Adana'nın Maarif Müdürü Kenan (Rifai Büyükaksoy) Bey ve Uluslararası Tasavvuf Kürsüleri


Bu zamana kadar  Adana’ya  sayısız  milli eğitim müdürü gelmiş geçmiştir,hepsine hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim.Peki  Adana’nın  eğitim tarihine göre en önemli maarif müdürlerinden biri  kimdir desem? Üstelik Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine Milli  Eğitim Bakanlığını teklif ettiğini söylesem,merakınız daha da artarak  herhalde bilen çıkmayacaktır.Bu kişi Osmanlı döneminde 1886-1889 yıllarında Adana’da  görev yapmış olan maarif müdürlerinden biri olan Kenan Bey’dir.(Resim 1) Adana’da 1880-1885 yıllarında görevli olarak gelen Abidin Paşa 1883 yılında öncelikle askeri rüşdiye daha sonra Mülkiye İdadisi(Resim 2)denilen tarihi Kız Lisesi binasını yaptırmıştır.Adana’daki idadinin “mülki” olması önemlidir çünkü o devirde daha çok zirai,sinai ve ticari idadiler bulunuyordu(1).Mülki İdadiler devlet  adamı yetiştirme amaçlı kurulmuş liselerdi.
 
 
1867 yılında  Selanik’te dünyaya gelen Kenan bey,Filibeli varlıklı tüccar bir ailenin oğlu olarak babası memur  Abdülhalim Bey’in  ve annesi Hatice Cenan Hanım’ın kararıyla balkanlarda çıkan huzursuzluktan sonra İstanbul’a yerleşmiş, eğitimini de yatılı olarak Galatasaray Lisesinde Muallim Naci,Recaizade Mahmut Ekrem  gibi dönemin aydın isimlerinden ders alarak iyi bir Fransızcayla ve dereceyle tamamlamıştı.İlk önce hariciye nezaretinde memur olarak müşavirlik yaparken bir yandan da Dar-ül Fünün’da(üniversite) hukuk fakültesini bitirdi.Bir arkadaşının tavsiyesi ile kurum değiştirerek Maarif Nezaretine geçen 19 yaşındaki  genç memur önce  Balıkesir maarif müdürlüğüne gönderilmiş burada 11 ay kaldığı süre boyunca musiki ve ney dersleri almış, çocukluğundan beri annesinin emanet ettiği,manevi  dünyasını şekillendiren  Kadiri şeyhi Ethem Efendi’den ara ara  Bursa’ya giderek de uzak kalmamıştı.

Adana’nın hicri 1308(1891) salnamesine göre genç bir memur olan Kenan Bey 1886 yılında Adana maarif müdürlüğü için  Balıkesir’den  Çukurova’nın sıcak  topraklarına ayak basıyordu.Genç maarif müdürü  90 öğrencisi olan Adana mülkiye idadisine (lise)gelir gelmez karşısında 10 muallimi(öğretmenleri) üstleri yırtık pırtık durumda bulup nedenini sorduğunda 10 aydır maaş alamadıklarını öğrenmiş.Aylık 100 kuruş olan maaşlarını neden alamadıklarını sorduğunda, şehrin ileri gelen bir hakiminin yakını olan Danyal isimli kişiye maarifte lüzumsuz bir iş için ayda 2000 kuruş ödendiğini,bu kayırma yüzünden öğretmenlerin maaşlarını alamadıklarını öğrenince hemen maarif meclisi azalarını çağırtarak aldığı karara derhal uyulmasını,uyulmazsa hemen görevi teslim almadan İstanbul’a  geri döneceğini belirterek  bu kişinin işine meclis kararı ile son verdirmiştir.Bu kararıyla gelir gelmez kendisini seven dost bir kitle oluşturmak yanında azılı bir düşman da edinmiştir.Bu sıkıntılı günlerinin başlangıcı olacaktır.Kararı duyan hakim önce rica yoluyla akrabasının tekrar işe alınmasını istemiş sonuç vermeyince açık tehditlere  başlayıp kendisi hakkında Mabeyn’e gönderilecek jurnal’ın  hazırlıklarına başlamıştı.Genç maarif müdürü,müdürlük görevi yanında bir de Fransızca ve Tabiat Bilgisi-Farisi(İran dili)-Doğa Tarihi ve Sanayi  derslerine de girmekteydi.İşte bu derslerden biri olan Fransızca dersinde ermeni bir talebe’nin “La Grandeur de Dieu” sözünü Türkçeye “Allah’ın boyu”diye tercüme etmesi üzerine kendisi “Allah’ın boyu kaç metredir?Allah’a boy  isnat olur mu?” (2)demiş bunun üzerine kendisi hakkında “Allah’ı metre ile ölçüyor” dedikodusu çıkarılmış, bunun üstüne bir de siyasi zamanın inceliğini unutup ve gençliğin verdiği tecrübesizlikle  Farisi(İran dili) dersinde imtihan sorusu olarak:”Ey zamanın padişahı!vaktin gelince sen de mahalle fukarası ile beraber olursun,cenaze namazın tıpkı onların gibi er kişi niyetine kılınır” beytini yazdırmış bu da jurnalci hakimin eline büyük bir koz olarak geçmişti.Bir başka iftira da genç,entellektüel müdürün Fransa’dan gelen haftalık gazeteleri  ve mecmuaları(dergileri) takip edebilmek için  gittiği Adana Cizvit kilisesinden dolayı çıkarılmış:” Fransız kızına aşık oldu,kilise’de vaftiz oldu onun için gidiyor” denilerek bir de buna “damlarda kız kovalıyor” uydurması eklenerek  dört  iftiradan oluşan jurnal İstanbul’a,Mabeyn’e gönderilmişti.Genç müdürün entellektüel  birikimi ve münevver yapısı  Adana valisi tarafından da çok seviliyordu.Bu sevgi  Mabeyn’e gayrı resmi hareket ederek bu jurnal’ın haksızlığı hakkında telgraf çekmesine kadar ileri gidecekti.Bu dostluğun bir ayağı  müzik sevgisinden  ileri geliyordu. Vali bey  o kadar iyi ud çalardı ki Adana halkı tarafından kendisine “Rabb-ül Ud” (Ud’un tanrısı) denilirdi. Her gece üst kademeden bir memurun evinde toplanılır,vali bey  udu,Acem konsolosu sesi ile genç maarif müdürü Kenan bey de kemanıyla onlara eşlik eder,meşk alemleri böyle sürüp giderdi.Bu olaylardan önce jurnali hissetmişcesine bir meşk gecesinin sonunda  mahzunlaşan genç müdür valinin kulağına eğilir:”Felek kıskançtır,ummam ki bu alemlerimizi daha fazla devam ettirsin”(3) demiştir.1889 yılında herkes bu tip bir jurnalin  sonucunu endişe ile beklemekte iken müjdeli haber gelerek  terfi olarak Konya’ya atandığı bildirilmiştir.Kenan Bey  Adana’da bulunduğu zamanlarda merkez haricinde Mut,Silifke,Gülnar,Anamur’a kadar uç coğrafyalara giderek okullar açmaya, en uzak köylere giderek halkı eğitimin önemi konusunda uyandırmaya çalışmıştır.Bu ulu amaç uğrunda bir keresinde Anamur harabeleri civarında atıyla kaybolarak ıssız ve hırçın coğrafyada ölümden dönmüştür.Ayrıca İlginç bir tesadüftür ki   Adana’nın köylerine yaptığı yine böyle  bir ziyaret sırasında bir köyde zeki,bilgili ve edebiyatı da kuvvetli bir öğretmen görerek böyle bir insanın köyde durması ziyandır lisede daha faydalı olur düşüncesi ile Adana idadisine aldırır fakat daha sonra bütün çıkan dedikoduların kaynağının bu insan olduğunu öğrendiğinde çok üzülür.Adana’dan Konya’ya ayrılmak üzere iken şehirde kolera salgını başlar ve ilk can veren de bu adam olur.Bu yüzden Sohbetler kitabında Adana yıllarına ait bu olay için öğrencilerine merhamet üzerine şu öğüdü vermiştir:”Mahzun mahzun oturan bir kedi görüyorsun.Ne olurdu bunun bir kanadı olsaydı deme.Çünkü kanadı olsaydı serçe kuşlarının neslini tüketirdi”(4).

Adana ve çevresinde kolera nedeniyle karantina uygulaması olduğundan Tarsus’ta  zorunlu olarak beklediği zamanda boş durmak adeti olmadığından Camille Flammarion’un“Dünya’nın İnkilabı” isimli kitabını Fransızcadan Türkçeye  çevirir.Memuriyet için Konya’ya vardığında balkanlarda durumun daha karışması nedeniyle sağlam idarecilere ihtiyaç duyulduğundan Konya yerine Manastır maarif müdürlüğüne atanır.Daha sonra sırası ile Üsküp,Trabzon,Medine,İstanbul maarif müdürlükleri yaparken manevi  dünyasını da tasavvuf yolunda geliştirerek Kadiri,Rifai,Mevlevi,Şazeli tarikatlarından icazet alır.Hz.Mevlana’nın Mesnevi’sinin şerhi(açıklama) bıraktığı  en önemli eserlerinden biri kabul edilir.

1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu çıktığında kendi dergahı olan Ümmi Kenan Altay dergahına “Bir gün tekrar açılacaktır ama akademi olarak açılacaktır” diyerek kendi eliyle kilidi asar.Bu olaydan sonra modern müslümanlık anlayışının 20.asırda nasıl olması gerektirdiğini anlatmak amacıyla İstanbul Fatih’te bulunan konağında  sadece tasavvuf ve mesnevi  sohbetlerine devam eder(Resim 3).Münevver bir kesimden oluşan kadınların ve erkeklerin bir arada olduğu yapısıyla İstanbul’da entellektüel dergah olarak da bilinen buradaki sohbetleri ,kendisinin çok saygı duyduğu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dikkatini çekmiş,ulu önder eğitim alanındaki tecrübesinden dolayı kendisine Milli Eğitim Bakanlığını teklif etmiş,teşekkür ederek bu görevi kabul etmemiştir(5).7 temmuz 1950 yılında Kenan Rifai Büyükaksoy bu alemden öteki aleme göç etmiştir.
 
 
Manevi öğrencilerinden Cemalnur Sargut hanım Kenan Bey’in “tasavvuf bir gün akademilerde okutulacaktır”sözünü ilk olarak 2009 yılında Amerika’da North Carolina Üniversitesinde  gerçekleştirerek Chapel Hill kampüsünde   “Kenan Rifai İslami Araştırmalar Seçkin Profesörlük Kürsüsü” kurarak  daha sonra 2010 yılında  Çin’de Pekin Üniversitesinde “Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları” kürsüsünü kurarak önemli bir ilki başarmıştır.Son olarak 2012 yılında Muhyiddin Arabi sempozyumu için gittiği İngiltere’de Oxford Üniversitesi tarafından  aynı kürsünün kurulması teklif edilmiş,tekilf kabul edilerek hazırlıkları şu an sürdürülmektedir.(6)

17-18-19 ocak 2015 tarihlerinde Adana Çukurova Kitap Fuarı için şehrimize gelecek olan  mutasavvıf-yazar Cemalnur Sargut ,17 ocak 2015 tarihinde Türk Kadınları Kültür Derneği Adana şubesinin davetiyle  ve Seyhan Belediyesi’nin sponsorluğuyla Seyhan Belediyesi Kültür Merkezinde Saat 14:00’da “Tasavvufta Edep Anlayışı “isimli ücretsiz ve halka açık bir konferans verecektir.18 Ocak 2015 tarihinde de  kitap fuarında sevenlerine kitaplarını imzalayacaktır.(Resim 4)

 
 
KAYNAKLAR:
(1)Adana’da Tarih Tarihte Adana,Dr.Gözde Ramazanoğlu sf.90
(2)Dost,Samiha Ayverdi,sf.12
(3)Kenan Rifai ve 20.Asrın Işığında Müslümanlık,Samiha Ayverdi-Nezihe Araz-Safiye Erol-Sofi Huri,Sf.33
(4)Sohbetler,Samiha Ayverdi,2.cilt,sf.485
(5) http://egoistokur.com/ataturk-seyh-kenan-rifaiye-milli-egitim-bakanligini-teklif-etmisti/
(6) http://www.cemalnur.org/contents/detail/cemalnur-sargut-pekin-ueniversitesinde/740
 
 
 
 



Sayı 24 (Ocak - Şubat 2015)

Bu yazı 7707 defa okundu.