Ben Deli Değil, Bir Kadınım: CAMILLE CLAUDEL
Resim1
“ Bir avuç toprağı yoÄŸurmayı bile bilmeyenler.
Duygusuz yavan insanlar.
Bu benim ruhum, en kutsal varlığım.
Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler.
Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım.
Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı.
Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum …” Resim 1: Camille Claudel (1864-1943)
Erkek baskınlığının olduÄŸu bir alanda kabul edilme mücadelesi veren, Auguste Rodin'e olan talihsiz aÅŸkı ile anılan, ruhsal hastalık damgası vurulan ve bu dönemde kendi ailesi tarafından reddedilen ve yine ailesi tarafından ömrünün son 30 yılı süresince bir akıl hastanesinde ölü gibi yaÅŸamak zorunda bırakılan, dahilik düzeyinde sanatsal yeteneÄŸin dokunduÄŸu bir kadın, Camille Claudel ...
Ä°ngiliz yazar Corinna Lotz, Camille Claudel için ‘Hocası ve sevgilisi Auguste Rodin ile çok yükseklere, güneÅŸe kadar uçtu; güneÅŸ tarafından yandı’ ÅŸeklinde yorum yapmış.
Ä°ngiliz yazar Corinna Lotz, Camille Claudel için ‘Hocası ve sevgilisi Auguste Rodin ile çok yükseklere, güneÅŸe kadar uçtu; güneÅŸ tarafından yandı’ ÅŸeklinde yorum yapmış.
Neden aynı konular defalarca yazılır, söylenir! Bir konuyu yeniden yazanın, söyleyenin gözleri nasıl görür, hislerinden nasıl dökülür onu anlatan benzer kelimeler acabasını merak ettiÄŸimiz için belki de yeniden yeniden yazma, söyleme isteÄŸi, gereÄŸi. ‘Her yiÄŸidin bir yoÄŸurt yiyiÅŸi vardır’ atasözü bu durumu özetliyor. Bir konu hakkında birçok yazı, birçok söylenmiÅŸ söz varken, konuyu yeniden gündeme getiren kiÅŸi sadece istediklerini, farkına varmadan kendini en çok etkileyeni, belki de verebildiklerini aktarabiliyor.
Camille Claudel hakkında medikal literatür tarama sayfası ‘Pubmed’ dahil aramalar sonucu bulunabilen kaynakları gözden geçiren biri olarak ‘O’ndan etkilenmemek mümkün deÄŸil diyebilirim. Onu tekrar ben de yazınca ne olacak ki, diye defalarca düÅŸündüm. Belki de gerçek hislerimi yazamama endiÅŸesi, belki de yazmaktan çekinme ... YaÅŸadığı döneme gidip belki de gerçek olmayan damgalandığı psikiyatri tanısını dışlamak, gerçekten bir hastalığı var ise ki buna baÅŸka birçok yazar gibi ben de kuÅŸku ile bakıyorum, bugünkü tedavi imkanları ile onu tedavi etmek isterdim. Yazmak o kadar da kolay deÄŸil... Yaralarını bir kez daha kanatmak, acıtmak çekincesi oluÅŸuyor nedense. Yazmaya çalıştığım 'ÅŸiir benzeri kelime oyunlarında' hep konu ettiÄŸim gibi kelimeler her zaman yardımcı olamıyor, bazı yanlış anlamalara da neden olabiliyor. Hele de Camille Claudel'i anlatan bir kadın olunca bu problemler kaçınılmaz. Çünkü, ondan bahsederken ister istemez kadın-erkek karşılaÅŸtırmaları gündeme geliyor. Kendi adıma bu karşılaÅŸtırma problemlerinin kenarından geçmeye çalışacağım ve elimden geldiÄŸince acılara teÄŸet geçeceÄŸim.
Yıllardır bazı garip durumlara ÅŸahit olmama raÄŸmen pek üzerinde durmam. Karşılarında elbiseli, uzun saçlı, kimi zaman makyajlı bir birey dururken hastalarım tarafından defalarca 'doktor bey' diye hitap edilmiÅŸimdir. Günlerce tedavileri ile ilgilenip ziyaretlerini yaptığımız hastaların 'hemÅŸire kızım, doktor bey ne zaman gelecek' diye sorusu ise bir kadın iseniz kaçınılmazdır. Birçok bayan arkadaşımın da benzer hikayeleri vardır.
Bunlar basit örnekler... Mesleki hayat, sosyal hayat ve hayatımızın birçok alanında ne çok karşılaşılıyor cinsiyet konusuna iÅŸaret eden benzer olaylarla, daha da kötüsü hayatı etkileyici olaylarla.
Åžiir yazdığımın bile farkında olmadığım hayatın akışı sırasında kelimelerle oyun oynamaya baÅŸladığım bir dönemde, bir toplantı sırasında yeni tanıştığım, yazdıklarımdan bir kaçını tesadüfen okumuÅŸ olan birisi 'kadın ÅŸair pek yoktur' demiÅŸti. Merak edip Ataol BehramoÄŸlu’na ait 2013 basımı 'Büyük Türk Åžiiri Antolojisi'ne baktığımda elde ettiÄŸim sonuçlar ben dahil birçok arkadaşım için de ilginçti. BildirilmiÅŸ kadın ÅŸair sayısı günümüze doÄŸru hafif oranda artmakla birlikte 256 erkek ÅŸaire karşın 13 kadın ÅŸair listede yer almıştı. 19 yy ve 1950 arası sadece bir tane kadın ÅŸair ismi verilmiÅŸti. Aslında sadece ÅŸiir alanında deÄŸil birçok sanat alanında kadın sayısının azlığı dikkat çekici. Sorun yeteneksizlik mi, yoksa ...
Resim2
Camille Claudel (1864-1943), çocukluk yıllarında taÅŸ ve çamurdan heykeller yapmaya baÅŸlayan, 17 yaşında iken Paris’te o dönemde kadınların henüz kabul edilmediÄŸi heykel açısından önemli bir sanat okuluna giden, 19.yy’da kadın heykeltıraÅŸ olarak Rodin’in stüdyosunda çalışmış ilk kadın asistanlardan olan bir Fransız heykeltıraÅŸ (Resim 2). ‘DüÅŸünen Adam’ heykelini de yapan ünlü heykeltıraÅŸ Auguste Rodin, heykele ruh veren yaratıcılığı karşısında Camille için ‘Ona nerede altın bulacağını gösterdim belki, ama bulduÄŸu altın kendi içinde’ demiÅŸtir. Brezilyalı-Fransız aktris ve yazar Le Cornec ise, ‘sanatın tarihini deÄŸiÅŸtiren olaÄŸanüstü bir sanatçıydı’ olarak yorumluyor Camille'i. Camille’in Rodin’i taklit ettiÄŸine dair sözlerin tersine onun varlığının Rodin’in çalışmalarında önemli bir etkisinin olduÄŸu, Rodin’in heykellerinde Camille öncesi ve sonrası dönemin farklılığının görülebileceÄŸi, bazı eserlerin hangisi tarafından yapıldığının bile ayırt edilemeyip iki çift el tarafından yapılmışlığın izleri olduÄŸunu ileri sürmüÅŸtür. O dönemin önemli isimlerinden olmasına raÄŸmen Camille'in 'kadın olduÄŸu için' yıllarca bir akıl hastanesinde çürüdüÄŸüne inanıyor.
Annesi hiçbir zaman sanata olan ilgisini onaylamazken babası daima maddi ve manevi destekçisi olmuÅŸ Camille'in. On-sekiz yaşında iken içlerinde ünlü Ä°ngiliz kadın heykeltıraÅŸlardan Jessie Lipscomb’un da bulunduÄŸu bir grup kadınla atölye kiralamışlar. Bir yıl sonra da atölyelerine eÄŸitmenlik yapan Rodin ile tanışmış. Camille’in üstün yeteneÄŸi ve tabi ki güzelliÄŸi Rodin’in dikkatini çekmiÅŸ. Ünlü ‘Cehennem Kapıları (Le Port de L’Enfer)’ isimli eserin büyük bölümünün Camille tarafından yapıldığı söyleniyor. Rodin’in bu eser gibi Camille’ye ait pek çok eseri de sahiplendiÄŸi rivayet edilmekte.
Camille'in figüratif ve çıplak heykel yapması halkın öfkesine neden olmuÅŸ, eserleri sansürlenmiÅŸ. Ayrıca, o dönemlerde bronz içinde kil maket elde etmek için resmi finansın olması gerekiyormuÅŸ. MüfettiÅŸler, Camille'in stüdyosunu ziyaret ettiklerinde birbirine yakın iki çıplak vücudu gösterdiÄŸi için 'The Waltz'ın dökümünü yapmasına izin vermemiÅŸler. Böyle bir fikir bir kadının elinden kabul edilebilir deÄŸilken Rodin'in elinden, üstelik Camille'in cesaretinden etkilenmiÅŸ bir çalışma, kabul edilebilirdi, çünkü erkeÄŸin seksüel istek ve vücut bilgisine sahip olma izni vardı. Halbuki Camille'in yaptığı bu iki heykelin elleri dahil vücutları birbirine bile deÄŸmiyordu, bazı kısımları da kumaÅŸla kapalıydı (Resim 3). Bu kadar tepki, Camille'in bu iki heykeliyle gerçek bir duygu sahnesini hareketli bir an ÅŸeklinde canlandırabilmesinden kaynaklanıyordu diyebiliriz.
Tarih Rodin'i, 'Rodin' olarak anıyor, Camille'i ise Rodin ile evlilik dışı birlikteliÄŸinin toplum tarafından eleÅŸtirildiÄŸi, bunun ailesi için ne kadar yıkıcı olduÄŸu ve son 30 yılını ailesi destek çıkmadığı için bir akıl hastanesinde geçirdiÄŸi hikayeleri ile gündeme getiriyor. Rodin'in deÄŸiÅŸtirdiÄŸi bir çok sevgili onun için ilham kaynağı olarak bahsedilirken Camille'in Rodin'e olan tutkusu için hayatını mahveden aÅŸkı olarak ... Gerçi önemli bir heykeltıraÅŸ olarak gündeme gelmesi gerektiÄŸi söylenerek eserlerine dikkat çekilen yazılar da var. Ancak, özel hayatında yaÅŸadıkları hep talihsizlik olarak eklenmeye devam ediliyor.
Hayvanlara eziyetten, saygısızlıktan ne sık bahsediliyor günümüzde. Sonra da insanın insana saygısı yok ki deniliyor. Bak ne güzel söyleniyor. HerÅŸey bir bütün. Yaratılmışların hepsi kıymetli. Geçenlerde bir hasta yakınım 'kusura bakmayın doktor hanım, bizim hastamız çok kıymetli, ona göre davranın' dedi. Yorumsuz ... Bu kliÅŸe sözler beni üzüyor ve sıkıyor. Saygı, sevgi içten gelen bir ÅŸey, zorlama ile de olmaz. Bu nedenle hayatta eleÅŸtirdiÄŸimiz her ÅŸey ne yazık ki devam edecek. Ä°nsanları karalamakla hiç bir yere varamayacağız yani. Hepimiz kendimize baksak sorun bitecek aslında, baÅŸkalarını eleÅŸtirmek yerine. Biraz deÄŸer-kıymet bilmek, biraz ince olmak, herkese ve her ÅŸeye ... Kadın, erkek ya da hayvan ...
(Resim 3 ve 4)
(Resim 3 ve 4)
Bir sanatçı, hangi sanat dalı ile uÄŸraşıyorsa kendinde uyanan tüm duygu ve düÅŸünceleri ona aktarıyor. Camille'in 'The Waltz' ve 'The Wave' isimli eserlerinde heykel ile hareketli bir sahne tüm canlılığı ile gözler önünde. Dalgalar birazdan bizim üzerimizi de kaplayacak gibiyken, dans müziÄŸi kulaklarımızda gibi ... Eserleriyle, sanatçının yarattığı duygusal çaÄŸrışımlardan bahsetmiyorum bile (Resim 3 ve 4). ‘The Age of Maturity’ (Olgunluk Çağı) isimli 'baÅŸyapıt' olarak anılan eseri yaÅŸlanmaya iliÅŸkin alegoriye iÅŸaret ediyor; Erkek gençliÄŸinden ayrılıp yaÅŸlılığa ve ölüme doÄŸru hareket ediyor. Ayrıca, otobiyografik öykü ÅŸeklinde Camille ve Rodin arasındaki iliÅŸkinin bitiÅŸinin canlandırılması (Resim 5). Bu nedenle bu eserin sergilenmesinin Rodin tarafından engellendiÄŸi ileri sürülüyor. Ayrıca, ‘Olgunluk Çağı’ isimli eseri, Camille'e oniks mermerini ilk kullanan heykeltıraÅŸ olma onurunu kazandırmıştır. Camille'in eserlerinin insan hayatını ve kaderi sorgulamayı yansıtır özellikte olduÄŸu belirtilirken mitolojiyle olan iliÅŸkilerine de iÅŸaret ediliyor: ‘Sakuntala’, ‘La Petite’, ‘Clotho’, 'Dream by the Fire', 'the Gossip', ' The Niobide Blessee'. Bu eserlerin bir çoÄŸu bir bakıma sanatçının kendi otobiyografisi gibi.
(Resim 5)
(Resim 5)
Camille’in eserleri, sanki bir dansçının gözlerinden bakıyormuÅŸ hissiyatı uyandırıyorken Rodin’in Camille öncesi ve sonra eserleri bu duyguyu vermiyor deniliyor. Camille’le birlikte Rodin’in çalışmaları daha saf, sade ve zarif bir duygusallık içinde olmaya baÅŸlamış. Rodin maskülen formda çalışırken, Camille tersini yapıyordu deniliyor. Yalnız başına Rodin, parklar için yapılmış Fransız kahramanlarının heykeltıraşı (en iyi bilineni ‘Balzac’) olarak yorumlanıyor. Yalnız başına Camille’in çalışmaları ise tıpkı Giacometti’ninkiler gibi fikirleri ile ayakta durabilir deniliyor. Rodin ve Camille’in yaptığı benzer eserler karşılaÅŸtırıldığında Camille’in Rodin üzerindeki etkisine dikkat çekiliyor (Young Girl with a Sheaf, Camille 1887; Galatea, Rodin 1889). Britannica’nın referans olarak gösterildiÄŸi yazıda tüm bu veriler sonucunda belki de Camille Rodin’in fikirlerini çaldığını söylediÄŸinde akıl saÄŸlığı bozuk deÄŸildi deniliyor. Ayrıca yorumcu, tüm Rodin galerilerini gezerken Camille dönemi dışındaki eserlerin kendisini sıktığını, Rodin’i taktir etmek istediÄŸini ancak Camille’e hayran olduÄŸunu ekliyor.
'Bu esaretten çok sıkılıyorum ... Eve hiç dönemeyecek miyim Paul ?'
Akıl hastanesinde iken doktorların defalarca ailesine dönerse ve heykel yapmaya devam ederse daha iyi olacağı önerilerine raÄŸmen annesi ve kardeÅŸleri tarafından orada tutulmaya devam edilmiÅŸtir Camille. Tek destekçisi babası da artık yaÅŸamıyordur.
O dönemlerde hastalıkların tanı ve tedavileri de çok yetersizdi ne yazık ki. Birkaç söz ve davranışa bakarak Camille'e konulmuÅŸ psikiyatrik tanılarına katılmak güç. Ayrıca, onu anlatan yazılarda tanıdan bahsedilirken 'deli' kelimesinin kullanılmasına da karşı olduÄŸumu belirtmek istiyorum. Tıp makalesinde bile konu edilen psikiyatrik tanının, baÅŸka bir paragrafta bulgularının yetersiz olduÄŸu bildirilmiÅŸ. Daha önce bahsettiÄŸim atölye arkadaşı, sanat tarihinde yerini almış Jessie Lipscomb, Camille'i hastanede ziyaret ettiÄŸinde bahsedilen hastalık tezinin doÄŸru olmadığını savunmuÅŸ. Buna benzer baÅŸka yorumlar da bulunmakta.
Yazdıklarıma baktığımda epeyce travmatik duygusal kısımları teÄŸet geçtiÄŸimi gördüm. Bu noktalara sadece biraz iÅŸaret etmeye çalışmışım. Yazının başında da belirttiÄŸim gibi zaten birçok kez yazılmış veri mevcut. Mesela 'heykeltıraÅŸlar elleri ile en ufak ayrıntıyı farkeder, elleri ile görürler, ancak Rodin'in Camille'in hamile olduÄŸunu farketmediÄŸini ve Camille'in kendisine dokunurkenki hissizliÄŸinin Camille'i derinden etkilediÄŸini' yazıya eklemelimiyimi çok düÅŸündüm. Okuma ve yazma süresince tarafsız olabiliyor muyum diye kendime defalarca sordum. Rodin'in Camille'i gölgede bırakması, birlikte çalıştığı dönemlerde eserlerde Camille'in adının geçmemesi ve hep öÄŸrencisi gibi anılmasına neden olması (özel hayattan bahsetmiyorum bile) gibi Rodin'i eleÅŸtiren yorumlara karşılık, köÅŸe bucaÄŸa sıkışmış Camille'i aslında desteklemeye çalıştığından bahseden birkaç cümle gördüÄŸümü not etmek istiyorum.
(Resim 6)
(Resim 6)
Dahilik düzeyinde yetenekli bir kadın, belki de bunun ölçüsünde sevmiÅŸ bir kadın. SevdiÄŸinin aslında kendi sevdiÄŸini sandığı olmadığını anlayınca sanatına sarılmış, bu kez de karşısına birçok engel çıkmış, kadın olduÄŸu için, Rodin ile olan iliÅŸkisi bilindiÄŸi için. Hayal gücü ve zihni çok farklı çalışan birisi nasıl hiçbir ÅŸey olmamış gibi hayata devam edebilir. Artık o eserlerin bir anlamı olur mu, zaten yapmasına, sergilemesine bile izin vermiyorlarken. Hayatın sınırında sallanan birisi için eserlerini parçalamanın, maddi ve manevi kaynak yetersizliÄŸi nedeni ile biraz da mecburiyetten, bakımsız ve izole bir hayatı seçmenin neresi anormal. Bu halde iken de destek olmak yerine bir akıl hastanesine yatırılıp, üstelik gerçek hastalarla birlikte, bir daha çıkarılmıyor (Resim 6).
Son dönemlerinde içinde bulunduÄŸu durum için ÅŸunları yazmış Camille, bir arkadaşına gönderdiÄŸi mektupta: 'Çok tuhaf ve ilginç bir dünyada yaşıyorum. Hayatım bir rüyaydı ise, bu bir kabus'.
Camille'in 40 yaşına kadarki yaptığı eserlerini düÅŸündüÄŸümde 30'lu 40'lı yaÅŸlara kadar yaÅŸamış ama önemli eserler bırakmış sanatçılar (ÅŸair, yazar, ressam ...) aklıma geliyor. Ve aslında onun sanatsal hayatını zaten tamamladığı ve bir de baÅŸka bir sıradan hayat daha yaÅŸadığı, yani 2 farklı hayatı da bu dünyada halledebildiÄŸi savı beni biraz olsun rahatlatıyor. Dahi bir kadın olmak böyle bir ÅŸey olsa gerek ...
Kaynaklar:
- B Cooper. Camille Claudel: trajectroy of a psychosis. J Med Ethics; Medical Humanities 2008; 34:25-29.
- http://www.cs.wustl.edu/~loui/camille.html; Britannica; Some Beautiful (If Tortured) Works of Camille Claudel
- http://www.independent.co.uk/arts-entertainment; How Rodin's tragic lover shaped the history of sculpture
- http://www.aworldtowin.net/reviews/CamilleClaudel.html
- http://smarthistory.khanacademy.org/claudels-the-age-of-maturity1.html
- http://www.musee-rodin.fr/en/rodin/educational-files/rodin-and-camille-claudel
Değerli Deniz, yazılarınız yaşamımızı güzelleştiriyor. Sanatın ve sanatçının toplumda ne kadar önemli olduğunu belgeleri ile paylaşıyorsunuz. Sanatsal fakirliğin arttığı dönemlerde her yazı ve her eser bir başka kıymetli oluyor.Teşekkürler. Ali Balkı
Sevgili Deniz, kalemine sağlık. Bu güzel sanat portalinde yazan kalemlerden birinin benim can dostlarımdan birisi olması çok güzel. İşte aynen şöyle diyebiliyorum. O çok cesur biri; düşüncelerini, dizelerini ve her cümlesini çekinmeden herkesle paylaşabiliyor. Kimin ne düşündüğünden öte senin ne hissettiğin önemli. Günümüzde kimse hissetmiyor. Sadece eleştiriyor. Erkek egemen dünyada, (bu sadece bizde değil dünyanın çoğu böyle) erkeğe her konuda pozitif ayrımcılık yapılırken, kadınlardan sanatçı ve bilim adamı çok çıkmaz diye tespit yapmak çok gerekli mi? Emin değilim. Neyse o, tarih değişmez. Claudel veya başka bir kadın sanatçının hayatını merak edip, okuyupta hangi kadın aynı veya benzer duyguları hissetmez. Yada kaç tane erkek bu yazıyı okurda bir parça empati yapabilir? Erkeklerin dünyasında var olmaya çalışan biz günümüz kadınları, bir parça benzeri acıları yaşamadık mı? Hala yaşamıyor muyuz?