Bir Michael Haneke Filmi; Beyaz Bant, The White Ribbon
Film Adı: Beyaz Bant
(Das Weisse Band)
(The White Ribbon)
Yönetmen: Michael Haneke
Senaryo: Michael Haneke
Yapım Yılı: 2009 Almanya,
Avusturya, Fransa, İtalya ortak yapımı
Filmin 70 yaşında olan yönetmeni Münihte doğdu. Viyana’da felsefe ve psikoloji dallarında üniversite öğrenimini tamamladı. 30 yaşlarında uzun süre televizyon yönetmenliği yaptıktan sonra 50 yaşlarında sinema yönetmenliğine başladı. Çok sayıda ses getiren bir sürü önemli film yaptı. Görmüş olduğum filmleri, 2001 yapımı Piyano Öğretmeni, 2007 yapımı Ölümcül Oyunlar (Funny Games) ve 2009 yapımı Beyaz Bant. Bu filmlerin ayrı ayrı değerlendirmesini yaparsam benim kritelerime gore üçü de başyapıt ve mutlaka izlenmeli.
Beyaz Bant filmi’nin 2009 Cannes Film Festivali’nde en iyi film ödülü olan Altın Palmiye Ödülünü aldığını hatırlatırım. Bu arada geçtiğimiz Mayıs ayında 2012 Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülünü de Micheal Haneke’nin Amour filminin aldığını sinema severler izlemiştir. 24 Ekim’de Türkiye’de vizyona girecek bu filmi de büyük bir heyecanla bekliyorum. 80’li yaşlarındaki bir karı koca ile kızlarının buruk hikayesi anlatılmakta. 3 yıl arayla Michael Haneke’nin filmlerinin Cannes Film Festivali birincisi gelmesi şans değil. Haneke’nin filmleri arasinda çok önemli anlatım benzerlikleri var.
Verdiği önemli mesajlar hep aynı şekilde. Her devirde geçerli insanlar, yaşamları üzerinden net bir şekilde açık açık anlatılıyor. Donup kalabiliyorsunuz. Beyaz Bant filmi yaklaşık 100 yıl once 1. Dünya Savaşı öncesi herhangi bir köyde yaşayan insanların başlarından geçen olayların bugün yaşayan insanlarla kıyaslamasını yapıyor ve hiçbir şeyin değişmediğini anlatıyor. İnsan aynı insan, şiddet aynı şiddet. Hüküm altına almaya çalışmak ve zorbalık aynı. Filmin karakterleri şöyle; köyün rahibi, rahibin karısı ve çocukları, köyün doktoru, doktorun ilgilenmediği yeni yetişkin kızı ve oğlu, doktorla ilişkisi olan köyün ebesi, bir çiftçi, çiftçinin asi oğlu, bir baron, baronun karısı ve küçük oğlu, baronun kahyası, köyün öğretmeni vs. vs.
Köyde gelişen olaylar genç öğretmenin ağzından ileriki bir dönemde yaşlı bir tonla anlatılmaktadır. Kişiler arasındaki ilişkiler hep hükmetme üzerine kurulu, sanki 2. Dünya Savaşı öncesi Alman Faşizmi’ni izliyorsunuz. Rahibin çocukları, babalarının düzenine boyun eğmek zorundadırlar. Babanın hükümlerine karşı gelemezler. Ufak bir yanlış yapmaları kollarına beyaz bant takılmasına ve köye deşifre olmalarına neden olmaktadır. Diğer karakterler arasındaki tahakküm de farklı değildir, bir diğer örnek olarak, doktorun ebeye cinsel yönden tahakkümü ve onu aşağılaması oldukça etkileyicidir. Filmin bu bildik olağan şiddet konuları o kadar ince ve güzel detaylarla anlatılmakta ki filmi başyapıt yapanda bu. Bu filmi ve Haneke’nin diğer filmlerini, sinema severlerin mutlaka izlemesini öneririm.
Coşar Çopuroğlu
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları