Kapağın Öyküsü ve Alternatif Kapaklar
Kapağın Öyküsü ve Alternatif Kapaklar
Altınşehir Adana Dergisi’nin sevgili okuyucuları, merhaba!
Yalnızca yeni bir sayı ile değil, yepyeni bir heyecanla “merhaba” diyoruz sizlere. Adana için yola çıktık yeni bir baharla ve ilk sayımızın kapağında da Adana’nın baharını müjdeleyen bir fotoğrafla, Adana’dan bir çiçekle bahara ve Adana’ya merhaba diyoruz.
Kapakta fotoğrafını gördüğünüz çiçek, sulak çayırları ve su yakınındaki ormanlık alanları seven, yöremizde Güz Çiğdemi olarak bilinen çiçektir, ‘Mahmur Çiçeği’ veya ‘İt Boğan’ isimleriyle de tanınıyor
Tıpta Antik çağlardan bu yana Gut hastalığının ve romatizmanın tedavisinde kullanılır. Milattan önce 1550 yılına ait Mısır papirüslerinde bile adı geçer. Dahası, Ailevi Akdeniz Ateşi’nin (FMF) tedavisinde kullanılan bir ilaç elde edilir Güz Çiğdeminden. Kolşisinolarak bilinen zehri/ ilacı taşıyan çiçek, bilinçsizce ve fazla yenilirse zehirli olabiliyor. Doğru dozlarda ilaç, dozaşımında ise zehirdir yani. Mahmur ismi de İt Boğan ismi de zehirleyip uyku hali verdiğinden, dahası ölümcül sonuçlar doğurabildiğinden verilmiş olmalı.
Bölgemizde Güz Çiğdemi denmesinin nedeni ise, eylül ve mart aylarında görülmesinden ileri gelmekte... İlkbaharda ortaya çıkan lale yapraklarını andıran kalın ve etli yeşil yapraklarına meyve kapsülleri eşlik eder. Meyve kapsülleri önce yeşil olur, olgunlastıkça kahverengileşerek kahverengi- siyah tohumları taşır. Bütün yaz
toprak altında büyüyen ve yavrulayan soğanlar, ancak sonbaharda çiçeklenir.
Önce yapraklanan, sonra çicegini ve en sonunda da meyvesini veren bitkiler dünyasında, adeta ‘zamanın dışında’ yasayan bir tuhaf çiçektir, ki Romalılar bu yüzden ‘filius ante patrem’ yani ‘oğlu babasından önce’ demiştir. kaynaklardaki bir başka adı “Herbstzeitlose”, yani “Sonbahar zamansızı” olarak geçer.
Biz bu çiçeğin fotoğrafını S. Haluk Uygur ile birlikte, eylül-ekim ayında Pozantı- Kamışlı’daki Körkün kanyonu’na girerek çektik. Körkün Kanyonu, suların içinden yürüyerek Kamışlı’dan Karaisalı’ya kadar geçebileceğiniz doğa harikası bir yer. Bizlere bu gezide Adana sevdalısı Erdoğan Evren rehberlik etmişti, kendisine bir kez daha teşekkür ederiz.
Güz Çiğdemi’ni sular içinde 7 kilometre yürüdükten sonra, bir ağacın altında 7-8 kök olarak bulabilmiştik. Toroslar’daki Nadide Çiçekler’i fotoğraflamaya yönelik bu çalışmada, Çukurova Üniversitesi Bitki Koruma
Bölümü’nden Doç. Dr. Sibel Uygur’dan önemli destekler almaktayız. Derginin diğer kapak alternatifleri de bu proje içinde çekilmiş fotoğraflardan oluşmaktadır.
Sevgili Okuyucularımız, İkinci sayımızla birlikte sizinle hem daha çok paylaşımda bulunmak, hem de bu dergiyi siz değerli okuyucularımızın dergisi yapabilmek için kapaktan başlayan bir paylaşım hedefliyoruz. Bundan sonra “konusu Adana olan” tüm çalışmalarınız (fotoğraf, resim, illüstrasyon, minyatür, ebru, grafik vs) dergimizin kapağında sizin adınızla yer alabilir. Bunun için tek yapmanız gereken Adana konulu görselinizi (fotoğraf için) minumum 236 mm x 336 mm ölçülerinde (dikey) ve 300 dpi çözünürlükte dergimize göndermek. Bir ayrıntıyı daha hatırlatmak isteriz: Bu görselin tasarımı/oluşumu hakkında bilgi verirseniz, diğer okuyucularımız ile paylaşmak isteriz. Gönderdiğiniz görsel kapakta yer almazsa, en azından, alternatif kapaklar bölümünde sizin adınızla yer alabilir. Ve ilerleyen yıllarda dergimiz kapaklarından oluşan bir sergi açılabilir.
İkinci ve sonraki sayılarımız için Adana konulu görsellerinizi bekliyoruz.
Sanat, Adana ve Adanalı için!
Görsellerinizi göndermek için tıklayın
Açıkcası Adana ile ilgili bir dergi çalışması olduğunu duyduğumda gözümün önüne kapağında Taşköprü,Büyük Saat,akıp giden Seyan Nehri fotoğrafı olan bir dergi canlanmıştı.Alışkanlık belki de.Aslında diğerlerinden farklı düşüneceğinizi tamin etmeliydim.
Derginin kapak fotoğrafında iki kaya arasından çıkan "çiğdem" sizin ilk sayınızın çabasını ve heyecanını anlatıyor sanki...
Elinize sağlık.Heyecanınız hiç bitmesin.