana’nın iki parça şeklinde olduğunun itiraf edilmesi sayılan bu duruma, haliyle eskiden beri ilgili kişilerden farklı yorumlar da gelmekte…Bir tarafta (kuzeyde) tarıma elverişli olmayan topraklar üzerinde modern bir Adana oluşturarak, tarıma elverişli güneyin büyümesinin önüne geçildiğini savunanlar bulunmakta.

Diğer tarafta ise bunun, “Yeni Adana” olarak isimlendirilen yer dışında kalanların gözden çıkarılması anlamına geldiğini savunanlar yer almakta.Benim hatırladığımdan beri bu tartışmalar sürüp gidiyor… Tartışmalar sürerken kuzeyin nüfusu hızla artarak büyümeye devam ediyor. (Bazı özelliklerini göz önünde bulundurursanız  güzel bir kenttir diyebileceğimiz bir kent oluştu.) Ama geldiğimiz noktada, bu büyümenin gelişmemiş  güneyi küçülteceği fikrinin de yanlış olduğu ortaya çıktı.

Güneyin çarpık büyümesi durmadı, tüm hızıyla devam ediyor.Ve sonunda kuzeyde başka, güney ve nehrin doğusunda başka olmak üzere iki farklı Adana ile karşı karşıyayız. Eğitim olarak farklı, sağlık olarak farklı, ekonomik olarak farklı ve mimari olarak farklı iki Adana… Ama korkutucu olanı ise gittikçe farklılaşan kültürün yarattığı ikilik. Daha da kötüsü farklılaşmakla birlikte her iki kesimin de alışılmış Adana’ya özgü kent kültüründen uzaklaşması.Konuyu somut olarak yeniden tespit etmek üzere her iki kesimde görev yapan Adanalılarla konuştuk.

Amacımız subjektif kriterlerden öte konuya daha objektif yaklaşabilmekti.Konuştuklarım arasında öğretmen, doktor ve mühendislerin olmasına özellikle dikkat ederek Adana’nın iki yüzü arasında farklılıkların en çok olması ihtimali olan alanları seçmiş olduk.

IMG_6182

 

Güney Adana bölgesi tarıma dayalı yaşam olan bir bölge. Kuzeye “Yeni Adana” denildiğine göre, “Eski Adana”da yani Adana’nın eski merkezinde yer alıyor ama aynı zamanda varoş.

 

Hadırlı Mahallesi’nde Aile Hekimliği Yapan Dr. Muhsin İnal ile konuştuk. Dr. İnal bu mahallede doğmuş ve doktor olduktan sonra kuzeye taşınmış. Ancak insanlarına olan borcunu bu bölgede hekimlik yaparak ödemeye çalışıyor. Dolayısıyla hem Güney Adana’yı, hem de Kuzey Adana’yı iyi tanıyor. Dr. Muhsin İnal sohbete bölgeyi tarif ederek başladı;

Güney Adana bölgesi tarıma dayalı yaşam olan bir bölge. Kuzeye “Yeni Adana” denildiğine göre, “Eski Adana”da yani Adana’nın eski merkezinde yer alıyor ama aynı zamanda varoş. Bu bölgede yıllardır, ağırlıkla Arap olan insanlar yaşamakta. Ayrıca tarımda çalışmak üzere Güneydoğu’dan gelen insanlar yaşamakta...

 

Sizin Arapça biliyor olmanız avantaj, siz olmasanız başka bir sağlık merkezinde dil sorun olur mu? 

 

Herkesin böyle bir şansı yok tabi ki. Dil problemi var bu bölgede. Güneydoğu’dan gelenlerde 7’den 70’e dil problemi yaşıyoruz. Arap kökenli insanların yeni jenerasyonunda yok, sadece 60’ın üstünde biraz sıkıntı var. 

IMG_6123

 

Sosyal güvenlik açısından ne gibi sıkıntılarınız var?

 

Örneğin işe girmiş ve sigortalı olmuş, ama sonradan atılmış, resmi olarak çalışmıyor. Daha önceden SSK’sı var, yeşil kart alamıyor tedavide zorluk çekiyor.  Hiç bir kaydı olmasa yeşil kartla çözecek. Veya üzerine kayıtlı kötü bir evi var, yeşil kart alamıyor.

 

Halkın ekonomik eksiklerinin sağlığa etkisi var mı?

 

Beslenme problemleri var ciddi anlamda, sağlıklı beslenemiyorlar. Beslenemeyince sağlık proplemleri katlanıyor. Kuzeyde belli sayıdaki nüfusta hastalık görülme oranı, güneye göre çok daha az. Genç yaşta diş problemleri ortaya çıkıyor. Fırçadan, macundan bir haberler. 25-30 yaşlardayken yaşlı görünümüne varmışlar. 

 

Eğitimin sağlığa etkisi?

 

Bu bölgede eğitim çok kötü. Bu konuda kaygıları ve çabaları da yok. Ciddi bir eksiklik var. Bu bölgede okula gelen çocuklar boş zamanlarını doldurmak için geliyorlar. Aslında çalışmaya gidiyorlar. Yani çalışmadıkları zaman okula gönderiliyorlar. 
Koruyucu Hekimlik?..Bu insanlar göçer tarzda yaşıyorlar, adreslerinde bulamıyorsunuz çoğu zaman. 1 yaşına kadar olan bebeklerin aşılanması sırasında, bazen aşı yapılacak bebeği bulmakta zorlanıyoruz. Bir gittiğimizi  ikinci defa bulamayabiliyoruz. Bazen aşıya karşı güvensizlik de olabiliyor. “Etnik olarak farklı olduğumuz için mi yapıyorsunuz?” gibi sorularla karşılaşıyoruz.

 

Koruyucu hekimlik için evlere gidiyorusunuz, yaşam koşulları kuzeyden ne kadar farklı?

 

Bariz fark var, uçurum sanki. Kuzey ile güney arasında esas fark burada... Hijyenik olarak çok kötü durumdalar. Lavabo, banyo, yattıkları yer hepsi her anlamda facia. Mimari olarak yaşam yerlerinde ciddi problemler var.

 

Çadırda yaşayan var mı?

 

Bu bölgede az, Yüreğir bölgesinde sayıları daha fazla. Karataş’a doğru artıyor. Sağlık Müdürlüğü oralara lavabo, duş getirmiş ancak yine de hayat facia...

 

İlaç yazıyorusunuz,temin etmede problem var mı?

 

Bazen oluyor. Reçete tutarı yüksek olunca yüzde yirmisi  çok tutuyor. Şimdi düşünün 25 lira yevmiye ile çalışan biri 25 lira katkı payını nasıl verir. Bir de bir iki çocuğu birden rahatsızsa al başına derdi.

 

Son söyleyeceğiniz bir şey var mı?

 

Zannederim Aile Hekimliği sistemi oturuyor. İkinci basamaktan da yararlanmada fazla sorun yok. Asıl, eğitim, barınma ve beslenme sorun. Bunlar çözülmezse problemler de devam edecek.

IMG_6218

 

Bir yerin ihtiyacı daha çoksa oraya daha çok iş gücü eğitim ve sağlık getirmelisiniz

 

Adana’nın iki yüzü konusunun, sağlıkla ilgili tartışması için Mavi Bulvar’da Aile Hekimliği yapan Dr. Metin Güran ile konuştuk. Dr. Güran her ne kadar günümüzde Mavi Bulvar’da görev yapıyor olsa da, yıllarca Karataş ve Yüreğir’de çalışmış idealist bir hekim.

Mesleğini o kadar çok seviyor ki, çocukları da tıp okumuşlar. Kısacası Metin Güran sağlık konusunda kentimizde oluşmuş olan farklılıkları iki taraf açısından iyi değerlendirebilecek bir isim. 

Kuzey Adana’nın göbeğinde hekimlik yapan biri olarak güney ve kuzeyde sağlık konusunda hangi farklılıklar bulunduğu konusunda fikrinizi almak istedik?

Getirdiğiniz konu çok önemli, kabaca sosyo-ekonomik açıdan değerlendirildiğinde iki farklı Adana var. Bunun sağlık alanına yansıması da çok önemli. Sadece Adana’da değil Türkiye’de sağlık alanında ciddi eşitsizlikler var. Sağlık hizmeti sunumunda farklılılar, verilen olanakların ihtiyaçlar üzerinden belirlenmemesinden oluşuyor.  

Güzelyalı ile Toros’un, Barbaros ile Mıdık’ın sağlık ihtiyaçlarının aynı olduğunu söylemek mümkün değil. İhtiyaçlar Barbaros ve Mıdık’ta farklıysa, her yere aynı insan gücüyle sağlık hizmeti sunmak farkı kapatmaz, açar.Bir yerin ihtiyacı fazlaysa oraya daha çok iş gücü, eğitim, sağlık götürmelisiniz...

İhtiyacı fazla olan yere pozitif ayrımcılık yapmak zorundasınız. Aile hekimliği modeli bu farklı sağlık ihtiyacını karşılamamaktadır. 

DSC_0089

 

Bunu biraz örnekler misiniz?

 

Örneğin 2003’te yapılan bir araştırmaya göre, bebek ölüm hızları ilkokulu bitirmemiş annelerde binde 51 iken, lise ve üzeri olanlarda binde 18’e düşmüş. Yani bu, sağlık hizmeti götürdüğünüz yerde eğitim düşükse aynı hizmeti verseniz dahi bir açık oluşacağının göstergesi.Güneydeki sorunlardan biri de dil.

 

Sizde böyle bir problem var mı?

 

Dildana_konuya_3e anlaşamadığımız hastalar olmuyor. Ancak güneyde bunun önemli bir sorun olduğunu biliyorum. Tabi ki bu bile bir farklılık yaratıyor.
Hijyen şartlarındaki farklılıklar konusunda ne söylüyorsunuz?Burada o kadar önemli problem yok; ağırlıklı olarak kapıcı dairelerinde problem var. Güney ile burası arasında ciddi farklar var. 
Beslenme ile ilgili ne diyeceksiniz?Biz burada anne babaları çocuklara zorla yemek yedirmemeleri konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Beslenme olanaklarının yokluğu değil, yanlış besleme alışkanlıkları proplem. Böylece obesite kuzeyde ciddi bir hastalık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aşılama veya koruyucu hekimlik konusunda zorluk var mı?Hayır zorluk çekmiyoruz... Eğitim düzeyi arttıkça sağlık hizmetlerinden yararlanma oranı da artıyor. Telefonla davet edince aşılanmaya geliyorlar. Ancak kuzeyde de yeterince sağlık eğitimi verdiğimiz söylenemez.

 

 

İkinci basamağa ulaşımda tersilik var mı?

 

Yok burası şanslı o taraflara göre.

Son söz olarak ne diyeceksiniz? Aslında sağlık ekibi olarak iki tarafta da yeterli değiliz. Saha çalışması yapamadığımız bir gerçek. Güneye Allah yardım etsin, tabi kuzeye de yardımcı olsun... Yaşamı savunan bir mesleğin elemanlarıyız. Güneyde hayatları çalınmış bebekler var, onlar bizim çocuklarımız.

 

Eğitim güneydeki aileler için temel ihtiyaç olarak görülmüyor. Onlar için temel ihtiyaç karın doyurmak ve barınmak

 

Öncelikle uzun yıllardır Güney Adana okullarında öğretmenlik yapan bir öğretmen ile görüştük. Öğretmenimiz kendine ait nedenlerden dolayı kimliğinin açıklanmamasını arzuladı. Bunun üzerine aynı bölgede öğretmenlik yapan birkaç arkadaşla daha görüşerek dağarcığımızdan aşağıdaki metni oluşturduk.

IMG_2637

Güney Adana tarafında eğitim konusunu, böylesine kollektif bir ürünün sonucu olduğunu bilerek değerlendirmenizi dileriz.

 

Güney Adana’da yaşayanlar ile Kuzey Adana’da yaşayanlar arasında nasıl bir fark var?

 

Adana’ya Doğu veya Güneydoğu’dan göçen insanlar önce güneye yerleşiyor. Çadırda yaşayarak başlayan bu süreç gecekondulaşarak devam ediyor. Biraz durumu düzelenler ise kuzeye taşınıyor. Böylece bir eleme oluşarak güney gettolaşıyor. Kuzey-güney ayrımı böylece ortaya çıkıyor.

Güneydeki çocukların eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasında eksiklik var mı?Devletin olanak sunmasında bir ayırımcılık yok. Ancak eğitim güneydeki aileler için temel ihtiyaç değil... Ekonomik olarak çok fakir olmaları nedeniyle onlar için temel ihtiyaç karın doyurmak ve barınmak. Bu yüzden aileler çocuklarını çalıştırmaya gönderiyor. Okul onlar için sadece boş zamanlarını dolduracakları yer. 

 

Güneyde aileler çocuklarını çalışmaya gönderiyorlar. Boş zamanlarında da okula.

 

Sizin velilerle irtibatınız nasıl?

 

Gün bulup, gün yiyen insanlar bizim velilerimiz. Biz çocuğu okula gönder deyince, bizden ayni yardım bile  isteyebiliyorlar. Çaresizler çünkü. Kuzeyde veliler okula, güneyde okul ve öğretmen velilere yardım etmek zorunda...Güneyde öğrencilerin barınma durumu nasıl? 2 tuğla üst üste koyup, üzerine de bir naylon atmışlarsa, olmuş onlara bir ev...

Yakacak olarak kumaş parçaları, lastik kullanılıyor.  Tuvalet, banyo vesairenin zaten düzenli olması mümkün değil. Çadır hayatı gibi yani. Zaten bir kısmı çadırda yaşıyor. 

IMG_2822

 

Beslenmelerini kuzeyle kıyaslarsanız?

 

Bu bölgedeki insanların en  temel sorunu beslenme zaten. Bir evde çok fazla nüfus var... Kuzeyde böyle bir sorun yok denecek kadar az. Bizim buralarda eve besin girmesi için çocukların çalışması lazım. Kuzeyde hangi anne baba kız çocuğunu 8-9 yaşında mendil satmaya, cam silmeye gönderir. 

 

Eğitim masraflarının karşılanması?

 

Devlet kitap veriyor ve bazı ihtiyaçları karşılıyor ama kalem, silgi, defter, giyim ve diğer ihtiyaçlar yok. Kitabın verilmesi ise çok önemli.
Dil konusunda ne gibi sorunlar var?Öğrencilerimiz ya Arap ailelerin çocukları ya da Doğu ve Güneydoğu’dan gelen insanlar. Arap ailelerinden gelen çocuklarla pek sorun yok ama Doğu ve Güneydoğu’dan gelenlerle dil problemimiz de var... Evde farklı dil okulda farklı dil konuşulunca çocuklar zorlanıyorlar. Zaten veliler de Türkçeye hakim değiller.Bu da öğrenme güçlüğü yaratıyor.

 

Çocuklar kuzeyi görüyor mu?

 

Okuldaki aktivitelere girerlerse olur, yoksa olamaz... Valilik ve Büyükşehir Belediyesi bazı aktiviteler yapıyor. Ama onların aileleri vasıtasıyla bulundukları mahalleden çıkmaları zor.Güneydeki okullardaguruplaşmalar var mı?Terör örgütleri açısından da problemler var. Öğrenciye dersle ilgili soru soruyoruz, cevaplar siyasi olabiliyor. Bazı çocuklar kalemsiz, deftersiz geliyor, çocuk eylem ortamı olarak görüyor sınıfı. Tabi ki bize göre terör olan şey, onlar için başka bir anlama geliyor olabilir.

 

Son zamanlarda uyuşturucu kullanımı arttı mı?

 

Tüketimin arttığı ve kullananların yaş ortalamasının aşağı indiği yönünde Milli Eğitim’den yazılar  geliyor. Sanıyoruz artmış...
Ulusal sınavlarda derece alan öğrenciniz oldu mu?Sınavlara girip de kazanan öğrencilerimiz oluyor ama sürekli değil. Adana’da 400 tane ilköğretim okulumuz var, yaklaşık 20 tanesi özel okul... Ancak başarılı okullar sıralamasında ilk 10’a 9 özel okul giriyor. Sadece biri devlet okulu, o da  10’ncu....  Bu düşündürücü değil mi?

 

Son söz olarak ne diyeceksiniz?

 

Bu bölgenin, Adana’nın imkalarına ihtiyacı var. Kentimizin olanakları paylaşılmalıdır. Bu bölgede  ilkokul bire başlayan çocukların yüzde yetmişi, sekizinci sınıfa gelemiyor. Kızlar ekonomik nedenlerden dolayı daha az devam ediyor. Liseye kayıt olmada da kayıp var. İlkokul birden üniversiteye girene kadar yüzde 90 firemiz var. Halbuki Atatürk; “Eğitimde kaybedilecek bir tek fert yoktur!” demiştir...

DSC_6440

 

Adana Fen Lisesi’nin İngilizce Öğretmeni Nilay Nacar ile Adana’nın iki yüzü konusu ile ilgili konuştuk. Adana Fen Lisesi sadece kentimizin değil, Türkiye’nin başarılı okulu. Bu yüzden konumuzda etkili olacağını düşünerek sorduk;

 

Okulunuza Kuzey ve Güney Adana’dan hangi oranda öğrenci geliyor?

 

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki okulumuz mahalli değil, ülke genelinde öğrencilerimizin sınavla seçilip geldiği, başarısını kanıtlamış, Türkiye’nin sayılı üniversitelerine dereceyle öğrenci kazandıran, başarısı hem Adana hem Türkiye çapında bir gelenek haline gelmiş, seçkin bir okul ve öğrencilerimizin tabiriyle ‘bir marka’. O nedenle bize öğrenciler diğer şehirlerden -özellikle Adana çevresi- Adana merkez ve çevre ilçelerden gelmektedir. Özellikle, Güney Adana’dan kaç öğrenci gelir bize dersek merkezle ya da çevre ilçelerle karşılaştırıldığında çok daha az öğrenci geliyor.    

 

Özel okullardan gelen daha mı çok?

 

Evet özel okul mezunu daha çok. Yalnız genel izlenim, başarılı ve gayretli öğrencilerin  6.,7. ya da 8. sınıfta  farkedilip, keşfedilip devlet okulundan özel okul bünyesine alınarak eğitimlerine devam etmeleri şeklinde görülüyor. Yani temelde bir  devlet okulu eğitimleri ve sonrasında özel okul tarafından, sınavla alınan başarılı okullara kazandırılmaları durumu söz konusu diyebiliriz. 

 

Güneydeki devlet okullarında Fen Lisesi’ni kazanacak öğrenci yok mu?

 

Eminim ki, o bölgede keşfedilip, iyi bir eğitim ortamına kazandırılması gereken yüzlerce çocuğumuz vardır. Önemli nokta bu potansiyel öğrencilerin iyi yönlendirilip, doğru kanalize edilmeleri ve bazı fiziksel ve ekonomik koşulları aşmalarına yardımcı olunup, ait olmaları gereken eğitim kurumlarına yerleştirilebilmeleri. 

kuzey_adana_okul

Son olarak ne söyleyeceksiniz?

 

Bir eğitimci gözüyle Adana’nın güney kısmındaki eğitim durumu için şunları söyleyebilirim:Çaba, bilinç ve yatırım... Devlet okullarındaki eğitimci arkadaşlarımız öğrencilerimizi topluma kazandırma konusunda eminim ki ellerinden geleni yapıyorlar ve onların çabasına, fedakarlığına her zaman çok ihtiyaç var. İkinci olarak aile bilinci çok çok önemli.

Eğer bir aile kurumunda sosyo ekonomik durumu ne olursa olsun eğitime karşı bir sempati, bir yöneliş varsa, o aileden yetişecek potansiyeli olan çocuk hiçbir şekilde eğitime uzak olmak istemeyecektir. Üçüncü ve son olarak, Adana’nın güneyine yapılacak  eğitim yatırımları, bu anlamda devlet okullarını ve oradaki eğitimcilerimizi yalnız bırakmayacak ve onlara umut ve destek olacaktır.

 

Güney - Kuzey veya eski-yeni Adana arasında kültürel açıdan da bölünmüşlük var

 

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkan Yardımcısı, Mimarlar Odası Adana Şubesi Eski Başkanı ve Çekül Vakfı Adana Temsilcisi Mimar Erkan Karakaya’ya konu ile ilgili konuşmak için daha önceden sözleştiğimiz Mimarlar Odası Adana Şube binasına gittik. Konu hakkında söyleyecek o kadar çok şeyi olmalı ki, daha biz sormadan anlatmaya başladı. Biz de bu söyleşimizi olduğu gibi sizlere aktarıyoruz

IMG_6351

 

Fiziksel ve Kültürel Bölünme

 

Adana’da kentin iki yüzü şeklinde ifade edilen olgu, sadece Eski ve Yeni Adana veya Kuzey-Güney Adana şeklindeki görsel anlamdaki farklılığa bağlı fiziksel bölünmüşlük değil, bu aynı zamanda kültürel bölünmüşlüğün de bir ifadesidir. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin kentlerine baktığımızda, bu kentlerde de nüfusun değişik gelir ve sosyal katmanlardan oluştuğunu görürüz.

Tüm bu kentler bünyesinde barındırdığı kültürel ve sosyal çeşitliliği bir zenginlik olarak algılamış ve kentsel imkanları kentte yaşayanların sosyal sınıflarına bakılmaksızın adil paylaşılmasını sağlayabilmişlerdir. Bizde olduğu gibi toplum sosyal ve kültürel gettolara bölünmeden, her kesimin kentte birlikte yaşama kültürünü geliştirmişlerdir. 

 

Kentin İmkanlarından Her Kesim Yararlanmalı

 

Adana’daki en büyük sıkıntı sosyal katmanların kentsel yatırımlardan ve kentin imkanlarından aynı oranda yararlanamaması olarak ortaya çıkmaktadır. Kentlerde her tür sosyal katman ve ekonomik seviyedeki insanların yaşıyor olması doğaldır.Bizdeki yanlış, dar gelirli vatandaşların kendi ekonomik imkanlarına mahkum edilerek, görmezden gelinmiş ve kentsel yaşam haklarından faydalanma noktasında yok sayılmış olmalarıdır. Kentlerde yaşam alanlarının kalitesini ve kentsel imkanların adaletli paylaşımını sağlayacak olan, birinci sırada yetkili yerel yönetimlerin kararlarıdır. Bunun yanında, merkezi otoritenin kente yatırımları da önemli rol oynamaktadır. 

main_altin

Güney Adana’ya Yapılan Yatırım Riskli Görülmüş

 

Dar gelirli insanlarımızın yaşadığı güney bölgelerine yatırım yapmak riskli görülmüş, siyaseten ranta dönüştürülmesi zor olan bu yatırımlar yerine daha çok kısa sürede gözle görülebilen yeni yerleşim bölgelerine yatırım öncelikli kılınarak, popülist bir yaklaşım süreci benimsenmiştir.

 

Gerçek Adana, Eski Adana’dır

Adana’ya baktığımızda “Eski Adana” dediğimiz güneydeki dar gelirli kesimlerin yaşadığı Adana aslında gerçek Adana’dır. Adana’ya kimliğini veren binlerce yıllık yaşanmışlığın tanıklığını yapmış bu bölge kentsel yatırımlardan yeterli düzeyde pay almaması nedeniyle bugün buraları adeta kentsel çöküntü bölgeleri haline gelmiştir. Adanalılık anlamındaki kent kültürümüzün yaşandığı ve kent belleğinde yeri olan kesim Adana’nın güneyidir. Adana denilince akla gelen sokakta yaşanan komşuluk ilişkileri, mahalleli olma, birlikte dayanışma duygusu, geniş aile ilişkisi hep bu bölgede yaşanmıştır. Yakın zamanlarda suni bir şekilde gelişen yeni Adana dediğimiz ve sohbetimizin başında da ifade ettiğimiz Adana’nın öteki yüzü diye tanımladığımız kentin kuzey bölgesine gelince, burası hiçbir kültürün ürünü olmayan, konut fonksiyonlu apartman bloklarının yer aldığı, eskilerin çok kullandığı sefer tası benzeri yapılaşmış beton blokların bulunduğu bölge. Buralarda geçmişten gelen bir yaşam kültürünün izlerinden bahsetmemizin imkanı yoktur. 

Untitled1

 

Böyle Giderse Yeni Adana’nın da Sorunları Artacak 

 

Yeni olan, ama bizi tanımlamayan bir yapı yoğunluğundan başka bir şey değil. “Yeni Adana” dediğimiz bölgenin gelecekte kentleşme sorunları güneyi katlayacak ve çözüm üretmekte pek kolay olmayacak. Güneydeki gerçek Adana dediğimiz ve bugün bakımsızlıktan ve yatırımsızlıktan kentin çöküntü bölgesi olarak görülen “Eski Adana”ya gelirsek, buraların tekrar canlandırılması ve kent yaşamına kazandırılmasının öncelikle siyasi bir iradeye gereksinimi vardır. Bugün bilenin de bilmeyenin de sıklıkla kullandığı kentsel dönüşüm kavramının arkasına saklanamayız. İhtiyacımız; bu bölgelerde yaşayan halkın insanca yaşayabileceği, sosyal donatı alanlarının çözümlendiği , yaşadığı ortamdan kopartılıp, yalnızlaştırılmadığı kent parçalarının yaratılarak, kentte yaşamanın imkanlarını kullanabildiği yaşam alanları haline getirmek üzere uygulamaya konulacak bir sağlıklaştırma projesidir.

Bu “Eski Adana” dediğimiz Adana’nın güneyindeki mahallelerdeki yaşayanlar sosyal ilişkiler açısından çok da mutsuz değiller, onların ihtiyacı kentsel yatırımlardan eşit pay alarak, bölgelerinde insanca yaşam ortamına kavuşmaktır. Bu da kentte yaşayan her bireyin talep edebileceği en doğal hakkıdır. Yoksa bu gettoları fiziksel anlamda apartmanlara dönüştürsek de kenti birlikte doğru kullanma noktasında başarılı olabileceğimizi sanmıyorum.

DSC00963

Göçle Gelenler Kültürel Değerlerini de Getiriyor Konumuz ile ilgili olarak kısaca fikrini aldığımız Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sayın Zihni Aldırmaz;

 

Güney Adana diye tarif edilen Güney Seyhan ve Yüreğir’de Doğu ve Güneydoğu’dan bir zamanlar göçmüş Adanalılar, geldiklerinde komşu oldukları hemşehrilerimizle birlikte oturuyorlar. Bizim için önemli olan hem onların kültürü yok edilmeden, hem de Adana’nın kültürel değerleri korunarak güneyin kentle bütünleşmesidir.Bu yüzden hem fiziki, hem de sosyal olarak Güney Adana’nın kültürel yapısını bozmadan kuzey-güney farkını ortadan kaldırmalıyız. Bu iki bölümü fiziki olarak da bir araya getirmek için çok geniş bir bulvar açıp, bu bulvara bağlantılı bulvarların desteği ile de entegrasyonu sağlamayı düşünüyoruz.Ama yine de söylemeliyim ki önemli olan kültürel bozulma olmadan entegrasyondur.




Sayı 4 ( Eylül - Ekim 2011 )

Bu yazı 12001 defa okundu.