Adananın yolları taştan - 1
1996 yılının sıcak bir mayıs günü idi,ankaradan canım memleketim ADANA’ya bölge müdürü olarak atandığımda.
Sanırsınızki avrupadan kesin dönüş yapan gurbetçi gibiydim.
Çünkü ADANA özlemim her zaman,her yerde ön planda ve yüksekti.
Memleketime ve sevdiğim insanlara kavuşmuştum.
İlk işim kendime uygun bir ev bulmaktı,
Fazla zor olmadı aslında,
Çevremdeki tüm insanların şehir merkezine çok uzak eleştirilerine rağmen ,o yıllarda bomboş olan Süleyman Demirel Bulvarında bulununan amcama ait bir apartman dairesine yerleştim .
9 kat,lebi derya göl manzarası ve salon büyüklüğünde bir balkon.
Her şeyiyle bana uygun aslında.
Evet doğru bir eleştiri idi birçok arkadaşıma göre.
İşyerim şehir merkezinde,evim merkeze uzak yeni adanada.
Düşündüm ne kadar uzak acaba
Onca büyük şehri düşündüm.
Orada insanların ulaşımda çektikleri sıkıntıları ve zaman kaybını düşündüm.
Kısa zaman önce ankarada yaşayan beni düşündüm.
Ankarada yaşar iken trafiğe takılmadıysam en az 45 dk.sonra işyerimdeyim.
Bu aslında Ankara için ulaşım anlamında makul bir süre.
Oysa uzak diye eleştiri aldığım, adanadaki yeni evimden hangi saatte çıkarsam çıkayım 15 dk. Sonra işyerimdeyim.
Mükemmel bir manzara eşliğinde,güzel müzikler dinleyerek Adnan Menderes Bulvarı üzerinden işyerine bu kadar kısa sürede hiçbir trafik ışığına takılmadan işyerine varmak sanırım çok az insana ve çok özel şehirlerde yaşayan insanların sahip olacağı bir şanstır.
Ve ADANA’o zaman ilk kez değil ama bir kez daha çok sevdim.
Tam dolu dolu bir 14 yıl geçti ADANAdayım ve her geçen gün canım meleketim ADANAyı daha çok seviyorum.
Sevgili okurlar ,
Son zamanlarda ADANA’ma bir şeyler oluyor sanki.
Nedense o kadara güzelliğine ve pozitif yönleri ile değil ama hep negatif olaylar ile anılır oldu.
Çok seyehat ediyorum ve şehir dışından çok misafirim geliyor.
Sorulan sorular hep aynı.
Dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz.
Ben çok kestirmeden bir hikaye anlatıyorum adanayı merak eden ve dışardan olumlu yönünü göstermek istediğim her misafirime.
Ankara da yaşıyorum ve bir kış annemde oturuyoruz.
Güneş pırıl pırıl ve soba yanmıyor.
Nasıl bu sene kış diye sorduğumda.
Annem;
Ağam bu sene kış çok çetin geçti 6 tüp yaktık katalatik sobada diyor.
Ben gülüyorum
Çünkü annemin 6 tüp ile geçirdiği kışı Ankaralı en az 2 ton kömür veya belki 50 tüp parasına eşdeğer doğalgaz faturası ödeyerek geçiriyor .birde Erzurumda yaşayanı düşünün .
Bu çok basit anlamda ADANA’mın en güzel pozitif yönü değimlidir sevgili okurlarım.
Buna çok basit ama pozitif olan yönleri o kadar çokturki,
Lütfen anlatalım ve ADANA’mızın ülkemizin en önemli illerinden biri olduğunu unutturmayalım.
Elbette ADANA’mın
-Çarpık kentleşme,
-Suç oranlarında artış,
-Aşırı nüfus yığılması,
-Sağlıksız yaşam,
-Düşük eğitim,
-Yetersiz istihdam ve yoğun işsizlik,
-İşportacılık ve sokak çocukları,
-Konut açığı,
-Altyapı yetersizliği gibi sorunları yok değildir.
Ama soruyorum size bunlar sadece ADANA’mın sorunlarımıdır.
Ülkemizin ve ADANA gibi şehirlerimizin ortak sorunu değimlidir.
Sonra unutmayalım bunların hepsinin çözümü bizlerin elinde .
Bizler derken sadece sivil toplumu kastetmiyorum.
KAMU+BELEDİYE+ÜNİVERSİTELER+SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI.
Hep beraber el ele vermeli ve hepimiz elimizden geldiğince yukarda ki küçücük örnek kadar bile olsa ADANA’mızın pozitif reklamını yapmaya çalışmalıyız.
Bakınız adanalı bir şair ne yazmış ve ne kadar güzel
Akdeniz içinde bir şehir gördüm
Her yanı güllerle dolu Adana.
Kimin eli değmiş diyerek sordum
Zülüfler tellerle dolu Adana.
Biryanda Taşköprü bir yanda Seyhan
Bir garip şehirdir güzelim Ceyhan
Dağlarında sümbül, gelincik, reyhan
Yetişir yellerle dolu Adana.
Ozan’ı, Şair’i, Ressam’ı boldur
Gönülden gönül’e giden bir yoldur
Merkez Cami, Orta Doğu’ya koldur
Çevresi illerle dolu Adana.
Narenciye, pamuk, Kavun, karpuzu
Yiğidin gönlüne düşürür sızı
Dilber Sekisi’nde aşk dizi dizi
Irmağı sellerle dolu Adana.
Ellerinize sağlık sevgili Münevver DÜVER hanımefendi.
Canım ADANA’m için yazacak çok şey var ve ben yazmaya devam edeceğim.
ADANA’mıza sahip çıkmalıyız çünkü başka ADANA yok.
Sevgi ve saygılarımla, sağlıkla kalın.
O.Mümtaz YURDAER
Güzel yazmışsınız ve Adanaya açılan gönül penceresinden bizlere güzel bir manzara sunmuşsunuz. Lakin ben bu kadar iyimser olamıyorum..Neden mi? Çünkü Adana da bi şehir ruhu yok! Önceleri şehircik olan şimdinin imrenilen şehirlerine bakıyorum Adanayı nasıl geçip gitmiş ve arayı açmakta...Bende sizin gibi yoğun bir Adana sevgisi yaşıyorum ama olmazları ve çıkmazları görünce ister istemez zoru gidiyor ve darılıyorum bu şehire...Gerçekten bu coğrafya ve iklime iyi bir plan ile Türkiye'nin en güzel şehri kurulabilir ve yaşabilirdi! Elbette bardağın dolu tarafını görebilir sizin bahsettiğiniz güzelliklerde yaşanabilir bu şehirde...Keşke hep beraber bir şeyler yapsak da zararın neresinde dönülse kardır diyebilsek bu sevda için....