Ben, Taşköprü...

taskopru

Ben, Taşköprü… Hem Adana’nın, hem Türkiye’nin, hem de dünyanın “hala kullanılan” en eski köprüsüyüm.Boyum 310 metre, enim ise 11,40 metredir. Yüzyıllardır, taştan ayaklarımı Seyhan Nehri’nin derinliklerine basar; Seyhan ile Yüreğir’i, Batı ile Doğu’yu, insanları ve hayatları birbirine bağlarım. Kimbilir kaç medeniyet, kaç kavim geçip gitti üstümden. Kaç kral, kaç imparator, kaç hayat öyküsü… Ben, Taşköprü… Bugün kendi öykümü anlatacağım sizlere…



HADRİAN MI, HATTUŞİLİ Mİ?
 

Kimine göre 1700 yaşındayım, kimine göre 3500. Kimine göre Roma İmparatoru Hadrian yaptırdı beni, kimine göre Hitit imparatoru Hattuşili. “Adania denilen bir şehirle savaştım. Önünden bir nehir akıyordu, nehrin üzerinde de bir köprü vardı.” der Hitit Kralı 1. Annuwanda. Bahsettiği köprü ben miyim, bilinmez.

Adana Arkeoloji Müzesi’nin “Taş Eserler” bölümünde Grek diliyle yazılmış bir kitabe bulunur. Kemerler üzerinde, ebediyet için kurulan bir köprüden söz edilir ve mimar Auxentius’a övgüler düzülür. Geçmişimle ilgili, tartışmalı da olsa tek gerçek kanıt, sanırım budur.

 

BEN BİR EFSANEYİM...
 

Ben, Taşköprü… Varlığımla pek çok efsaneye, söylenceye ilham verdim şimdiye kadar. Bu efsanelerin en ünlüsüne göre; Adania Kralı’na bir büyücü gelir. Kızının bir yılan tarafından öldürüleceğini söyler. Telaşlanan kral, şehrin önünden akan nehrin ortasındaki adaya gönderir kızını. Üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşan yılan, prensesi öldürür. Kral ise kızının anısına, şehrin iki yakasını biraraya getiren bir köprü inşa eder. Bu efsane bana Kızkulesi hakkında anlatılana çok benziyor gibi geldi ama, neyse.

 

DEĞİŞTİM, DEĞİŞİYORUM…
 

Ben, Taşköprü... İpek Yolu üzerinde durduğumdan olsa gerek, zaman içinde pek çok uygarlığın hizmetinde oldum. Her kültürle birlikte değiştim, yenilendim. Saros Köprüsü’ydüm, Justinianus Köprüsü oldum. Taşköprü oldum. Ve artık ben de yaşlandım. 2006’da geçirdiğim son restorasyondan sonra artık sadece yayalara hizmet verebiliyorum. 21 gözle başladığım uzun yolculuğuma 14 gözle devam ediyorum. Ama hala eskisi kadar iyi görüyorum.

Ben sadece Adanalı’nın değil, bu kadim şehre yolu düşen herkesin kalbindeki köprüyüm…

 

Ben, Taşköprü…
 

Ben Adana’yım, Adana benimdir!

 
 

Fotoğraf: Müge Köstem




 




Sayı 20 (Mayıs - Haziran 2014)

Bu yazı 5014 defa okundu.