Güzel Adanamın Güzel Mekanları; Dost Balık
Balık yemek istiyorsan ya balığı tanıyacaksın ya da balıkçıyı
Ülkemizde ve dolayısı ile Adanamızda balık kültürü fazla gelişmemiştir.Son yıllarda ise hem koruma hem de yemek anlamında balık konusunda bilinçlenmeye başladık. Artık balık nereden alınır nerede yenir nasıl pişirilir konularında daha seçici davranıyoruz.Dost Balık Restaurant’ın sahibi Sedat Akyol‘un bu konuda çok güzel bir sözü var. ’Balık yemek istiyorsan ya balığı tanıyacaksın ya da balıkçıyı.’
Bu ayki sayımızda Adana’da balık yemek için seçebileceğiniz bir balık restaurantını sizlere tanıtacağız, Dost Balık, Sedat Akyol ile oğulları Akın ve Anıl tarafından işletiliyor. Gelin öykülerini Sedat Beyin ağzından dinleyelim.
Sedat Akyol:Biz 1976 yılında Kuruköprü’de bir balıkçı dükkanı açarak balıkçılığa başladık.Benim abim doktor ben de inşaat mühendisiyim.Üniversiteyi İstanbul’da okuduktan sonra Adana’ya döndük.Adana bizim memleketimiz, Adana’nın yerlisiyiz.Bin dokuz yüzlerden bu yana burada yaşayan okumuş köklü ailelerdeniz.Adana’ya gelince önce kendi mesleklerimizi yapmaya başladık. Boş zamanlarımızda ise kus avına gidiyorduk. Gene ava gittiğimiz bir gün köylerde balığın kilosunun on lira olduğunu duyduk.Yıl 1996.Adana’da o zamanlar balığın kilosu yüz lira.Abim bu yüzde bin kazanç demek, biz bir balıkçı dükkanı açalım dedi.Olur dedim.
Kuruköprü’de şimdiki Çetinkaya’nın hemen köşesine inşaatını benim yaptığım bir balıkçı dükkanı açtık.Tabi kazın ayağı öyle değilmiş.Biz altı ay sonra iflas ettik ve dükkanı kapatmak zorunda kaldık.Sonra kendi mesleklerimize devam ettik.
Aradan yıllar geçti
Sedat Akyol:Aradan yıllar geçti.Seksenli yıllarda inşaat sektöründe ciddi bir kriz oldu.Biz de inşaatçılığı ertelemek zorunda kaldık.1983 yılında şu anki yerimizin arka sokağında yeniden bir balıkçı dükkanı açtık.Bu defa kar amaçlı açtığımız için kendimizi işe daha fazla verdik. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi yerlere Akdeniz balığını göndermeye basladık. İstanbul’un en lüks restaurantlarına balık gönderiyorduk.
Altınşehir Adana Dergisi(AAD):Balıklar size nereden geliyordu?
Sedat Akyol:Karataş, Mersin, İskenderun, Dörtyol. Artık buralarda balık azaldığı için bize balıklar Samandağ’dan geliyor.
AAD: Şu anki yerinize ne zaman geçtiniz?
Sedat Akyol:Seksen dokuz yılında dükkanı bulunduğumuz yere taşıdık.Bu arada içimizde inşaatcılık var ya ben tekrar inşaatcılık sektörüne geri döndüm. Doksan dörde kadar kamu müteahhitliği yaptım.Yedi yıl Adana Kamu Muteahhitleri Derneği baskanlığı yaptım.İki bin bir yılına kadar köprüler, okullar, hastaneler yaptım.
Seksen dokuz yılında inşaat sektörüne girince balıkçı dükkanını bir arkadasımıza, Mustafa’ya devrettik.Biz de hergün saat beş yedi arası buraya gelirdik.Köşede oturur bir şişe rakı açardık.Mustafa da bize balık pişirirdi.Sohbet ederdik.
O vefat edince eşi İstanbul’a gitti. Biz de yabancı biri gelmesin istedik ve balıkçı dükkanını tekrar devr aldık.
Dostlar gelmeye başladı
AAD: Adınız çok güzel.Dost Balık adını kim verdi?
Sedat Akyol:Ben verdim.Arkadaslardan biri hergün bize balık yapıyorsun, rakı içiyoruz en iyisi biz de parasını vererek katılalım dedi.Biz küçücük bir dükkanda para kazanmaya basladık.Balığı ben kendim pişiriyordum.Yavaş yavaş arkadaslar, dostlar gelmeye başladı.Yan tarafımız kiraya gidiyordu, orayı kiraladık. Arkada bir bakkal vardı orayı da aldık.Burası yol hizasından kırk santimetre aşağıdaydı.Biz yükselttik.Sonra apartmanın önünü yaptık.İnsanlar buradan geçmeye korkardı. Bu ağacların hepsini ben diktim.Yavaş yavaş insanlar gelmeye basladı.
AAD: Müşterilerinizin sayısı zamanla arttı herhalde?
Sedat Akyol: Artık ciddi bir potansiyel yakaladık.Marka olduk desem yeridir.Çok özel müşterilerimiz var.Dünyanın her tarafında balık yemişler ama bizim burada yedikleri balığın lezzetini alamamışlar. Bizi arayıp İstanbul’dan gelen müşterilerimiz var.Biz hiç kapalı gün, boş masa geçirmedik.Bu yıl talepten ötürü Ramazan ayında dahi kapatmadık.
Neticede biz bu işi benimsedik
AAD:Bu doluluğu sağlayan etkenler sizce neler?
Sedat Akyol:İnsanlara sunduğunuz hizmet, kalite, temizlik önemli.Kullandığımız malzemelerin hepsi kaliteli.Hergün yerler kostiklenerek yıkanır, mutfağımız hep temizdir.Neticede biz bu işi benimsedik.
AAD: Hizmetin kaliteli ve güzel olmasının yanısıra hoşsohbetiniz de etkili oluyordur.
Sedat Akyol:Tek basına değil tabi.Yaklaşımın yanı sıra insanın damak tadı da önemli.Damak tadını vermiyorsanız bir defa sizi sever, iki defa gelir sonra gelmemeye baslar.Değişik şeyler yapıyoruz insanlar da severek geliyorlar. Karides, kalamar, mezeler yapıyoruz.
AAD: İsim için telif hakkı alma gibi düşünceleriniz var mı?
Sedat Akyol:Hiç düşünmedim.İsim hakkı alıp birilerine benim adıma bir şube aç desem aynı hizmeti verebileceğine inanmam.Mesela ben bazı müşterilerime özellikle kendi ellerimle salata yapıyorum.Sen yap derler bana ben de cekinmeden utanmadan gider salatamı yaparım.İşte salata bu derler.Kendi çalışanlarım dahi aynı salatayı yapamıyorlar.
Bilinçsiz avcılık yapılıyor
AAD: Balıkcılıkla ilgili ne düşünüyorsunuz?Neden bizim bölgemizde balıkçılık çok ilerlemedi?
Sedat Akyol: İlerlemedi diye birsey yok.Bizde balık kalmadı.Bir kere çevre kirliliği çok fazla. Kimyasal atıklar var.Arıtma diye birsey yok. Atıkların hepsi denize dökülüyor.Bilinçsiz avcılık yapılıyor.Karadeniz ve Marmara’da balık yakalayamayan balıkçılar teknelerini Akdeniz’e sürdüler.Ülkemizde korkunc bir kıyım var. Samandağ, Tarsus, İskenderun, Payas, Dörtyol, Yumurtalık tüm sahili adım adım gezdim.Nehirlerin denize döküldüğü yerlerde çok miktarda balık olur.Bunu balıkcılar da biliyor.Zamansız avlanmalar var. Balık yasağı dinlenmiyor.Balık yumurtlamadan yakalanıyor.
Akın Akyol: Çok önemli birşey daha var.Termik santral yapılıyor.Su sıcaklığı artıyor.Su ısısı arttığı anda zaten balık falan kalmaz.Akdeniz için büyük bir tehlike.
AAD: Cocuklarınızla beraber mi calısıyorsunuz?
Evet beraberiz.Akın ve Anıl iki kardeşler.
Akın Akyol: İkimiz de insaat mühendisiyiz. Ben okulu bitirince iki yıl Kanada’ya gidip master yaptım.Sonra İstanbul’a geldim ve çalışmaya başladım.Kardeşim de İstanbul’da çalısıyordu. Meslek bitti artık.En son baktık olmuyor Adana’ya dönelim dedik. Dükkan o ufak halinden bu haline geldi.
Ben balığı düzeltmem
Sedat Akyol:Balıkçılık ciddi bir iş. Balık toksiktir.Bayat balık zehirler.Eğer güven duymadığınız bir yerde balık yerseniz sıkıntıdır.Balıkçıyı tanıyorsan güveniyorsan yiyeceksin.Balığı tanıyorsan zaten sorun yok.Baktığın zaman anlarsın.
Biz de burada o güveni sağladık.Ben balığa baktığım zaman bilirim.Mesela balık tutulduğunda eğri olur.Ben balığı düzeltmem.Düzeltiğin zaman lifler kopar, balığın lezzeti kaybolur.
AAD: Kaslarına mı zara veriyor?
Sedat Akyol:Aynen öyle.
Akın Akyol: Balık cırpınırken buzlarlar ve balık o vaziyette kalır.Balık buzun içinde üç beş gün taze kalır.Balık ilk çıktığında pişirilmesini tavsiye etmeyiz.Biz balığı bir gün dinlendiririz.Yoksa kayış gibi sert olur.
Sedat Akyol:Koyun etini nasıl kestiğinizde dinlendiriyorsunuz aynısı.
AAD: Detaylar çok önemli.Bu da az bilinen bir bilgi değil mi?
Sedat Akyol:Biz prensip olarak donmuş balık satmayız.En fazla bir günlük balık satarız. O da et lezzetli olsun diye dinlendirdiğimiz için.Donmuş balıkta dikkat edilecek şey; balık soğuk havadan çıkmışsa gözleri çukurdur.Gözlerinin feri söner çünkü sıvı kaybı olur.Taze balıkta ise gözler simsiyahtır, parlaktır ve dışarı doğru çıkıktır.
Eylül ayında bütün balıklar lezzetlidir
AAD: Balığın sezonları vardır değil mi?
Sedat Akyol:Bütün balıklar sezonunda güzel olur ama gene bütün balıklar yaz sonuna doğru lezzetli olur.Ağustos onbeşten sonra Eylül ayında bütün balıklar lezzetlidir.Nedeni ılıman iklimdir. Balık yazın üşümediği için yağını eritme ihtiyacı hissetmemiştir.Dalyanlara yazın gelen balıklar kışın üşüyünce ılık derin sulara gider.Aynı insan gibidir cok sıcak olunca da derin suya gider.
Akdeniz dünyada en lezzetli balığın yetiştiği bölgedir.Bizim balığımızı yetmişli yıllarda İtalya ve Fransa tüketti.Yılan balığımız mesela meşhurdur. Ana vatanı Meksika’dır.Hollandalı Soranson diye bir adam akarsularımızın yukarıdan havadan resimlerini çekti. Bilahare Avrupa’dan değişik avlanma malzemeleri getirerek avladılar. Bir kısmını işleyerek bir kısmını işlemeden götürdüler.Danimarka, İsviçre, Hollanda tamamen yılan balığı yer.Afrodizyak etkisi vardır.Korkunç bir güç verir.Omega üç yağı cok fazladır.Buradan soğutucu kamyonlarla kamyon kamyon Avrupa’ya taşındı balıklarımız.Şimdi bizde kalmadığı için var olan başka yerlere gittiler.Bedavaya aldılar
AAD: Balık müşterisinin az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Sedat Akyol: Kültür. Balık kültürümüz yok.
AAD: Sizce neden denize yakın olmamıza rağmen balık kültürümüz yok?
Sedat Akyol: Adana enterasan ama tüm Türkiye’de balık kültürü yok. Kırk elli sene evvel dil balığı sahilde gezermiş ama yemezler kaldırıp atarlarmış, bilmezlermiş. Avrupa tüketmeye başlayınca bizimkiler farkına varmış.Balık azaldı, artık bize de dışarıdan geliyor.Ben almıyorum, tezgahıma koymuyorum çünkiü altı günde falan sofranıza geliyor. Uçak, gümrük, Adana’ya gelmesi derken altı gün sürer. Balık güzel değilse yutamazsınız ağzınızda çoğalır şişer.
En büyük sırrımız
AAD: Eskiden sadece balık yenirdi şimdi ne değişti?
Sedat Akyol: Balık rakı salata yeterli. Ama şimdi talep değişti. Karides, kalamar sevenler var. Meze isteyenler var. Biz mezelerimizi kendimiz yaparız yalnız tuz koymayız müşterimiz kendi isteğine göre ekler. Balığa da tuz koymayız, sadece tuzlu suya batırır çıkarırız. Deniz tuzlu su olması çok önemli.
Sedat Akyol: Bizim en büyük sırrımız sahilden balık almamamız. Herkes balığı balık pazarından alıyor biz almıyoruz, bizim farkımız bu. Açık sularda avlanmak on iki ay serbesttir. Uluslararası sularda sorun olmaz. Zaten oniki milin dışına çıkmak zorundasın. Bize balık Samandağ’dan geliyor.Hamsi ise Karadeniz balığıdır. Dünyada başka yerde yoktur. Biz hamsiyi Karadeniz’ den getiririz.
Dostane bir ortam
Dostlarınızla beraber dostane bir ortamda lezzetli mezeleri, karidesi, kalamarı, salatası ile balık keyfi yapmak istiyorsanız size önereceğimiz yer Dost Balık olacaktır.
Hilal Onaç
Diğer Yazıları
(1889-1968) (6238 kez okundu)
Tüm Yazıları