Düğün Gelenekleri
Düğün Nedir ?
Evlenmeyi kutlamak üzere yapılan bir tören ve eğlenti.Evlilik müessesesinin kurulduğu ilk devirlerdenberi yapıla gelmektedir. Bugün çeşitli milletler tarafından yapılan düğünler, eski çağlardan kalma bir gelenekolarak devam etmektedir. Eski çağlarda yapılan düğünlerin asıl özelliği, evliliğe kötü ruhların gelmesini önlemek amacı ile yapılmış olmalarıdır. Tabii olarak bu gelenek medeni toplumlarda, yeni bir yaşam müessesesini kutlama şekline geçmiştir. Bugün, medeniyetin ilerlemiş bulunduğu toplumlardaevlenmelerde düğünler eskisi gibi kötü ruhları kovmak manasında olmasa da önemini hiçbir zaman yitirmemiştir. Çünkü düğün evlenen çiftin kurmuş olduğu yuvanın toplum tarafından kabulü ve kutsanması anlamı da taşır. Günümüzde bir önemli yanı da şudur ki, düğün vasıtası ileiki ayrı aile ve yakınlar birbiri ile tanışıp kaynaşıyor. Çünkü eskiden evlilikler yakın çevreden eşleşmelerle, genellikle görücü usulü ile ve birbirini her zaman görebilen aileler arasında oluyordu. Ama günümüzde büyüyen nüfus insanlarınsosyal yaşam biçimini bile değiştirdi. Birbirine selam veren insan o kadar azaldı ki… Böyle bir tören en azından tanışma merasimi özelliği de taşıyor.
Düğün Gelenekleri
Türkiye coğrafyasında da, düğün gelenekleri önemlidir. Bu gelenekler, birçok şehirlerde çok değişik karakterler gösterir. Evliliğin başlangıcında yapılması genelleşmiş olan davranışlar dışında düğüneğlenceleri, bu sebeple, her köyde, herkasabada, her şehirde çoklukla değişik karakterler göstermektedir. Türk topluluklarında boyların, obaların, yaşama kurallarına,ahlâk anlayışlarına, gelenek ve göreneklerine ve yaşanan ortamın kültürdurumuna göre az çok değişen evlenme törenleri vardı. Günümüzde bu törenler,yapı ve nitelikleri bakımından ilden ile,bazen köyden köye göre de değişiklik gösterebilir. Eski çağlardan kalma gelenek ve inançlar farklı tutumlarla bu törenlerde yaşar. Bu yüzden, Türk evlenme törenlerini tek bir ölçüye göre açıklamak yeterli sayılmamalıdır. Günümüzde de uygulanmasada her yöre kendi gelenek ve göreneklerini bilir. O yüzden bu yazıda uzun uzun bunlardan bahsetmeyeceğim. Ama genel bir uygulamayı kısaca anlatalım:
Görücü Usulü:
Oğlunu evlendirmek isteyen analar en yakın ve samimi dostları arasından iki kadın seçerek üç kişilik bir görücü topluluğuhalinde, önceden tanıdığı veya adınıduyduğu kızın evine gider, görülen kız beğenilirse durum birkaç gün içinde ailesine bildirilir. Karşılıklı bir anlaşmaya varılırsa,kız ailesinden istenir.
Kız İsteme ve Söz Kesme:
Ailenin yakınlarından ve hatırı sayılanbirkaç kişi kız istemeye giderler. Biraz sohbetten sonra, “Allah’ın emri ve Peygamberin kavli” ile kız istenir. Mühlet istenmişse, oğlanın durumunu tetkik eden kız evi, münasip görmediyse veremeyeceklerini belirtir; beğenmişlerse nişan gününü tespit için yeniden görüşürler.Kız evi, “Kısmetse olur…” diye düşünmek için zaman ister. Ama anlaşma sağlanırsa,söz kesilir ve çiftlere birer söz yüzüğü takılır. Erkek tarafının gelin adayına alacağı hediyeler, takılar, yaşayacakları evin eşyaları ve başlık parası (bazı bölgelerde halen yaşatılmaktadır), kız tarafının ise ev eşyalarına katkısı olarak çeyizi konuşulur. Anlaşma sağlanırsa nişan ve düğün tarihi belirlenir. Damat adayı nikâh işlemleri için gelin adayının nüfus cüzdanını teslim alır.
Nişan:
Nişan organizasyonu genelde kız evineaittir. Nişan yüzükleri daha önceden belirlenen bir aile büyüğü tarafından takılır. Nişan esnasında ebeveynler tarafından takılacak takılar daha önceden belirlenmiş olmalıdır. Günümüzde kız isteme söz kesme töreni aynı zamanda nişan töreni gibide yapılabilmekte.
Kına Gecesi:
Gelinin arkadaşları ve yakın aile çevresinin katıldığı bir eğlencedir. Genelde kızevinde bir eğlence ile yapılır. Kına yakılacak müzik eşliğinde dans eden kadınlar oynarken kına getirilir. Kızın başına kırmızı ve yeşil tülbent örtüp, sağ elinin ortasına kına yakılır. (Bazı yörelerde erkekde bu törene dahil edilir.) Gelinin kınası yakıldıktan sonra eğlence devam eder. Eğlenceyi tamamlayan çerez dağıtılır.
Nikâh ve Düğün:
On beş yaşından küçük kızlar ve on yediyaşından küçük erkekler evlenemezler. Evlilik izni alabilmek için ikametgâhın bulunduğu “Sulh Hukuk Yargıçlığı’na” başvurulmalıdır. Yurttaşlar istedikleri erkek ya da kadınla evlenme hakkına sahiptir. Kadın ya da erkek reşit olsa dahi, on sekiz yaşına gelmiş olsa da, nikâh memurunun evlenmeyi isteyip istemediğini sorduğu sırada “Hayır” diyebilir ve kimse zorlayamaz. Nikâh kıyılırken çiftlerden hangisi diğerinin ayağına basarsa evlilikte onun sözünün geçeceğine inanılması da nikâhın eğlenceli anılarından biridir. Evlenme yaş ve koşullarına sahip her çiftin yetkili evlendirme memurluğuna müracaat ile yeteri kadar fotoğraf, evlenecek kişilerin bekâr olduğunu gösteren nüfus kayıt örneği, bulaşıcı ve aileden geçen herhangi bir hastalık bulunmadığına dair sağlık raporunu ibraz etmesi yeterlidir. Evlenme sözleşmeleri, evlenme işlerimemurları tarafından doğrudan doğruya nüfus idarelerine bildirilir ve bu şekilde nüfus kütüklerine tescil edilir.
Dini Nikâh:
Dini nikâh ancak resmi nikâh kıyıldıktan sonra yapılabilir. Aksi durum suçtur. Medeni kanundaki bir maddeye göre resmi nikâhın kıyıldığını gösteren resmi belgeleri görmeden nikâh kıyanlar da cezalandırılır. İmam nikâhı kadına yasalarönünde herhangi bir hak tanımaz. Kadıneşinden ayrıldığı takdirde nafaka talep edemez. Mirasta pay sahibi olamaz. Ayrıca şikâyet halinde zina gibi işlem görebilir.
Düğün:
Düğün haftasının başında oğlan evinin damına bayrak dikilir. Böylece düğünolacak ev belirlenmiş ve ilan edilmiş olur. Gelin kardeşi tarafından beline al kuşakbağlanarak evinden çıkarılır. Evden çıkarken genelde evin kapısı biri tarafından kilitlenir. Ve oğlan evinin bahçesinde yemekliveya yemeksiz eğlence yapılır. Bu eğlencenin bir yerinde takı merasimi yapılır. Düğünde takı olayı, kurulan yuvayamaddi destekte bulunmaktır.Tören bittikten sonra gelinin buketini havaya atmasından sonra yakalayan kişinin sonraki düğünün gelini olacağı inancıkadar gelinin ayakkabısının altına isimyazılmasından sonra ismi silinenlerin dekısmetlerinin açık olduğu diğer geleneksel inançlardandır.
Günümüzde Düğün:
Eskiden evlenmek isteyen çiftler birbiriyle anlaşır, kararlarını büyüklere bildirirlerdi. Büyüklerin de izin vermesi ile evlilik gerçekleşirdi. Günümüzde ise çiftler birbirleri ile anlaşır ve anne babanın iznine pek gerek duymadan evlenme gerçekleşir. Ama normal yollardan gerçekleşen evlilikler de, azımsanmayacak kadar var hâlihazırda.
Gelgelelim Düğün Salonlarına:
Bir kere salon kirasını yükseltmek için her türlü lüksmüş gibi görünen özenti uygulamalar en göze batanı. Sandalyeler saten örtülerle giydirilir, masalarda mumlar, ayaklı su bardakları ve önceden plastik tabaklara konmuş çerezler faturayı kabartmanın bahaneleri. Eskiden düğün salonlarının en gözde müziği vals ve tangolar ile yapılan danslar idi. Şimdi; gelin damat salona girer girmez yapılan bir küçük slov danstan hemen sonra başlıyor oynak havalar ve halay. Ta düğün bitene kadar da böyle devam ediyor. Düğünü de piyanist şantör ya da şantör yönetiyor. Onun bir parasal kazanca (Oynayan kişilere atılan paralara alatura da diyorlar.) yönelik sıralaması var. O sıradan asla vazgeçmiyor. Pistin kenarında atılan paraları toplayan gençler aynı zamanda gelin damat salona girerken önünü kesip bahşiş de alıyorlar. Hele bir de düğün pastası geleneği yerleşti ki evlere şenlik. Ortaya üç beş katlı bir pasta getiriliyor.(Şimdilerde bu pasta tahta ve kartondan maket olarak yapılıyor.) Gelinle damadın eline bir kılıç (çoğu yerde döner bıçağı) veriliyor. Ama yine o gençlerden biri bahşiş almadan vermiyor kılıcı. Sonra pasta çiftler tarafından kesilip birbirlerinin ağzına veriyor. Kalan pasta (ya da arka tarafta daha önceden peçete veya plastik tabaklara hazırlanmış pasta) misafirlere dağıtılıyor. Bizlere de “Allah mesut etsin” demekten başka bir şey kalmıyor. Oysa bu düğünden sonra Allah yardım etsin bu masrafı karşılayacak çiftlere demeli.
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine!
M. Hazım Kısakürek
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları