Kapat Televizyonu Anne!
1946 yılında Twenty Century Fox'un Başkanı Daryik Zanuck ''Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez." demişti. 1979 yılında hayata gözlerini kapatırken hala böyle mi düşünüyordu bilmiyoruz ama bugün olsa gözleri açık giderdi.
Benim çocukluğumda, herkesin evde olup da televizyonun kapalı olduğu tek zaman dilimi pazar günlerinin öğle saatleriydi. Hatta kapatırken babam bir de ''Dinlensin biraz'' derdi. Bizimki gibi, ülkedeki bir çok evde; televizyon, o saatlerde yayına başlayan, klasik müzik sayesinde dinlendirilirdi. Tek kanallı bir dönemde, kovboy filminin ardından yorulmuş olan televizyon ''Pazar Konseri'' ile dinlendirilirken yaptığımız 'eleştirilerin' laneti, bugün dönüp dolaşıp bizi buldu diye düşünüyorum.
Gözümüz aydın artık ne tek kanalımız var, ne de klasik müzik yayınlayanımız. Ama hala isteyen istediğini izleyebiliyor mu emin değilim. Hangi kanalı açarsan aç bir eğlence programıdır tutturmuşlar gidiyor. Yaz dönemi boşluğu doldurmak için yapılan saçma sapan yarışmamsı eğlencemsi programlar ne kadar tutuyorsa artık, önce kış dönemine alınıyor, o da yetmezmiş gibi prime time denilen en çok TV izlenen saatlere taşınıyor. Sen ister tasvip et ister etme, bir anda kendini izlerken bulabiliyorsun. Yok bunu izlemeyeceğim dersen, alternatif olarak dizi yelpazesinden seçmeler var. Bir tanesi tuttu mu, görmemiş komşu misali; tüm kanallar ve yapım şirketleri benzerini yaptıkları için aynı konsept içinde gelişiyor bizim TV akımlarımız. Bir on sene öncesine gittiğimizde de; hatırlarsanız, birbirinin benzeri talk showlar ve tartışma programları vardı. Ama aslında konsept hep aynıdır. Sabahları birbirinin aynısı kadın programları, öğlenleri hafif sağlık, hafif yemek ve akşamları yarışmalar ve diziler. Aynı anda, tüm kanallarda...
Televizyondakileri izlemeye hükümlüyüm...
İzleyicinin bir mahkum misali TV seyrettiğine inanıyorum. Ne verirsen onu izlemek zorunda. Devlet eliyle, zorla klasik müzik konserleri izletilmesin ama birileri de sadece reyting uğruna değil, bilinçli vatandaş yaratma çabasında da bir şeyler yapsın... Ana haber bültenlerinde bile Youtube'dan alınmış komik videolar, basit yerel haberler ve ülke gündemi ile alakasız konular gösterilirken; medyanın kasıtlı olarak halkı uyuttuğu hakkındaki komplo teorilerine inanmamak elde değil. Kaldı ki medyanın o tarafa ya da bu tarafa yandaşlığı polemiğine hiç girmek dahi istemiyorum...
Örneğin; geçenlerde neredeyse tüm ana haber bültenleri Paris'teki Çikolata Festivali'ni haber yaptı. Ama haberin içeriği çikolatadan yapılmış elbiseler, ayakkabılar ve defiledeki mankenlerden öteye gidemedi. Hiç biri, festival kapsamında yapılan World Chocolate Masters (Dünya Çikolata Ustaları) Çikolata ve Pasta Yarışması'ndan, bu yarışmaya Türkiye'den de katılım olduğundan, önce Doğu Avrupa Birincisi olup, ardından Dünya Turnuvası'nda finale kalarak dünyanın en iyi ondokuz pasta ustasından biri olarak tescillenen, Türkiye hatta Adana dışında daha çok tanınan Adanalı Yigit Zeyneloğlu'ndan bahsetme gereği bile duymadı.
İnternetin hayatımıza girmeye devam etmesiyle tüm bunlardan zamanla temizleneceğimize, televizyonların da bu durumdan nasibini alacağını ümit ediyorum. IP TV'lerin yaygınlaşması artık kullanıcıların kendi haber akışlarını belirlemelerine, kendi programlarını seçmelerine ve hatta yapay zeka sayesinde kullanıcıların kendi tarzlarını sisteme tanıtarak, profillerine uygun programları otomatik süzgeçletip, en azından kendilerine göre en güncel, en doğru ve en önemlisi en düzgün programlara kavuşacaklar diye bekliyorum. İşte o zaman bize dayatılanı değil, kendi tercihimizi belirleyebileceğiz. Yine internet sayesinde daha düzgün ölçümlenebilecek olan reytingler sayesinde de bu şaklabanlıklar bitecek, sanki halk bunu istiyormuş gibi davrananlar tarihten silinecektir diye ümit ediyorum.
İşte o zamana kadar kapat televizyonu anne, seni de kandırıyorlar...
Bu yazı aynı zamanda 9 Kasım 2013 tarihli Milliyet Gazetesi Güney Eki'nde de yayınlanmıştır.
Mustafa Gökçen
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları