İnsanlığın Kültürel Mirasına Ortak Olabilmek
Sanat Eseri Satın Almak ya da Insanlığın Kültürel Mirasına Ortak Olabilmek…
Hepimizin zaman zaman dikkatini çekmiştir yüksek fiyata satılan sanat eserleri. İçimizden o kadar para verilir mi sorusu geçerken aslında hepimizin en temel istediğidir öyle bir esere sahip olabilmek. İşte bilinçaltımızı rahatsız eden bu isteğin kaynağında insanlığın ortak kültürel mirasına ortak olabilme çabası yatar. Birey olarak var olmanın bir nevi dışa yansıması olan sanat çalışmalarının sonucunda orta çıkan eserlerinin bu denli yüksek değer görmesi onu paylaşılamayan kıymetli bir miras gibi yapar. O miras insanlığın kültürünün tarihinin birey olarak var oluş çabasının mirasıdır. Bu mirasa sahip ya da ortak olma duygusu sanatsever eğitimli, zengin bireylerde üst seviyeye çıkarken, üretilen seçkin sanat eserinin satın alınmasıyla tatmin edilir.
Toplumların zenginleşirken artan kültür ve eğitim seviyesi sanatçının çalışması ve özgürce üretebilmesi için uygun ortamı yaratırken, refah seviyesi yükselen bireylerinin de bu sanatsal faaliyetlerin çıktılarından satın alma yoluyla faydalanmasına olanak sağlar. Bu satın almaların topluma geri dönüşümü eserlerin sergi müze gibi uygun ortamlarda sergilenmesiyle olurken eseri üreten sanatçıya ekonomik anlamda destek olur. Sanat eserini satın alarak sanatçıyı ve de toplumu destekleyen sanatsever bunun karşılığını prestij olarak alırken, sanat eserinin bir yatırım aracı gibi gerektiğinde alınıp satılan bir maddi değere sahip olması da söz konusudur. Maddi olarak her zaman nesnel bir karşılık bulmasa da sanata verilen değer her zaman eseri satın alana çok şey kazandırmıştır. Kuşkusuz en büyük kazanç sanatçının ürettiği andan itibaren artık insanlığın ortak kültürel mirası olan sanat eserine sahip olabilmek ayrıcalığıdır. Ve bu ayrıcalığı toplumla paylaşabilmek ayrıcalığı bir başka kazançtır.
Asla Kaybeden Olmayacaksınız
Sanat eseri satın alma deyince hepimizin aklına ünlü ressamların eserleri, nadide porselenler, paha biçilemeyen heykelller vs gelse de kendi içimizde yaşadığımız çevrede üretilen her sanat eseri, entellektüel bir çabanın ürünü emek ve yaratıcılığın bir sonucudur. Işte bu nedenle bizzat içinde olduğumuz toplumun kültürel mirasının parçası olan bu eserler üreten sanatçı kim ve eser ne olursa olsun satın alınmaya değerdir. Aslında bizler de bu üretilen sanat eserlerini satın alarak bir nevi kendi kültürümüzü tarihsel birikimimizi satın almış oluyoruz. Üretilen ve satın alınan sanat eseri toplumu, sanatçıyı ve eseri satın alan sanatseveri maddi ve manevi anlamda besliyor, yaşatıyor ve de geleceğe taşıyor. Özetle söylemek gerekirse, içinde bulunduğumuz toplumun kültürünü sanat seviyesini daha ileriye taşımak için sanatı sanatçıyı sevin ve bu sevginizi eserleri satın alarak gösterin. İnanın asla kaybeden olmayacaksınız.
Duvarlarımızdaki Renkler
Ülkemizde , diğer ülkelerdekiler kadar fazla olmasa da, sergiler açılıp, eserler sergileniyor. Adana’da da dönem dönem rastlamaktayız. Peki şehrimizde bu tür bir etkinlikte sanat eserleri satılıyor mu? Ben maddi imkanım el verdiği sürece almaya çalışan biri olarak bu sayının çok olmadığını da görmekteyim. Geçen hafta sanat eseri almaya çalışan iki ailenin bu eserlerini sundukları bir serginin küratörlüğünü yapmaktan da son derece mutlu oldum. 22 Ağustos günü FİAP başkanı Riccardo Busi’nin açılışını yaptığı serginin adı ‘Duvarlarımızdaki renkler’. Ateşoğlu ve Uygur ailelerinin evlerinin duvarlarını süsleyen bu eserleri Adana’lılara sunmak çok güzeldi. Aslında amaç yukarıda belirttiğim gibi eserleri alanların asla kaybetmeyeceği düşüncesini gösterebilmekti. Altınoran Sanat Galerisinde 24 Eylüle kadar gezilebilecek sergide eserleri bulunan sanatçılar ise şunlar; Ertuğrul Ateş, Hikmet Çetinkaya, Devrim Erbil, Zeki Fındıkoğlu, Mesut Dikel, Ethem Çalışkan, Saadet Gökçe, İlter Uzel, Abidin Dino, Erman Özbaşaran, Mutluhan taş, Rauf Denktaş, İlham Enveroğlu, Adem Sakal, Sadık Demiröz, Hikmet Barutçugil, Işıl Özışık,
İlham Enveroğlu, Hikmet Karabucak...
Nazan Gökkaya
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları