Doğru Beslenme ve Spor

Birbirimize 'nasılsın' diye sorduğumuzda genellikle şu klişe cevabı alırız 'Koşturuyorum' . Evet hepimiz bir yerlere, bir nedenle, bir şekilde koşturuyoruz. Hayat bizi koşturduğu için de yoruluyoruz. Ama son zamanlarda farkettim ki, eğer bu koşturmanın içinde kendiniz için birşeyler yaptığınız fikri varsa bu yorgunluk duygusu yerini huzura bırakıyor.
 
İşte ben de o deli gibi koşturan ve hep yorulanlardandım. Taki iki ay öncesine kadar. Çok sevgili bir dostumun ısrarı ve ayarlamaları ile yeni bir hayata başladım. Doğru beslenme ve spor...


İşte bu iki kelime beni son zamanlarda çok mutlu ediyor . Neden mi? Kendim için birşeyler yaptığımı hissettiğim duygusu ile mutluyum. Uyguladığım diyette aç gezmek yasak, her şeyi yiyebilirim ama abartmadan. Yeni hayatımda en sevdiğim şey ise her gün yaptığım yürüyüş. En az yarım saat yürüyorum, kendim ile başbaşa kalıyorum ve bunu sadece kendim için yapıyorum. İşte beni mutlu eden en büyük haz bu. Kendim için...

Yaptığım yürüyüşler bana sadece diyet hayatım için birşeyler katmadı. Birçok şeyi sokağın farkına vardığınızda görebiliyorsunuz. Mesela yürürken gördüğüm insanların tişörtlerinde hiç Türkçe yazı yok. Hepsi İngilizce tasarımlı. Ailecek parka gelip oturanların sayısı geç saatte de olsa fazla. Çağımızda akıllı telefonu olmayan bir kişi bile yok.

Bu arada! yazdıklarımdan çok kilolu, obez biri olduğumu düşünebilirsiniz. Hayır değilim. Dostlarımın yaş ilerledikçe dikkat etmek gerekir tavsiyeleri ile başladım diyebiliriz. Hem ayrıca şükür ki  diyeti, 36 beden giyeceğim mutluluğu ile yapan, ya da eşi yada çevresindeki insanlara kendini beğendirmek için yapan kadınlardan değilim, ayrıca kapitalizm bize dayattığı güzellik anlayışına da karşı biriyim...
 

Doğru Beslenme

Aslında diyet ile ilgili milyonlarca yöntem vardır. Tv programlarında bunu görebiliyoruz. Benim diyetisyenim biraz farklı. 40 yaşında ama pek büyüyemeyen birisi Zeynep Serinsöz. Bursa'da doğmuş. Hacettepe Üniversitesi Beslenme Diyetetik Bölümü mezunu. Eşi ile üniversitede tanışıp evlenince  Adanalı olmuş. Bir kızı ve bir oğlu var. Pozitif elektriği ve güler yüzü ile başlıyor konuşmaya.
 

Diyet ne demektir?

Aslında diyet yerine doğru beslenme diyebiliriz. Her koşula  göre doğru beslenme. Çünkü obezitede,  gebelikte, böbrek yetmezliğinde, çocuklukta, diyabette, menapozda farklı farklı beslenmek gerekiyor. Herbirinin ihtiyaçları ve gereksinimleri farklı. 
 

Ülke olarak diyete nasıl bakıyoruz?

Ülke olarak gittikçe diyete olan ilgi artıyor. İlgi arttıkça bir o kadar bilgi kirliliği oluşuyor. Basın-yayın organlarının bazılarında son derece yanlış bilgiler veriliyor,  genellemeler yapılıyor . Beslenme kişiye özeldir. Denk geldiğim programlarda bazen öyle şeyler öneriliyor ki kulaklarıma inanamıyorum. Hiç bir sihirli besin yok ki  yediğinizde sizi aniden zayıflatabilecek. 
 

Yetiştirme tarzımızın etkisi var mı?

Yetiştirme  tarzı çok önemli. Bir yaştan sonra doğru beslenme alışkanlıklarını kazanmak daha zor oluyor. Doğduğumuzda damak tadı nötr ve  ne verirsek onu alıyoruz. Düşünün bir çocuk sade  yoğurt yerken  içine şeker ekleyip verirsek o çocuğa bir dahaki sefere sade yoğurdu zor yediririz. 
 

Günümüz çocuklarının obez olması ile ilğili düşünceleriniz neler?

Çocuklarda maalesef obezite artışı var. Bunun iki sebebi var. Bizim çocukluğumuzdaki gibi sokakta oynama şansları yok. Hem de çok fazla sokakta oynamayı bilmiyorlar. Böylece günlük aktivite azalıyor. İkinci etken eskisi gibi evlerde tencere yemekleri pişmiyor. Dışarıda ucuza yüksek kalorili fast food tarzı yiyeceklere ulaşmak çok kolay. Az bir fiyat farkına büyük boy satın alınabiliyor.
 

İlginç insanlarla rastlaştığınız oluyor mu? 

Kilo kontrolü yaparken erkek danışanlarımdan cepte bulunan cüzdan bozuk para ve telefonlarını  çıkartmalarını rica ediyorum. Bir  erkek danışanım silahı çıkarıp masaya koydu.  Bu beni çok şaşırtmıştı. Bir kere de diyalizde vizitte yaşlı bir hastayla görüşme yapıyorum. Bana greyfurt yiyip yiyemeyeceğini sordu. Kulakları da çok iyi  duymuyor. Ben biraz el hareketleriyle biraz yüksek sesle ilacıyla etkileşimi olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ama gerçekten bayağı bir efor sarfettim. Sonra yiyemeyeceğini anlayınca; iyi zaten ben de sevmem dedi. 
 

Psikolojik olarak hazır olmanın önemi nedir?

Kilo verirken aslında karar vermemiz gereken davranışlarımızı  değiştirmek isteyip istemediğimizdir. Çünkü davranış değişikliğinde uzun süreli sonuç alınıyor.  Maalesef kilo verenlerin %80 i iki yıl içinde tekrar eski kilosuna dönüyor.  Bu nedenle doğru zaman ve hazır olmamız çok önemli.  Kararlı ve sabırlı olmak gerekiyor. Çünkü yıllardır sahip olduğumuz alışkanlıkları bir ayda değiştiremeyiz. 
 

Güzel Dostuma da Sormam Gerek...

Yazımı yazmaya hazırlanırken bu değerli dostumdan da bilgi katmak istedim. Sonuçta beni bu hayata başlatan ve sevdiren insan. O'na bir diyet uzmanı diyebiliriz. 
 

Diyet senin için ne demek? 

Diyet benim için çok uzun soluklu bir süreç diyerek başlamalıyım. Benim anne tarafım annem dahil  kilolu idiler ve bende gençliğimden itibaren aman kilo almamalıyım gibi bir duygu oluştu. Doğumlarımdan sonra aldığım her kiloyu vermek için bu diyet dediğimiz yola girdim. Ama doğru olmayan diyet programları ile önce verdim sonra aldım ve bir kısır döngü başladı. O halde sorunu şöyle yanıtlamam gerekir. Olgunluk öncesi dönemimde diyet hemen kilo verip zayıf halime dönmekti. Olgunluk dönemimde ise sağlıklı olmak için doğru yiyecekleri yemek ve yanında mutlaka yapabileceğin bir sporu eklemektir. Artık kilo vermek 2. hedeftir yani.
Zeynep ile birlikte diyete farklı bakabilmeyi öğrendim. Artık dengeli beslenme konusunda çok daha duyarlıyım. Fazladan yenilen her yemeğin aslında bir bedeli var. Bu bedeli yediklerinin eş değerini yemeyerek ya da sporu artırarak ödemek gerekiyor. Hayatın her alanında dengeli olmak önemli değil midir zaten? Bunun dışında yapabileceğin sporları hayatına katmak ve devam ettirmek gibi bir alışkanlık edindim. Artık sporumu yapmadığım günler benim için sıkıntı oluyor. Kendi sağlığım için bunu yapmanın önemini kavramak gerek.     
 

İnanmak... 

Birçok hastalığın psikolojik etkiden oluştuğunu düşünen biriyim. Herşey insanın istemesi ile alakalı. Bu laf çok klişe geldi belki ama inanırsanız mutlaka sonuç alırsınız.Lütfen kendiniz için birşeyler yapın. Buna gerçekten inanın. Sonuna kadar gidin. Yürüyün, yürüyün, yürüyün....
 



Sayı 27 (Temmuz - Ağustos 2015)

Bu yazı 5003 defa okundu.