Antik Dönemlerde Çiçeklerin, Aşkın, Şenlik ve Bayramların Ayı NİSAN…
Adana'da ise portakal çiçeklerinin, karnavalın, coşkunun ayı NİSAN
Oyleyse NİSAN'DA ADANA'DA diyelim hep beraber
Yaşamak için mandalina portakal çiçeği kokulu karnavalı...
Antik dönemlerde Nisan'ın sonu ile Mayıs arasındaki bu ay Floria diye anılırdı.
Yani bir festival zamanıydı, şenlik günleriydi... Çiçeklerin ve baharın tanrıçası Flora'nın festivaline anlam ve aşk katansa, Venüs' tü. Venüs'ün aşkı olmadan doğanın meşki gerçekleşmezdi.
Tanrıça Flora ise ludi Floria, ludi Circenses denen oyunlarla anılırdı.
Aslında yüzlerce yıl geçse de, 21.yy da da yaşasak insanın davranışları, ihtiyaçları çok da farklı değil... Oyunların, gösterilerin tarihsel nedenlerine baktığımızda, yapılan şenlik ve kutlamalara daima bir neden bulunulduğunu görürüz. Bu nedenler bin yıl öncede vardı, muhtemelen bin yıl sonrada olmaya devam edecek...
Göbeklitepe'de ilk şenlik
Tahmin edileceği gibi, festivallerin ilk görüldüğü yer Mezopotamya'dır. Ne yapacağı belli olmayan ilahi güçlerle uzlaşmak adına Göbeklitepe 'deki tapınağa koyun, keçi ve bira bağışlayan Urfalının, bozulabilecek fazla yiyeceğinin, rahipler eliyle dağıtılmasıyla festival ve şölenlerin ilki gerçekleşmiştir.
İdare edenlerin, ortak festival ve şölen düzenlenmesinin, ne kadar toplumsal uzlaşı sağladığının farkına varmaları sayesinde de süratle tüm uygar dünyaya yayıldı.
Komşumuz Osmaniye Kastabala’da ki Peresia Artemis eğlencelerinin ve şölenlerininde kaynağı Göbeklitepe'dir. Hasat zamanı, Artemis tapınağı rahibelerinin ateş üzerinde yürümeleri şölenlere görsellik katarken, ziyaretçi sayısı artar, yönetim ve esnaf bu eğlencelerden karlı çıkarlardı. Şimdilerde olduğu gibi...
Şenliklerin gücünden faydalanan Antakya’da altı kez Olimpiyat oyunları düzenlenmiştir. Tarsus ve Anavarza’da Agnostik oyunlarda kazanan sporcular yüksek para ödüllerine ve üne kavuşmuşlardır.
Hasat mevsiminde, yemenin içmenin bedava olduğu bu dönemde, toplumsal uzlaşı, üretilen fazla gıdanın bozulmadan tüketilmesi, aidiyet duygusunun korunması ve en önemlisi mevcut yönetimin kabullenilmesi gibi amaçlar güdülmektedir.
Aslında fazla söze de gerek yok, eşyanın tabiatına uygun davranmaktayız. Bu mis kokulu karnaval Adana'ya çok yakıştı, diyorum.
Tarihten bir notla bitiriyorum: ( Cicero'nun cevabı )
Adana Valisi Markus Julius Cicero,Tepebağda'ki sarayından Seyhan nehrine bakarken, kendisinden leopar istiyen arkadaşı Philippus Atticus’un isteğini düşündü. Çukurova leoparları, Roma'nın gözde sirk hayvanlarındandı. Gladyatör kavgalarında ve mahkum infazlarında kullanılırken, etrafa dağılan kan, idrar, iç organlar halk yığınlarını büyülerdi. Halk güçlüden yanaydı ve arena gösterileri güç gösterileriydi. Philips Atticus'un sıradan bir senatör olarak kalarak sonunda emekli olması veya; siyasi arenada yükselmesi, büyük rahip Ceasar olmasını, yapacağı gösterilerin halk tarafından beğenilip beğenilmemesi belirleyecekti...
Ama Philippus Atticus Cumhuriyet karşıtıydı. Cumhuriyet taraftarı olan Cicero’nun yılanın başını önceden kesmek adına yapacağı tek şey vardı: -Katip yaz, ‘Sevgili dostum, ülkemizin büyük siyasetçisi, üzülerek söyliyeyim ki Çukurova’da leopar kalmadı’...
İpek Kobaner
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları