KENTLER KİMİNDİR?

Türkiye geneli bir yana Adana’da yaşıyor olup da bu soruyu sormayan kaç bilinçli kentli var acaba? Aylardır (özellikle de yaklaşan yerel seçim sürecinde) yerel yöneticilerin söz ve davranışlarını izlerken bu konuda yazı yazmam gerektiğini sorguladım hep. Özellikle de Taksim Gezi eylemleri başladığında, ardından Adana’da yaşanan görkemli ve olaylı 1 Haziran Atatürk Parkı buluşmasından sonra; böylesi bir sorgulama ve yazı zorunlu hale geldi. Hemen her gün demeç vermekten, yerel ve ulusal medyada boy göstermekten, mezarlıklara bile tabela asarak reklam yapmaktan kaçınmayan pek değerli pek büyük belediye başkanlarımızdan hiç biri bir tek sözcük olsun etmediler. Ne ilginçtir ki bu süreç boyunca Adana’da hiç bir belediye başkanımız ve yerel yöneticilerimiz yaşamıyordu. Bir anda bütün gösteriler, reklamlar ve demeçler kesiliverdi. Aynı şekilde Adanalı milletvekilleri (hükümet ve muhale-fet) ve aday adayları bir anda sessizliğe büründüler. Esnaf ziyaretine çıkan yöneticilerimiz ise hâlâ yaşananları algılamamış bir tavırla ve küçümser bir edayla hakaretlerini sürdürmeye devam ettiler ne yazık ki.

 

Demokrasiyi sadece seçimlerde alınan oy oranıyla algılayan bir kitlenin belediye başkanları da ne yazık ki bu çapta ve birikimde olacaktır (parti ayırmaksızın). Niçin bu eleştirel yaklaşımı sergilediğimizi birkaç örnekle açıklamakta yarar umuyorum. ‘’Ortak Akıl’’ adıyla her kaldırıma tabela asmak, mezarlıkları bile kullanmak, bana gönderilen su faturasını bile reklam amacıyla kullanarak bundan çıkar hesabı yapmak, Vekil olmasına karşın V harfini olabildiğince küçük yazarak, algıda Büyükşehir Belediye başkanı olduğunu göstermek, demokrasinin değil; aciz, kentleşememiş toplulukların politika ürünüdür ancak.

 

Foto-1_Yesilevlerde_Portakal_bahcelerinin_yerinde_binalar_yukseliyor_Beton_donusumKentsel dönüşüm adı altında; Adana’nın 1.sınıf tarım arazilerini yoğunluklu biçimde imara açmak ve ‘’Yeşilevler Portakalı’’ adıyla bilinen meşhur portakal ürününü ve arazileri yok edip 10 katlı binalar dikmek ne zamandan bu yana çağdaşlık ve gelişmişlik göstergesi sayılır oldu. Yüzlerce dekar portakal ağaçlarını yok edeceksiniz sonra da hiç utanmadan ve sıkılmadan ‘’Portakal (turunç) çiçeği karnavalı’’ düzenleyeceksiniz. İhanet ve rant demeye dilim varmıyor ama buna en hafifiyle ‘’Gaflet’’ denir ancak.

 

Bugüne değin Adana’da hiçbir kültürel, sanatsal etkinlikte (Tiyatro, Sinema, Konser, Sergi vs) yer almayacaksınız ama dev panolarda boy göstereceksiniz ‘’Adana’nın en büyük kültür merkezini açıyoruz’’ diye. Mesele büyük kültür merkezleri açmak değil sayın başkan; mesele bu kültür merkezlerini özgür ve özerk ortamda bırakıp, binlerce Adanalının kullanımına sunabilmektir. Hiçbir siyasi görüş, etnik yapı ve mezhep ayırmaksızın her yurttaşın özgürce etkinliklerini sunabildiği ve izleyebildiği bir ortam yaratın, tabelalara gerek yok, biz sizi sırtımızda taşırız.

 

Adana’nın en sosyal ve gelişmiş ilçesinde 4 yıldır belediye başkanlığını yapacaksınız ama yaptığınız en önemli icraat; kendinize bir belediye sarayı yaptırmak olacak. Yeni yapılanan ve kendineFoto-2_Buras_cok_degil_1_yl_oncesine_kadar_Parkt_yavrum ait bir binası olmayan bir belediye için bundan doğalı olamaz elbette. Ancak kendine sosyal demokrat diyen bir başkanın bunca yer varken; Sülüklü Pınar Korusunu seçmesi ve yüzlerce ağacı kestirerek kendine görkemli bir Belediye Başkanlığı binası yaptırması size de doğal geliyor mu? ‘’Canım, size de yaranılmıyor, Belediye binasının yanına kocaman bir kültür merkezi de yapıyoruz ya işte’’ değil mi sayın başkan? Şu; insanları aptal, kendinizi süper zeki adam yerine koymaktan vazgeçin artık ne olur. Tiyatro adı altında göstermelik bir kumpanya kurduğunuzu, taşeron firmalarda üç-otuz paraya nasıl çalıştırdığınızı biliyoruz. Hoş, yüksek tepelerden talimat gelmese onu da yapmayacaktınız ya neyse. Bu kadarı da olsun canım, başına da Sanatla, Tiyatroyla uzaktan yakından ilgisi olmayan ‘’Bizim Çocuklardan birini koyarız artık’’ değil mi?

 

Sevgili dostlar; tüm Türkiye’de olduğu gibi Adana’da da temel sorun parti ayrımı filan değil. Çok iddialı bir söz söylemek zorundayım ne yazık ki; Adana’da yer alan tüm belediye başkanlarının, yerel yöneticilerin temel bakışı aynı. Gelişme, büyüme demek; daha fazla otorite, daha fazla beton, daha görkemli ruhsuz yapılar demektir. Bunun sonucunda da halkından kitlelerden kopuk; ‘’her şeyi ama her konuyu ( imar, altyapı, peyzaj, sanat, kültür vs) en iyi ben bilirim, ben Tanrının özel kuluyum, beni bu kitleyi yönetmek için gönderdi’’ diye bakan bir yönetici sınıf oluşuyor. ‘’Yok canım, bu kadar da değil’’ mi diyorsunuz?. Peki soralım bakalım hep birlikte; ‘’Ey yöneticiler, bugüne değin Adana adına yapılan hangi proje ve etkinlikte halka ve bu konuların uzmanı olanlara danıştınız (yandaşlarınızdan, çıkar ortaklarınızdan söz etmiyorum elbette).

 

Foto-3_Yagma_var_talan_var_kosun._Yeni_AVM_yeriniz_hazrBunun en somut ve acı örneklerinden birini daha yaşıyor şu anda Adana. Kentin tam göbeğinde kalan, dört tarafı yol olan 5 Ocak stadyumu Adana dışına taşınacak; evet, gayet güzel. Peki, yıkılacak olan stadın yerine ne yapılacak dersiniz? Muhteşem büyüklükte ve güzellikte bir park değil mi? Biz de öyle sanıyorduk. Kocaman park içine yürüyüş yolları, kafeteryalar, sanat atölyeleri ve salonlar ne güzel olur değil mi? Benim saf Adanalım, sen ne hayalciymişsin meğer. Böylesine büyük ve değerli bir ARSA park olur mu hiç? Kentin en değerli yerindeki 37.000 metrekarelik bu ARSA’ya görkemli bir AVM yakışmaz mı? Böylelikle onlarca bürokrat olarak ve yandaş müteahhitler olarak payımıza düşeni almak daha yaratıcı ve güzel olmaz mı?... TMMOB ve onlarca STK’lar yırtınıyormuş, toplantılar ve forumlar düzenleniyormuş, yargıya başvuruluyormuş; kim dinliyor? ‘’Ortak Akıl’’la yöneten ulu büyüklerimiz karar verdi, gerisi hikâye; 5 Ocak stadyumu yıkılacak ve yerine kocaman bir AVM yapılacak, o kadar! Çok mu acımasız eleştiriyoruz, peki soralım o zaman; ’’kentin tam göbeğinde yer alan böylesi güzel bir alana parklar, kültür merkezi yerine AVM yapılmasında kamunun nasıl bir çıkarı var acaba?’’ Ya da soruyu tersten soralım daha iyi anlaşılır; ‘’5 Ocak stadyumu yerine AVM yapılması kimin yararınadır?’’ Haa, bir durumu da anımsatalım yine, AVM’niz 8 kat imarlı bilginiz olsun.

 

Yine bir başka garabet daha, adı da çok hoş; Adana Gençlik Merkezi. Hem de nerede biliyor musunuz sevgili Adanalılar? Demirköprü ile Galleria arasında Büyükşehir belediyesince bir kısmı fidanlıkFoto-4_Az_kald_ha_gayret._Son_yesil_alanlara_da_hucum olarak kullanılan yeşil bir alan var; muhteşem bir ADA. Doğudaki sınırı Seyhan nehrine, batıdaki sınırı Fuzuli caddesine, güney sınırı büyükşehir zabıta müdürlüğüne, kuzeydeki sınırı da Demirköprü yanındaki yeni köprüye dayanan bu muhteşem ARSA’nın toplamı 24.000 metrekare. Bunca atıl durumdaki yer dururken buraya da toplam 24.000 metrekare kapalı alanı(beton) olan 4 katlı bir ihanet binası dikilmek isteniyor. Bir yandan Galleria gibi bir enkazın nasıl yıkılması ya da değerlendirilmesi tartışılırken var olan biricik yeşil alan yine müteahhitlere peşkeş çekiliyor.

 

Adana’nın bir başka sorunu da sevgili dostlar; işgal edilen sokaklar, caddeler ve kaldırımlar. T.Özal bulvarındaki kaldırımları bir görün, yaşayın lütfen ey ilgisiz yöneticilerimiz! Barlar, cafeler, lokantalar kaldırımları işgal ettiği gibi, kendince platformlar, aydınlatmalar bile yapabiliyor. Çevrede yaşayan biri olarak sorgulayacak, itiraz edecek olursanız ağzınızın payını alabilirsiniz. Belediye’ye şikâyete gittiğinizde 5 dakika sonra o esnafa sizin adınız bildirilebiliyor ne yazık ki. Salt bu bölgede değil, kentin her tarafında kaldırımlar işgal altında. Gönlünüzce bir dolaşmaya çıkın da görün.

 

Peki bu kenti kimler yönetiyor diye soruyorsanız eğer, yukarıdaki örneklere bakmanız yetiyor. Ama İstanbul Taksim Gezi örneğinde yaşanan ve tüm Türkiye’ye hızla yayılan tepkiler gösteriyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yani; ‘’her şeyi en iyi ben bilirim’’ bakışıyla ceberrut, otoriter bir yönetimle kentleri yönetmek hiç de kolay olmayacak. Bundan böyle her etkinlik, davranış ve projede, Adana’da yaşayan ve yaşatan bireyler olarak haykırıyoruz; ‘’Kentimiz bizimdir, salt kendi çıkarlarınız ve siyasi hesaplarınız için kentimize DOKUNMAYIN !’’




Sayı 15 (Temmuz - Ağustos) 2013

Bu yazı 5345 defa okundu.