Kuruçeşme Keçi Çiftliği


Kuruçeşme ve Kapra Nasıl Doğdu?

Yüksek öğrenim hayatına Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dil Biliminde başlayan Murat Ulusoy, sırasıyla Hacettepe İşletme ve Çukurova Üniversitesi Yönetim ve Organizasyon bölümlerinde devam etti.

Ulusoy Tekstil firmasının sahiplerindendir. Kendisi ticari altyapısının yanı sıra bir doğa düşkünüdür. Çocukluğunda yaz tatillerini köyde geçirmesi, tarım ve hayvancılığın hayatında farklı bir yer bulmasını sağlamıştır. Köyde anneannesinin, babaannesinin yaptığı geleneksel yiyecekleri tadarak doğal yiyeceklere olan düşkünlüğünün temellerini de atmış olur.
 
Evde yapılan peynirlerin, tereyağlarının, kaymakların, pekmezlerin hayatında hep unutulmaz bir yeri olmuştur. Çünkü o dönemde her şey doğaldır. Katkı maddeleri ne güzeldir ki henüz hayatımızda değildir. Bu nedenle bugün de gıdaların elli yıl önceki yöntemlerle, anneannelerimizin, babaannelerimizin yaptığı gibi üretilmesi gerektiğini düşünür. Kuruçeşme Çiftliğinin de temelleri düşünsel olarak böylece atılmış olur.
 
Yerli veya yabancı farklı farklı geleneksel yemekleri tatmanın heyecanını her zaman yaşamıştır. Her yeni bir özgün lezzet tattığında herhangi bir ticari amaç gözetmeden “ben bunu nasıl yapabilirim, içine şunları da koysam nasıl olur acaba, daha iyisi yapılamaz mı acaba?” diye bir çok düşünce geçer aklından.
 
Eşi Beyhan Hanım ise Egelidir. Eczacılık Fakültesinden mezun olup bir süre mesleğine devam etmiş, sonraları ise mesleğini icra etmekten vazgeçmiştir. 
Doğal hayatı sever, doğallık onun için kaliteyle eşdeğerdir. Eşiyle hemfikirdir bu konuda. “Her şey katkısız, doğal ve temiz olmalı. Gıdalar anneannelerimizin de adını duyduğu malzemelerden yapılmalı, katkı maddeleri bu kadar kontrolsüz ve fütursuzca kullanılmamalı.” der.
Yöresel gıdaları tatmak ve üretimlerini görmek için uzun seyahatler etmişlikleri vardır çok defa. İnternetten yerler bulunur ve macera küçük çiftlik ziyaretleri ile başlar. Hele ki çok lezzetli peynirlerin küçücük işletmelerde sadece bir karı-koca tarafından bile yapılabildiğini gördüklerinde içlerini ayrı bir heyecan kaplar.
 
“Arabalarımıza yakıt alırken şuranın yakıtı daha iyi diye bir seçim yapıyoruz ama bizim yakıtımız ve enerjimiz olan gıda maddelerine çok zaman hiç önem vermiyoruz.” diye düşünür Beyhan Ulusoy. 

Kuruçeşme'nin Kuruluşu

Kendimiz için dondurma yapma fikri başlangıç noktamızdı diyor ve şöyle anlatıyor Murat Ulusoy: 
“İnsanlar sıklıkla neden inek değil de keçi sütü üretiyorsunuz diye soruyor. Bunun birinci nedeni küçükbaş hayvanları merada otlatmanın büyükbaş hayvanlara göre daha kolay olması. Keçilerin merada yediği otların sonucunda elde edilen sütün daha doğal ve kaliteli olması keçi sütü üretmeye karar vermemize neden oldu. Keçi sütünün içeriğinin de anne sütüne çok yakın olması ondan üretilen yoğurt ve peynir gibi yiyeceklerin de özel olmasını sağlıyor.“
 
Bir işletmenin aynı zamanda bulunduğu yörede örnek olması gerektiğini söylüyor Murat Bey. Hedefleri ise yöre halkına bu işin nasıl hem çağdaş hem de sağlıklı yapılabileceğini gösteren bir örnek olup bu işi yapmak isteyecek insanlara gerekli bilgi altyapısını sağlamak ve onların da sütünü değerlendirmesine yardımcı olmak. Hayvan türünün ıslahı ile süt ve yavru verimi yüksek nesiller elde ederek bunu yöre halkına kazandırmak da başlıca hedefleri arasında. Kuruçeşme Çiftliği neredeyse tüm yem girdilerini 140 dekarlık arazilerinde yetiştirerek karşılıyor ve bunu yaparken herhangi bir zirai ilaç ve kimyasal gübre kullanmıyor.
 
2015 yılında kurulan bu çiftlikte keçi otlak alanlarına geniş yer verilmiş. Yüksek süt verimine sahip keçiler belirlenerek bu keçilerden kaliteli damızlık niteliği olan nesiller yetiştirilmesi amaçlanmış. Çiftlikte 300'den fazla keçi besleniyor. Sağlık ve hijyen kurallarına uyarak sağım makinası ile sağım yapılıyor ve süt, peynir veya yoğurt yapılmadan önce pastörize ediliyor.
“Pastörizasyon işlemi çok önemlidir. Genelde hazır aldığımız sütleri saatlerce kaynatıp besleyici öğeleri maalesef yok ediyoruz.” diye anlatmaya başlıyor mandıra sorumlusu Ecz. Beyhan Ulusoy ve devam ediyor: “Bizden süt alan pek çok dostumuzun etiketteki 'pastörize' ibaresini görünce kafası karışıyor. Hatta “siz pastörize etmeyin, biz evde kaynatalım” diyen arkadaşlarımız da var. UHT ve pastörizasyon birbiriyle karıştırılan yöntemler. Pastörizasyon aslında bizim evimize aldığımız çiğ süte, onu mikroplardan arındırmak için uyguladığımız ve yanlış bir yöntem olan kaynatmanın doğru şekli. Pastörizasyonda süt kaynatılmaz. Sütü belli bir sıcaklığa ulaştırıp o sıcaklıkta belli bir süre tutarak pastörize etmiş oluruz. Biz sütü 63 C°'ye kadar ısıtıp 30 dakika beklettikten sonra soğutuyoruz. Böylece içindeki besleyici öğelere zarar vermeden zararlı olabilecek mikroorganizmalardan kurtuluyoruz.
Bir sonraki yazımda bu çiftlikte üretilen mamüllerin yapım aşamalarından bahsedeceğim. 
Hafta sonu çocuklarınız ile birlikte gidip, küçük ve yeni doğmuş keçi yavruları ile zaman geçirmenin keyfini yaşamak ve Kuruçeşme Çiftliğinin geleneksel yollarla üretilen süt, yoğurt, peynir çeşitlerini tadıp doğal yumurtalarından almak isterseniz, aşağıdaki adres bilgileri sizlere yardımcı olacaktır. 
 
Adres Olarak: KURUÇEŞME Keçi Çiftliği 
Kocaveliler Yolu: SALBAŞ/ADANA
İletişim Bilgileri: +90 322 561 23 23
 

 
 



Sayı 30 (Ocak - Şubat 2016)

Bu yazı 33973 defa okundu.