Engel(li) kim?
Bence engelsiz olan biz engelliler!
Sanırım üç kişilik bir aile olmamız bazı olaylara daha duyarlı olmamı sağladı ve bu yazıyı yazmama sebep oldu. Çok şükür sağlıklıyız ama çevremizdeki insanların son zamanlarda çok da sağlıklı davranmadığını görmekteyim. Bu yüzden bu yazı aracılığıyla önce kendimizi eleştirme düşüncesindeyim.
Hiç fark ediyor musunuz her gün geçtiğimiz yolların, yürüdüğümüz kaldırımların aslında bırakın engellileri normal insanların bile yürümesi için çok da elverişli yerler olmadığını? Bebeğimiz olduktan sonra, bebek arabasını sürerken ki çabam, sanırım benim bu olaya daha duyarlı yaklaşmamı sağladı. Kendi kendime daha bir yıl öncesine kadar bu sorunu dile getirmemiş olmama, hatta fark etmemiş olmama kızdım. Sonra oturup bu yazıyı yazarak engellilerin daha rahat hareket edebilmesi için hepimizin ortak bir çalışma yürütmesi gerektiğine karar verdim.
Burada, kaldırımların belediyeler tarafından düzgün yapılmadığının değil de, engellileri de düşünerek yapılan kaldırımların engelli olmayan bireyler tarafından kapatılmış olmasının rahatsızlığını yaşıyorum.
Evet, normal zamanda yürürken fark etmediğim bir ayrıntıyı bebek arabasını sürerken fark etmem engellileri daha iyi anlamamı sağladı. Yaya geçidinin olduğu yerlere araçlar park edilince hemen bir manevra yaparak kaldırımdan inmeye çalışıyorum. Ama engelli arabasındaki birey bunu tek başına yapamaz. İşte ne kadar üzücüdür ki bir olayı anlayabilmek için illa o olaya yakın bir şeyler yaşamamız gerekiyor.
Sadece yaya geçitlerinin olduğu yerlere araçların park edildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü dikkatli bakarsanız bir süre sonra kaldırımlara da araçların park etmiş olduğu fark edeceksiniz.
Bir gün Ziyapaşa veya Toros Caddesi’nde gözleriniz görmüyormuş gibi kaldırımlarda yürümeye çalışın. Yürüyemeyeceğinizi göreceksiniz. Hal bu ki görme engellilerin rahatlıkla yürüyebilmeleri için kaldırımlara sarı şeritler yapılmıştır. Fakat kaldırımın tam ortasına süper lüks aracı ile park etmiş insanlar göreceksiniz. Dikkatinizi çekerim lüks araçlar…
İşte görev burada bizlere düşüyor. Acaba daha duyarlı bireyler olabilmek ve farkındalık yaratabilmek adına kaldırıma veya yaya geçidine park eden araçları cep telefonumuz aracılığıyla sosyal medyada paylaşsak mı? Sonuçta sosyal medya, yaşantımızın bir parçası haline gelen bir gereklilik. Belki bu sayede halkımızın farkında olmadığı veya önemsemediği bir olayı gün ışığına çıkartmış oluruz.
Ne dersiniz, #yayageçidineparketme diyelim mi?
Mehmet Emin Arıcı
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları