Diplomalı İşsizler Ordusu Büyüyor
Nitelikli insan gücü modern hayatın olmazsa olmazı
Adana denilince eskiden akla sıcak gelirdi, pamuk ve pamuk işçileri, Adanalı sanatçılar; ya şimdi? Sıcaklar yerli yerinde, ya mevsim normallerinde ya da üstünde; malum, Çukurova…Özellikle son on yıldır Adana başka sıcaklar altında kavrulmakta, her geçen gün bir önceki günü aratmakta; işsizlik ve beraberindeki sorunlar can yakmaya devam ediyor hâlâ…İstatistiklerde işsizlikte liste başlarındayız, üretimde taa aşağılarda, eğitim alanında tehlike çanları çalmakta… Tüm olumlu koşullar ziyan olmakta Çukurova’da. Adanalının en büyük sorunu işsizlik, malum; ama eğitim alanında da ülke paralelinde sorunlar yaşamaya devam ediyoruz, niteliksiz göçse bunu katmerliyor yalnızca.
Bir yanda çığ gibi büyüyen işsizler ordusu, diğer yanda işçi ya da çırak bulamayan iş sahipleri; iş beğenmeyen işsizler, işsizlik cennetinde işçi bulamayan işverenler… Hoş geldiniz, burası Adana!
Eğitim ve işsizlik sorunu el ele vererek dibe doğru sürüklüyor Adana’yı, farkındayız, çözümsüz mü Adana? Tünelin ucunda ışık yok ama hâlâ…1980 sonrası uygulanan emek karşıtı politikalar, eğitimin içerisini boşaltma çabaları meyvelerini veriyor tüm yurtta ve özellikle Adana’da. Adana denilince akla sıcak gelirdi, pamuk ve pamuk işçileri, Adanalı sanatçılar; şimdi işsizlik ve taş atan çocuklar, polis ve adliye… Bereketli topraklar yeni acılarla kavrulmaya devam ediyor yalnızca…Adana’nın bir sanayi kenti olmaya doğru giden hikâyesi, bıçakla kesilir gibi kesildi adeta… Sanayi terk edeli epey oldu şehri, terk etmeye hazırlananlarsa sırada. Ama göç sürüyor ya da etkileri… İşsizler ordusu büyüyor, rakamlar yalan söylemiyorsa… Bir dönem ülke genelinde örnek gösterilebilecek mesleki eğitim kurumlarımız ise var olma savaşı veriyor Adana’da. Ülke politikasından bağımsız düşünülemez eğitim; ama belki yakından gördüğümüzden, daha doğrusu içinde olduğumuzdan belki de daha çok yürek yakıyor acısı.Adana’da eğitimden uzak ama ekmeğe muhtaç yüz binlerce çocuk ve genç için mesleki eğitim ya da doğrudan çıraklık/kalfalık bir umut olabilecekken 8 yıllık eğitim uygulamasının da etkisiyle 4 yanlış içindeki 1 doğrunun peşinde umutlarını tüketiyorlar. Üniversite sınavlarında sıfır çekenlerin oranıyla işsizlik oranlarının artış hızı aynıdır kanımca. Adana niteliksiz göç, tarım toplumu özelliklerine yakın olma ve özellikle son yıllarda yeterli devlet yatırımı ve desteği alamama gibi nedenlerle işsizlik ordusuna yeni neferler yetiştiriyor; Adana Adliyesi bu yüzden çok tanınıyor Adana dışında da…
Bir meslek lisesi mezunu olmamın yanında çıraklık eğitim merkezinde öğretmen olarak çalıştığım iki yıl, iş dünyasının trajikomik hikâyesini farklı gözlerle görmemi sağlıyor. Bir yanda çığ gibi büyüyen işsizler ordusu, diğer yanda işçi ya da çırak bulamayan iş sahipleri; iş beğenmeyen işsizler, işsizlik cennetinde işçi bulamayan işverenler… Hoş geldiniz, burası Adana!Zorunlu eğitimle zorladığımız ama neredeyse her yıl çıkardığımız öğrenci afları, ders geçme sisteminde açtığımız yeni yaralarla milyonlarca çocuk ve genç işe gitmek yerine ya dershaneye yönlendiriliyor ya da sınavlarla oyalanıyor yıllarca, meslek öğrenme yaşı da geçiyor. Hasbelkader lise mezunu olmuş ama adından başka yazacak bir şeyi olmayan onca genç “iş” beğenmiyor; bir torpil bulabilirse polis olacak, bulamazsa askerde kalacak, uzman olarak… Kızların adresi belli zaten: Koca!Mesleki eğitimin kendini piyasa koşullarına hazırlayamamasının yanında eğitim alanında yeterli saygınlığa ulaşamaması, öğrencilere modası geçmiş aletlerle eski üretim biçimlerinin öğretilmesi ve mesleki eğitimdeki başıboşluk, işsizlik ve buna bağlı sorunlar olarak dönüyor; ama Adana gibi sanayisi de kan kaybeden bir kentte sorunlar çığ gibi büyüyor.
Nitelikli insan gücü modern hayatın olmazsa olmazı; Adana çocuklarını eğitemez ve onları aç bırakırsa Karacaoğlanlar, Yaşar Kemaller, Orhan Kemaller, Yılmaz Güneylerle oluşturduğu mirası da tüketecek yakında. İşte o zaman umut da kalmayacak, çıkış yolu da; ama Adanalılara değil, Adanalılar için çalıştığını söyleyen tüm bürokrat ve siyasilere…
Son sözü Dadaloğlu söylesin, işte tam da burada:“Sana derim sana Anavarza Kalesi / Sana konup göçenlerin nic’oldu”
Fotoğraflar: Pelin Toprak
Nuri Gürdil
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları