Çocuğum Ben… Ruhumu, Bedenimi, Kirletme…
Düşünülmesi, konuşulması bile çok ağır gelen, asla duymak, şahit olmak istemediğimiz bir konu.
Namus, ahlak, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, aile değerleri diye çığırtkanlık yapılan bir ülkede çocuklara bu yapılanlar nasıl da ikiyüzlü yaşadığımızı ortaya bütün netliğiyle koyuyor.
Ülkemizde her 4 kız çocuğundan ve her 10 erkek çocuğundan birinin cinsel istismara uğradığını biliyor muydunuz? Ve kurbanların çoğunluğunun 8 yaş altında olduğunu?
Her aileye 3 çocuk sipariş edilen ama dünyaya gelenleri koruyup kollamaktan aciz bir sistemde, bin bir türlü kaygısı olan anneyim, halayım, teyzeyim. Oğlumun, yeğenlerimin kılına zarar gelmesinden ödüm patlıyorken, gazetelerde sadece adının baş harfiyle anılan S.K’yı, B.E’yi düşünerek kahroluyorum.
O kadar çok çocuk istismarı konusunda haber var ki. Ya haber olmayanlar?
81 ilin tümünde tecavüz, çocuk istismarı ve taciz davaları var. Rakamlar çok ürkütücü.
Bu yıl 11.si düzenlenen Uluslararası Rotary Fotoğraf Yarışması’na bu konuya dikkat çeken bir çalışma ile katıldım. Gümüş madalya ile onurlandırıldım ama beni en çok mutlu eden bu hassas konunun uluslararası bir alanda yayınlanması oldu.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Öğretim Elemanı Dr.İsmail Sanberk’den bu konuyu gündeme taşımak amacıyla yardım rica ediyorum. İsmail Bey’in bu konuda Prof.Dr.Turan Akbaş ile birlikte yayınladıkları “Çocuklara Yönelik Cinsel Taciz ve Koruyucu Eğitim (Çocuklarımızı Cinsel Tacizden Nasıl Koruyabiliriz?)” isimli bir kitabı var. Eşi de aynı zamanda çocuk ve ergen psikiyatristi.
Altınşehir Adana: İsmail Bey “Çocuk İstismarı nedir?”
İsmail Sanberk: Çocuk istismarı fiziksel ya da psikolojik olarak bir çocuğa bir yetişkin tarafından kötü davranılmasıdır. Çeşitleri vardır: fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve bilerek zarar verme. Sizin üzerinde vurgu yapmak istediğiniz konu cinsel istismar, türleri içerisinde en ağır olanıdır. İçerisinde duygusal ve fiziksel istismarı da barındırır. Genel kabul gören tanımı; çocuk üzerinde meşru gücü olan bir kimsenin bu gücünü kötüye kullanarak haz elde etmeye dönük her türlü eylemi kapsar. Dokunma, erotik film izletme, cinsel ilişkiye zorlama, erotik fıkra anlatma, porno film izlemeye zorlama gibi.
Altınşehir Adana: İstatistikler ne söylüyor?
İsmail Sanberk: Cinsel istismar sadece bir kültürde gözlenen bir olgu değildir. Kapalı toplumlarda daha fazla var gibi bir algı yanlış olur açık toplumlarda da var. Türkiye’de maalesef güvenilir, yeterli ve istatistiksel veriler bulunmuyor. Yani Türkiye’de ki çocukların kaçının cinsel istismara veya duygusal istismara maruz kaldıklarına yönelik çok sağlam kayıtlar yok. Çünkü bu genellikle aile içerisinde yaşanır. İstismar edenlerin büyük çoğunluğunu yakın akraba ve tanıdık kişiler oluşturmaktadır. İstismarcı çoğu kere baba, ağabey, amca, dayı olmakta, aile içinde yaşandığı için bunun dışarıya yansıtılma olasılığı düşmektedir. Türkiye’de istatistik her 4 kız çocuğundan biridir. Erkek çocuklarda ise her 10 çocuktan biridir. Bu rakamlar sadece cinsel istismarı kapsamaktadır, fiziksel ve duygusal istismarı değil. Kurbanlar genelde kız çocuklarıdır, istismar edenler ise erkeklerdir ve çocukluğunda bir travma yaşadıkları, böyle bir davranışa maruz kalmış kişiler olduğu konusunda bilgiler vardır.
Altınşehir Adana: Böylesi ağır bir acıyı, işkenceyi yaşamış bir çocuğun hayatı kararmışken, çok ürkütücü olarak mahkemelerde çocuğun rızası olduğunun söylenmesi hafifletici sebep sayılabiliyor. Bunun bir açıklaması olabilir mi?
İsmail Sanberk: Cinsel istismar vakalarında küçük çocukların rızasından söz edilemez. Bu yaşta cinsel istismara uğrayan bir çocuğun buna karşı çıkması imkansızdır. Çocuk korkutulmadığı ve canı çok yanmadığı sürece yaşadığı şeyin aslında ne olduğunun farkında değildir. Çocuğun erken dönemde travma sonrası stres bozukluğu belirtileri göstermemesi yaşadıklarından etkilenmediği anlamına gelmez. Aradan yıllar geçer ergenliğe gelir yaşadığı olayın farkına vardığında bundan etkilenecektir. Ve travma burada başlar. Bu nedenle çocuğun yaşadığı olaydan etkileneceği peşin kabülüyle hareket edilmesi gerekir
Altınşehir Adana: İstismarın yol açtığı travma nelere sebep olur?
İsmail Sanberk: Çocukta çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Öz bakım becerilerini zayıflatır, aşırı yemek yeme ya da hiç yememe durumu ortaya çıkabilir. Çocuk kendini silikleştirmeye çalışır, ya cinsellikle aşırı derecede ilgilenmeye başlar ya da cinsel konulardan tamamen kaçabilir, erkeklere düşmanlık besleyebilir. Öfke nöbetleri, uyku bozuklukları, saldırganlık, kendine zarar verme, fobiler, kötü madde kullanımı gibi maalesef liste uzar.
Genellikle taciz bir kere gerçekleşen, kazara ortaya çıkan bir durum değildir. Taciz eylemi planlıdır. Genellikle annenin ilk yokluğunda gerçekleşir aslında planlanmıştır.
Alkol ve uyuşturucunun bu olayı hafifletmek amacıyla veya meşru kılmak amacıyla arkasına saklanılır. Eğer bir insan alkol aldıktan sonra tacizde bulunuyorsa bu davranışından sorumludur.
Tacize uğrayan çocuklar genellikle birkaç yıl tacize maruz kalırlar. Zaman zaman da çoklu taciz ortaya çıkar. Eğer ki bir kimse çocuğu taciz etmişse bunu bilen ya da farkında olan kişinin de o çocuğu taciz etme olasılığı vardır. Acı ama öyle.
Altınşehir Adana: Genelde tacizci modeli nasıldır?
İsmail Sanberk: Çocuklara yönelik cinsel istismar ve saldırı çok yaygın bir suçtur ve bunu işleyenler genelde çocukların bildiği ve güvendiği erkeklerdir. Sapık ve canavarların işlediği bir suç olarak görmek doğru değildir. Tacizci işinde gücünde, eğitimli, meslek sahibi, hiçbir zaman toz konduramayacağınız bir insan da olabilir. Bazen kulaklarınıza inanamayacağınız kişilerin tacizci olabileceğini aklımızda bulundurmamız gerekir.
Altınşehir Adana: Hangi çocuklar risk altındadır?
İsmail Sanberk: Çocuğa yönelik cinsel taciz her türlü sosyoekonomik ve sosyokültürel sınıfta görülebilmekle birlikte, olaylar ve çalışmalar bazı durumların cinsel taciz riskini artırdığını göstermiştir.
Fiziksel ve zeka engelli çocukların cinsel tacizlere daha açık olduğu bilinmektedir. Bunun yanında başkalarından izole edilmiş, soyutlanmış çocukların tacize uğrama olasılığı daha yüksektir. Arkadaşları, kardeşleri veya ailedeki yetişkinler ile iletişim şansı zayıf olan çocuklar daha yüksek taciz riski altındadır.
Altınşehir Adana: Çocuklar cinsel tacize uğradıklarını söylerler mi?
İsmail Sanberk: Öncelikle çocukların cinsel tacizi sözlü olarak ifade etmelerinin çok güç olduğu bilinmelidir. Öte yandan çocuklar neredeyse her durumda uğradıkları tacizi anlatmayı ve bunun sona ermesini isterler. Ancak kendilerine inanılmayacağından veya korunmayacaklarından korkar ya da anlatmaları durumunda bunun sonuçlarının neler olacağını bilememekten dolayı kaygı duyabilirler. Bu nedenle çocuğun cinsel tacize uğradığını söylemesi tacizin başlamasından sonra bir yıl ya da daha fazla bir süreyi alabilir. Özellikle tacizcinin aile içinden biri olması durumunda çocuk bunu hiçbir zaman açığa vurmayabilir ya da ancak yetişkin olduktan sonra açığa vurabilir. Aynı kişinin mağduru olan başka birinin konuşması veya taciz olasılığı hakkında dolaysız sorular yöneltilmesi konuşmalarını kolaylaştırabilir.
Altınşehir Adana: Çocuklarda cinsel eğitimin önemi nedir? Cinsel eğitim bu korkunç rakamları aşağı çekebilir mi?
İsmail Sanberk: Biz çocuklarda cinsel eğitimi çok fazla önemseyen bir toplum değiliz. Çocuk bedeni ile ilgili karar verme yetkisinin kendisinde olduğunu bilmelidir. Çocuğun hayır deme becerisine sahip olması lazımdır. Kim çocuğun bedeninin neresine dokunabilir kim asla dokunamaz, çocuğun bu ayrımı yapabiliyor olması lazımdır.
Biz de kültür olarak yakınlık çok önemsenir. Batı Avrupa kültürüne baktığımız zaman çocukla erişkin arasındaki mesafe çok belirgindir. Biz ise içli dışlı, sarmaş dolaşızdır. Çocuğu zorla kucağımıza oturturuz. “Bak elimde şeker var, gel beni öp şekeri vereyim” deriz. Kültür olarak da bunu destekleriz. Oysa ki çocuk şekeri alabileceğini fakat dilerse kendisini öptürmeyebileceğini bilmelidir. Nasıl ki bizi kimse zorla öpemiyorsa çocuğu da zorla öpmemeliyiz. Çocuk bu inisiyatifin kendisinde olduğunu bilmelidir. Benim organlarıma kim dokunabilir kim dokunamaz, bu bilinç çocuğa cinsel eğitim verilerek kazandırılabilir.
Bir de çocuğun şunu bilmesi gerekir; iyi ve kötü sırlar vardır. Hangi sırlar saklanmalıdır? Şöyle bir öykü anlatılabilir. Sürpriz amaçlı sırlar saklanabilir, örneğin annesine yapılan doğum günü sürprizi gibi. Bunun iyi bir sır olarak saklanması gerektiğini bilmelidir. Ama çocuk kötü sırların paylaşılması gerektiğini de bilmelidir.
Çocuğunuza şunu söylemelisiniz; “eğer senin vücuduna biri dokunmaya çalışırsa o kişiye hayır de ve gelip hemen bana söyle lütfen.” Ayrıca, çocuklarınıza büyüklerine karşı saygılı olmaları gerektiğini vurgularken, büyüklerin her dediğini yap anlamına gelmediğini de vurgulamalısınız. Örneğin çocuğunuza kesinlikle şu cümleyi söylemeyin; “Öğretmeninin veya bakıcının her dediğini yapmalısın.”
Altınşehir Adana: Okullarda bu konuda eğitim var mıdır?
İsmail Sanberk: Eğitim fakültelerinde, öğretmen yetiştiren kurumlarda öğretmen olacak insanların bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Genellikle öğretmenlerin bu konuda çok fazla bilgi sahibi olmadıklarını görüyoruz. Aman ben karışmayayım, başıma bela almayayım şeklinde düşünce var. Toplumsal bir farkındalık oluşturulması gerekiyor bu konuda. Kız çocuklarının güçlendirilmeye ihtiyacı var. Genelde “ hanım hanımcık ol” denir. Küçük kadın modeline sokulur. Ben bunlara karşıyım. Bırakın çocuklar çocukluklarını yaşasın. Sokakta tacize uğrayan bir kız çocuğu eve geldiğinde babası ile bunu paylaştığında kız çocuğu sokağa çıkma yasağı alır ya da bazı giysilerini giymeme cezası alır, hatta “sen ne yaptın da peşine takıldı”diyerek suçlanır. Batı Avrupa’da yazılmış bir kitap var, ismi çok öğretici: “Sürtük Tacizin Sözde Gerekçesi”. Yani kişi tacize uğramışsa o sürtüktür.
Maalesef erkek çocuklar kışkırtılarak, kız çocuklar bastırılarak yetiştiriliyor. Yine bir kitap adı vereceğim Erdal Atabek’in, bunun da adı çok anlamlı “ Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık”.
En çağdaşım diyen baba bile erkek çocuğu flört ederken bununla gurur duyuyor ama kız çocuğu flört etsin istemiyor. Erkeklerin cinselliklerini kanıtlamak zorunda oldukları, kadın ve çocuk bedeni üzerinde denetim kurmak istedikleri bir toplumda, çocukların istismar edilmesi ne yazık ki bir çok durumda doğal karşılanmaktadır. Hatta yetişkin olmadan evlendirilmelerinin haber değeri bile bulunmamaktadır.
Altınşehir Adana: Ülkemizde kadınlar bu konuda örgütlü mü?
İsmail Sanberk: Türkiye’de cinsel taciz konusunda çok güçlü bir kadın hareketi yok. Kadınlara bazı haklar Cumhuriyet’in kuruluşu ile sunuldu. Kadınlar kendi mücadeleleri ile bu hakları elde etmediler. Kadının bilinçlenmesi önemlidir. Tacizci genelde erkektir ama her erkeğin bir annesi vardır.
Ben Almanya’da aile ve çift terapisi üzerine eğitim aldım. Orada taciz olayına tepki olarak anne ve babaların ve tacize karşı olan insanların gönüllü olarak kurdukları dernekler vardır. Bir taciz vakası ortaya çıktığında bu dernek devreye girer. Çocuğun ailesine hukuk danışmanlığı yapar, tedavi sürecini takip eder. Bizim toplumumuzda böyle oluşumlar yok. Örneğin feodal bağların güçlü olduğu bir bölgede çalıştığınızı düşünün, bir okulda psikolojik danışmansınız. Tacizi ihbar ettiğinizde herkes üzerinize gelmeye başlar, hatta hayatınızı risk etmiş olursunuz. Fakat şöyle bir durum var, kamu görevlisinin özellikle öğretmenlerin bunu bilmesi ama kolluk kuvvetlerine bildirmemesi hukuken suçtur.
Altınşehir Adana: Tacizin önüne geçilebilmesi için çocuk açısından yapılabilecekler nelerdir?
İsmail Sanberk: Çocuğun bedeni konusunda inisiyatif alması gerekiyor. Çocuğun hayır deme becerisine sahip olması lazım. Cılız bir hayır değil güçlü bir hayır. İyi ve kötü sırların ayrımını yapabiliyor olması lazım. Ve çocuğun iyilik meleklerine ihtiyacı var. Kimler olabilir örneğin teyze kızı olabilir, ağabey olabilir, abla olabilir, tacizi dayı yapıyorsa baba olabilir. Yani çocuğun koşulsuz bir şekilde güvenebileceği insanlar olması lazım.
Altınşehir Adana: Kurumlar açısından ne söyleyebiliriz?
İsmail Sanberk: Toplumda farkındalık yaratmak için medya, Sağlık Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı bu konuda sorumluluk almalıdır. Toplumu bilinçlendirecek çalışmalar yapılmalıdır. Var olan bir şeyin yok sayılması aslında bilinen bir gerçeğin üstünün örtülmesidir. Bu sadece Türkiye ‘ye özgü bir durum değildir. Almanya, Avusturya, İngiltere, Kanada, Amerika’da da var. Fakat oralarda sosyal devlet olgusu çok iyi işletilebildiğinden bu çocuklara sonrasında sahip çıkılabiliyor. Oysa ülkemizde bu kurumlara güvenebilir miyiz? Açıkçası bu kurumlarda da istismar edilme olasılığı çok yüksektir. Bu tür haberlere sıklıkla rastlıyoruz. Türkiye’de bu konuda çocuklarla ilgili sorumluluk alacak kişilerin öncelikle bilinç sahibi olmaları ve sağlıklı insanlardan seçilmeleri gerekiyor.
Bu konunun yok sayılmaması ve gündemde tutulmasında fayda var. Çünkü bu toplumun bir gerçeğidir. Bir babanın, ağabeyin, amcanın, dayının kendi kızını, kız kardeşini ya da yeğenini istismar etmesi asla normal karşılanacak bir durum değildir.
Cinsellik yemek içmek gibi doğal ve evrensel bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın bir şekilde karşılanması gerekiyor. Burada kritik olan bu ihtiyacın kiminle karşılandığıdır. Çocuğunla ya da yeğeninle bu ihtiyacı karşılıyorsan burada istismardan bahsedilir. Çocuğun ergenliğe girmesiyle istismar biter çünkü ergen çocukta farkındalık başlar ve karşı koyma gücü vardır. Bu nedenle küçük çocuklar hatta çok korkunç ama bebekler istismara uğrar. Bu alan karanlıkta kalan bir alandır ve ışık tutulması gerekir. Aydınlatılmalı toplumda bir bilinç oluşturulmalıdır.
Altınşehir Adana: Bu konuyu kimler tartışmalıdır?
İsmail Sanberk: Hukukçular, adli tıp uzmanları, psikiyatrlar, psikologlar, eğitimciler, kadın dernekleri tartışmalıdır. Baktığımız zaman bu sorunu bir tek hukuki olarak çözmemiz mümkün değildir. İstismarı önlemek için toplumun, çocukların, öğretmenlerin, sağlık personellerinin bilinç seviyesinin ve duyarlılığının arttırılmasına yönelik eğitim programları uygulanmalıdır.
Altınşehir Adana: Medyada bu konunun sürekli gündeme getirilmesi, haber olması anormal psikolojisi olan kişileri teşvik eder mi? Ve bir kurbanın adının anıtlaştırılması sizce doğru bir davranış mıdır?
İsmail Sanberk: Dünya Çocuk Hakları Beyannamesi var. Genel anlamda çocukları temsilen bir faaliyette bulunabilirsiniz ancak istismara uğramış bir kurbanın adının kullanılmasını kendi adıma doğru bulmuyorum. Medyanın cinsel istismar olaylarıyla ilgili tavrını, olayları ortaya çıkarma, benzerlerinin olmasını önleme açısından çok önemli bulmaktayım. Bu suçun tanıkları her zaman var. Tanıkların sessiz kalmaktan vazgeçmiş olması, konuşması olayların açığa çıkarılmasında her zaman büyük önem taşıyor. Bu çocuklarla ilgili davaların izlenmesi, cinsel istismarın yaygınlığını ortaya çıkarabilmek ve sessiz tanıkları cesaretlendirebilmek açısında önemli buluyorum.
Ancak kimi medya kurumlarında cinsel istismar haberlerinin kendisinin istismar alanı oluşturduğu kanısındayım. Hemen her gün benzer haber dizgeleri pornografik sunumla toplumsal bilinç dışına mesajlar veriyor. Bu durum psikopatolojisi olan kişilere örnek teşkil etme tehlikesi ve yaygınlaştırma riski de barındırmaktadır. Haberlerin bu kapsamda mutlaka gözden geçirilerek istismar edilmeden kamu yararına işlevselliğini sürdürmesini önemli buluyorum.
Karar mekanizmalarında yer alanların, hükümetin, bakanların ve yasaları uygulamakla yükümlü olanların bu konuda sorumluluğu bulunmaktadır.
Pelin cigim. Günaydın. Yazın ve sorular çok başarılı. Konuğun çok iyi.sundugu çözümler uygulanabilir . Keşke insanoğlunu sanatla çok daha çok yogurabilsek de erdem ve ahlaki degerler ruhumuzu ele gecirse .Sevgiler.
Sevgili Pelin, yazın ve fotoğraflarınla suçsuz , masum yavrularımızı korunmanın ne kadar önemli olduğunu göstermişsin.Bunun bireysel olmaktansa bir Devlet politikası olması bir eğitim politikasıyla çözülebileceği gerçeğini bir kez daha vurgulamış sın, umarım çocuklar için daha güvenli ortamlar hazırlamayı beceren bilen bir eğitim sistemimiz olur.
Fotoğraflar yazıdan yazı da fotoğraflardan destek alarak çok yararlı hale gelmişler. Fotoğraf Sanatını düşünürken hep öyle fotoğraflar yapmalıyız ki bana öykü anlatmalı diye düşünmüşümdür. İşte böyle bir şey olmuş çalışman... Ne mutlu... Aynı mutluluğu çocukların da yaşaması dileğiyle...