Aganta Burina Burinata... Hoop Ordayız
Bazen bir ses; bazen bir koku; alır götürür bizi bir yerlere… Ya da bir kelime üzerine sayfalar dolusu yazılar yazarız.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir; pek bilinen romanının adını “Aganta Burina Burinata” koyarken ne düşünmüştü acaba? Ne demekti Aganta burina burinata?
‘Ne bileyim! Ben “Yandex” miyim?’ demeyip “Google” a girdiğimizde; Aganta’nın, “Hisa veya laçka edilmekte olan halat veya ayboci edilmekte olan zincirin kısa bir müddet sonra tekrar bırakılmak üzere tutulması için verilen komuttur.” Demek olduğunu öğreniveririz.
Derken, daha Burina ve Burinata’ya geçemeden, Hisa, Laçka, Vira, Ayboci gibi belki de ilk defa duyduğumuz yeni kelimeler karşımıza çıkıverir.
Deniz… Deniz insanı… Denizci.
Deniz, insanı pişirir, rafine eder…
Akdeniz çanağının insanları da tarih boyunca “deniz kültürü” ile yoğrulup süzülmüşlerdir.
Türk denizciliğinin korsanlıktan gelme ataları ise, bu coğrafyada edindikleri bilgiler ışığında, hala bugün de kullandığımız bir gemici lisanını geliştirmiş ve kullanmışlardır.
Aganta örneğini tekrar ele alırsak; bir cümlenin, bir kelime ile ifade edildiğini görüyoruz; zaten amaç ta bu! Denizcilerin bir biri ile kesin ve kısa biçimde anlaşabilmeleri… Kaptan veya bizim tabirimizle Reis, ‘Ana yelken hisa!’ komutunu verdiğinde, görevli tayfalar ana yelkenin yukarı basılacağını bilirler. Bu arada Reis ‘Aganta’ demişse; yaptıkları işe tekrar ‘Hisa’ komutu gelene kadar ara verirler. Ayrıca teknede ki her şeyin, özel bir de adı vardır. Dikey çalışan halatlara “mandar”, yatay çalışan halatlara “ıskota” dendiği gibi…
Gelelim Burina’ya… “Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat”. Ya Burinata? O da “Direklerden birindeki halatmış”.
Kısaca: Aganta Burina Burinata, ‘halatları kullanarak yelkenleri tut!’ Demekmiş…
Kültürlü bir ailenin iyi eğitim görmüş çocuğu olarak hayata atılan, bir dergide yayınlanan bir yazısı, zamanın muktedirleri tarafından sakıncalı görülünce Bodrum’a sürgün edilen, cezasının bitiminde geri dönmeyerek “Halikarnas balıkçısı” mahlası ile hikâye ve romanlar yazan Cevat Şakir Kabaağaçlı tam bir “deniz sevdalısıdır”.
1946 Yılında kaleme aldığı “Aganta Burina Burinata” isimli romanında Bodrumlu Denizci Mahmut’un ağzından, denizi ve deniz insanlarını şiirsel bir üslupla anlatırken yakın dostlarını ve Tüm Türk’leri de “Mavi Yolculuğa” alıştırmıştır
Kim bilir? Belki bizim de günlük koşuşturmalarımıza “aganta” diyerek; Bodrum’a, Gökova’ya kaçma zamanımız gelmiştir.
Levent Arpaç
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları