Kız Lisesi'nin Gelinleri ile Damatları
EÄŸer aşıksan ve eminsen sevginden, kimilerine göre son noktayı kimilerine göre de ilk noktayı koyuyorsun, nikah defterini imzalarken.
Bu anın öncesi ile sonrasını bir albümde saklayıp gelecek kuÅŸaklara aktarmak için kapısını çaldığımız yer ise fotoÄŸraf stüdyosu oluyor.
FotoÄŸrafçı stüdyosu dediÄŸime bakmayın, burası daha çok ön görüÅŸmenin yapıldığı bir yer. Çünkü son zamanlarda düÄŸün, niÅŸan fotoÄŸraflarında dış mekan tercihi yapılıyor.
Anne ve babalarımızın hatta yakın bir tarihte evlenen arkadaÅŸlarımızın fotoÄŸrafları gibi iç mekana takılı kalmıyoruz. Aksine bu fotoÄŸraflar mavi ile sarının buluÅŸtuÄŸu güzel Adana fotoÄŸraflarından oluÅŸuyor.
Aslında bir fotoÄŸrafçı olarak ben bu durumu A.Ö (Açıkhava Öncesi) ve A.S (Açıkhava Sonrası) diye tanımlıyorum.
Kendi zamanlarının koÅŸulları ve teknolojisine göre, insanlar özel buldukları anları stüdyoda çektirirken, bugün bir moda haline gelen açık hava çekimlerini tercih ediyorlar.
Öncesi ve sonrası diye bir döneme ayırmış olsam da arada hiç bir ayrımın olmadığını belirtmek isterim. Tabi ki bu ayrımı irdeleyen baÅŸarılı insanlar var ama genel olarak bunu söyleyemeyeceÄŸim.
Çekim mekanının hep aynı Tarihi Kız Lisesi Binası olması ve gelin ile damadın aynı pozları vermesi aslında bana nikah fotoÄŸrafçılığında hiç bir ÅŸeyin deÄŸiÅŸmediÄŸini gösteriyor. FotoÄŸrafçı evlenecek çifte farklı bir ÅŸey yaptığını düÅŸündürürken aslında dünden bugüne hiç bir ÅŸeyin deÄŸiÅŸmediÄŸini görüyoruz.
Bu konuyla ilgili yıllar sonra bir istatistik yapılacak olursa sanırım en çok tercih edilen mekan ise Tarihi Kız Lisesi Binası olarak karşımıza çıkacak.
Bu durum neden kaynaklanıyor diye düÅŸünecek olursak aklıma iki seçenek geliyor: FotoÄŸrafçı kolay yolu seçip aynı pozları her çifte verdirerek en ufak bir zorluk çekmeden iÅŸini (!) yapmış oluyor. Hatta farklı çiftlere farklı saatlerde randevu vererek tüm çekimlerini Tarihi Kız Lisesi Binası’nda bitirmiÅŸ oluyor.
Çünkü biz sanatı sevenler, sanat ile uÄŸraÅŸanlar, sanatı önemseyenler deÄŸiÅŸik alternatifleri o kiÅŸilere yansıtamazsak onların geliÅŸimlerine de katkıda bulunmamış oluruz. EÄŸer salt kazanacağımız parayı düÅŸünerek fabrikasyon gibi aynı fotoÄŸraf çekmeye baÅŸlarsak bir süre sonra kendi kendimize ihanet ederek kendimizi de tüketmiÅŸ oluruz.
Sonuçta sanatçılar, salt sanata odaklandıklarından farklılıkların karelerini yansıtmak isterler. Bu olgu da onları fabrikasyon fotoÄŸrafçılardan ayırır.
DüÅŸünün bugün aramızda Erol Atar'ı anımsayanlar var mı? Ya da hala ona çekim yaptıran ünlüler var mı?
Bundan ötürü Adana'nın güzelliÄŸini deÄŸiÅŸik mekanlar kullanarak izleyiciye yansıtmalıyız. Aksi halde stüdyo fotoÄŸrafçılığını açık havaya taşımak ve sürdürmek dışında bir ÅŸey yapmamış olacağız. Yani arada hiç bir deÄŸiÅŸikliÄŸin olmadığı bir kaç yıl sonra ortaya çıkacak, böylece açık hava fotoÄŸrafçılığı dönemi hüsranla kapanacak. Bu dönemden kendini ileriye taşıyacak kiÅŸide deÄŸiÅŸikliÄŸi yaratan kiÅŸi fotoÄŸrafçı olarak tarihe geçecek.
Yazımı bu özel anları saptayan fotoÄŸraf sanatçılarının düÅŸünceleriyle sonlandırmak istiyorum.
Ä°lhan MaraÅŸlı (FotoÄŸraf Sanatçısı)
Eskiden stüdyoda çekilen fotoÄŸraflar, arka planları boÅŸaltılarak çeÅŸitli manzara veya etkileyici zeminlere tekrar montajlanıyordu.
Günümüzde dijital teknolojinin de geliÅŸmesi ile düÄŸün fotoÄŸrafçılığı da bir baÅŸka boyuta geçmeye baÅŸladı. Daha gerçekçi ve etkileyici fotoÄŸraflar yapmak adına stüdyoda çekilen
düÄŸün fotoÄŸrafları dış mekana taşındı. Evet bu gerçekten önemli bir durum. Yapaylıktan çıkıp daha gerçekçi fotoÄŸraflarlarla bu özel anları kendi yaÅŸadığı ÅŸehirde, ÅŸehrin de simgesel ve kültürel yapısını da kullanarak fotoÄŸraflar üretilmeye baÅŸlandı.
DüÄŸün fotoÄŸrafları özel olmalı ve bir fabrikasyon mantığı ile üretilmemeli. Aynı mekanlar, aynı pozlar bir çok çift için uygulanıyor. Bu gerçekten sanatla uÄŸraÅŸan insanlar için tekrar olarak algılandığı için itici bir durum haline geliyor.
DüÄŸün fotoÄŸrafçılığı nasıl düÄŸün hazırlıkları gibi aylar öncesinden baÅŸlıyor ise fotoÄŸrafçıda aylar, haftalar öncesinden randevusunu aldığı andan itibaren hazırlıklarını yapmaya baÅŸlıyor.
Mekan seçimi, kurgular, çekimlerde kullanılacak malzemeler gibi bir çok ayrıntısı düÅŸünülüyor. Burada fotoÄŸrafçının en az gelin ve damat kadar o anın büyüsünü hissetmesi gerekiyor ki yaptığı çalışmalara da bu yansısın.
GörüldüÄŸü kadar da basit bir durum deÄŸil aslında dış mekan düÄŸün fotoÄŸrafçılığı.
Selda (Dinemiz) DölekoÄŸlu (FotoÄŸraf Sanatçısı)
DüÄŸün fotoÄŸrafçılığı "paket" bir sunum deÄŸildir benim için. Birbirine aşık insanların gözlerindeki ışıltıyı yakalama ve bunu kadraja yerleÅŸtirme iÅŸidir biraz. Ama yine de "iÅŸ" demek bile beni ürkütür. Ä°nsanları olmadıkları kiÅŸiliklere sokup, aynı mekanlarda aynı pozisyonlarda fotoÄŸraflamak acımazsız bir yaklaşımdır. Bu, ne kiÅŸileri, ne de fotoÄŸrafçıyı mutlu eder. Sadece seri halde fabrikasyon fotoÄŸraf ürünleri çıkar ortaya.
Portre fotoÄŸrafçılığının temelinde kiÅŸilerle doÄŸru iletiÅŸim kurabilmek ve iyi bir gözlemci olmak yatar. Ä°ster açık havada, ister stüdyoda, ister gelin-damat, ister anne-oÄŸul olsun. Objektifin önündeki yüzlerin hikayesini anlatabilmek en büyük amaçtır benim için. Ä°nsanların hayatlarını birleÅŸtirdikleri, evlatlarına kavuÅŸtukları günleri hatırlamalarını saÄŸlamak çok güzel ve çok özel. O yüzden kendimi düÄŸün/doÄŸum fotoÄŸrafçısı yerine "mutlu gün fotoÄŸrafçısı" olarak görüyorum.
Özgür Semerci (FotoÄŸraf Sanatçısı)
Kendi içselliÄŸimizi yansıttığımız her ÅŸey kendimize özel olur, farklılaşır deÄŸiÅŸir. Sözünü ettiÄŸimiz içine sanatı katma düÅŸüncesiyse farklılık, kiÅŸiye özel bir anlatım beklenmesi belki de en temel esaslardan biri olmalıdır. Herkesin özel olduÄŸunu düÅŸündüÄŸümüz zaman, mekan her neresi olursa olsun bakış açımız, duruÅŸumuz, hikayeye özgü detaylar, iÅŸi farklı kılmalıdır.
Sadece mekanın güzelliklerinden faydalanarak güzel fotoÄŸraf ortaya çıkmayacağını düÅŸünüyorum. Duygulanımları, farklılıkları görebilmek, en önemlisi hissedebilmek bu konuda ne kadar önemliyse teknik anlamda bilgi ve becerinin yeterliliÄŸi sanatsal güdülerimizi tamamlayıcı bir unsur olarak iÅŸi gereÄŸince yapabilmek ve karşı tarafa olan sorumluluk adına gereklidir...
sevgili Mehmet Emin yazını bir solukta okudum ve ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladım.Bende düğün fotoğrafları çekmeye çalışan biri olarak mesele aynı mekanların kullanılmasından çok aşk ve sevginin fotoğraflara yansımaması o da fotoğrafları aynı sıradan yapıyor
çok güzel bir yazı eline sağlık MehmetEmin
eline sağlık mehmet emin arıcı..düğün fotografçısının elinden çıkan kareler yeni başlayan bir yolculuğun kilometre taşlarıdır..bilmem anlatbildin mi...sevgilerimle...