Ben kimim 2 İnsan ve Değerleri Değer Problemi ve Felsefedeki Durumu

 İlişki kurduğumuz insanlar karşısında tutumumuz, yaşadığımız olaylar ve durumlarda aldığımız her karar ve ilgili davranışlarımız, bunları nasıl değerlendirdiğimize dayanır. Bu tutum, karar ve davranışlarımız yaşamımıza vermeğe çalıştığımız yönü gösterir. Yaşamımıza verdiğimiz yön ise, insanı ve kendimizi nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır. Birbirine bağlı farklı cinsten değerlendirmelerdir bunlar.

 

Kişi karşılaştığı her şeyi şu veya bu şekilde değerlendirmek, adım başına karar almak, karar vermek, tavır takınmak, davranmak zorundadır demiş idik. Bu insanın bir yapı özelliği, bir var olma şartıdır. Bu değerlendirme bazen değerlendirilenin kendinde taşıdığı – onun yapı özelliği olan - değeri görme, bazen değerlendirilene değer atfetme, bazen de ona değer biçme olarak karşımıza çıkmaktadır.

 DSC02947

Sınıflandıracak olursak;

Değerlendirme:

a- Değerlendirilenin yapı özelliği olan değerini görme,                                                          

b- Değer biçme,

c- Değer atfetme. Şeklinde üç ayrı fenomen olarak ortaya çıkar.

 

Gerek felsefede, gerekse bazı insan bilimlerindeki birçok görüşlerin yaptığı gibi, değerlendirmeden bunlardan yalnız birini anlamak, yani değerlendirmeyi bunlardan sadece biriyle aynı görmek, üç ayrı fenomeni aynı saymak olur.

Değer problemi, felsefede aslında değerlendirme problemi ve değerler problemi olarak karşımıza çıkar. Çünkü; “iyi nedir?”, “güzel nedir?”, “faydalı nedir?”, “doğru nedir?” gibi sorular sormak, değerlendirme etkinliğini belli açılardan problem haline getirmektir; “saygı”, “dürüstlük”, “adalet”, “eşitlik” gibi kişiler arası ilişkilerin temelindeki anlamla ilgili sorular ortaya koymak; veya “sanat”, “bilim”, “moral” gibi, insan başarılarının özelliklerin araştırmaksa farklı çeşitten değerleri problem haline getirmek olur.

Antik çağ skeptiklerinin (kuşkucularının) günümüze kadar gelen görüşüne bakılırsa değerler relatiftir; aynı çağda toplumdan topluma ve aynı toplumda çağdan çağa değişir; değer sübjektiftir, aynı objenin değeri kişiden kişiye değişir.

Oysa doğru değerlendirme belirli ölçülere göre değer biçme ya da değer atfetme olmadığı gibi; bir şeyin değeri ona biçilen veya atfedilen değerle ilgili değildir. Değer yargılarını değerlerle ve değerli olmayı değer olmayla karıştırmamak gerekir.

 

Toparlayacak olursak:

Değerlendirme, bir şeye değer atfetme yoluyla değerlendirme olarak anlaşıldığında, değer sübjektivizmini anlamak kolay olur. Sevdiği bir insanın verdiği küçük bir hediye o kişi için değerlidir. Çünkü o şeye kişi kendi dışında olan bir nedenden dolayı değer atfeder.

Bir şeyin değeri söz konusu olduğunda, tek doğru değerlendirme ve onun perspektifleri vardır. Bir şeyin kendi alanı veya benzerleri arasındaki yeri onun değeridir.- Bir Antonio Strdivario kemanın kemanlar arasındaki yeri gibi. Değer sözünden muhakkak olumlu anlam çıkarmamak gerekir. Oysa bir şeye atfedilen değer özel ilgiden dolayı, hep olumlu anlam taşır.

İnsanın değeri, insanın varlıktaki özel yeridir. İnsanın değerlerinden kastedilen şey, cins olarak insanın bütün başarılarıdır.

Bilgi, bilimler, sanatlar, felsefe, teknik ve kültürlerdir. Kişinin değeri, kişinin toplumla ilgisi bakımından özel durumudur. Kişinin bir sayıdan fazla bir şey olması, insan hakları bakımından diğer kişilerle eşitliği, hiçbir şekilde araç olarak kullanılmaması gerekliliği ve bu gibi şeyler kişinin değerinin ifadesidir.

Kişi değerleri, kişiler arası ilişkide doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, bağlılık, saygı, adil olma gibi açık düşünebilme, doğru bağlantılar kurabilme gibi kişi imkânlarıdır. Bir kişinin değerleri de o kişinin yaşamında ön plana koyduğu değerlerdir. Anlaşıldığı gibi bir şeyin değeri, kendisiyle aynı cinsten olan şeyler arasındaki özel yeridir. Bir şeyin değerliliği, insanla olan özel ilgisinden dolayı taşıdığı özel anlamdır.

 

Son söz: “İnsanları tedirgin eden olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıklarıdır” Epiktetos




Sayı 8 (Mayıs - Haziran 2012)

Bu yazı 6900 defa okundu.