Misis Arkeoloji Akademisi

misisÇok yakında Misis Antik Kenti yeniden gün yüzüne çıkıp, dünyanın bir çok yerinden gelecek arkeoloji öğrencileri için akademik bir eğitim alanı olacak…

 

Misis’in Tarihi
Misis’e dair Heredot ve Strabon iki farklı hikâye aktarmışlardır. Heredot, Truva’nın zaptından sonra Ege’li Yunanlılardan Anflochos’un Kilikya’ya göçerek Suriye hududundaki eski Pesideion şehrini kurduğunu yazarken M.Ö. 66’da Amasya’da doğan Strabon ise Anflochos’un Mopsos ile birlikte Kilikya’ya döndüğünü ve beraberce Misis gibi bir sıra önemli şehirler tesis eylediklerini söylemektedir. Tarih dönemleri içerisinde Danunalar Misis’e ‘Pahri,’ Asuriler ‘Pahru’ derlerdi. Yunanlılar tarafından ise ‘Mopsuhestia’ diye söylenen ve Mopsos’un evi manasına gelen eski Misis gelişmiş bir şehir olarak bilinirdi. Burada şehrin stadyumu ve akropolü gibi büyük tesisleri yükselir ve iki tarafı mermer sütunlu geniş bir yoldan yelkenlilerin bağlandığı ırmak boyuna gidilirdi.

 

Bir zamanlar da Danuna Krallığı’nın hükümet merkezliğini yapan Misis’in birçok defalar İran Satraplarınca yönetilmesi Misis’in stratejik durumu kadar ekonomik açıdan önemini de göstermektedir. Altıncı Selökos da Misis’de oturmuş fakat halka çok fazla vergi uyguladığı için halkın isyanı ile karşılaşmıştı. Misisliler kral sarayını ateşe vermişler ve Selökos burada yanarak ölmüştür. M.Ö. 93 yılında meydana gelen şu hadise bize Selökidler’in en zayıf dönemlerinde bile Misis’in iyi binalara sahip bulunduğunu göstermektedir. Romalılar devrinde ise Misis daha da gelişmiş bir şehir durumuna geldi. Büyük surlarla çevrilmiş olan Misis, Ceyhan nehrinin sağ ve sol kıyılarını işgal ediyordu. Selökidler idaresinde Selösi ismini alan Misis’e Kilikya prokonsulü Ciceron tekrar Mopsuhestia demiş ve imparator Adrian burada birçok inşaat yaptırarak şehre “Hadriana Mopsuestia” adını koymuştur.

 

misis2

Gerek bu onarma faaliyeti ve gerekse Langlois’nın Misis’de bulduğunu söylediği bir taş üzerinde: «Mukaddes, hür, müstakil, Roma’nın dostu ve müttefiki Misis» ibaresini taşıyan yazı, Romalılar’ın Misis’e pek önem verdiklerini belirtmektedir. Misis en görkemli devirlerini Romalılar ve Harun Reşit devrinde bulmuştur. O zamanlar şehir kuzeydeki sırtlardan başlayarak, Yunanlıların ‘Pagros’ dedikleri, Nur dağları eteklerine kadar uzanıyordu. Misis Surları’nın 3 kapısı vardı. Bunlardan Adana ve Halep kapıları batı ve doğuya açılıyorlardı, Köprü kapısı ise, iki tarafı yüksek duvarlı bir geçit ile kaleye irtibat sağlıyordu. Bu 8 bin yıllık tarihi olan muhteşem antik kent şu an gün yüzüne çıkmaya hazırlanıyor. Nasıl mı?

 

Yüreğir Belediyesi’ne bağlı olan Misis Antik Kenti’nin nasıl gün yüzüne çıkacağını Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’a sorduk:

 

Altınşehir Adana: Misis antik kenti ile ilgili Belediyenizin projesi nedir?

 

Mahmut Çelikcan: Misis Antik şehri yaklaşık 7-8 bin yıllık geçmişi olan ve hâlâ hayatın üstünde devam ettiği ender antik şehirlerden birisidir. Bu tip antik şehirlerin dünya kültür mirasına kazandırılması, Yüreğir, Adana ve  Türkiye adına ses getireceğini düşündüğümüz  bir kültürel projedir. Tarihî Misis Köprüsü de kentin yanı başındadır. Bizler siyasî görevlerde olan kişileriz, siyasî getirisi olmayan, fakat kültürel getirisi olan bir proje planlıyoruz.

 

misis3

A.A.: “Antik kentin üstünde yaşam devam etmektedir” dediniz. Kazılar başladığında bu yaşamı nasıl dönüştürmeyi düşünüyorsunuz.

 

M.Ç.: Kentte hâlâ yaşam devam etmektedir. 1970’li yıllarda kentin üstünde yerleşim az iken 1980-1990 yılları arasında bölge hızlı göç almaya başlamıştır. Ve bu göçle birlikte, şu an kentte 802 hane  ve 5000 Nüfus bulunmaktadır. Tabiî ki bu durum kentin tarihî dokusuna zarar vermektedir. Burada yaşayan 5000 nüfusun bir şekilde başka bir yere taşınması söz konusu, Kültür Bakanlığı bu konuda ana paydaşımız. Kentsel dönüşüm kapsamında çevre ve şehircilik bakanlığı ile de yazışmalar yaptık önümüzdeki ay bakanlık yetkilileriyle bir araya gelip buranın nereye taşınacağı burada nasıl bir kentsel dönüşüm konseptinin uygulanacağına karar verilecek. Bizim temel düşüncemiz bu konuyla ilgili buradaki vatandaşın hayvancılık ve tarımla tekrar ilgilenebileceği tarım ve köy evleri oluşturmak. Bu dönüşüm projesinin vatandaşı ikna etme konusunda da etkili olacağını düşünüyoruz. Bu dönüşümü de kazılar başladığında paralel doğrultuda yapmayı planlıyoruz.

 

A.A.: Bu antik kenti gün yüzüne çıkarma fikri nasıl oluştu?

 

M.Ç.: Misis 2009 Mart seçimlerinde Yüreğir Belediyemize bağlanmıştır. Yüreğir’e bağlandıktan sonra böyle bir fikir gelişti. Belediye Başkan yardımcımız Zülfü ÇELİK’in arkeolog olması ve Yüksek Lisans Tez’ini Misis Antik kenti üzerine yapması, bizim bu fikrimizin gelişmesinde büyük avantaj sağlamıştır. Bu antik kentin dünya kültür mirasına kazandırılmasının uygun olacağını düşündük. Bizim kurmuş olduğumuz Yüreğir İlçe Kent Konseyinde, Sivil Toplum Kuruluşları’nın da desteği ile bu projenin hayata geçirilmesine yönelik karar alındı. Kendimize bir yol haritası belirlemek için bir Çalıştay düzenledik. Bu Çalıştay’a Üniversitelerden ve Sivil Toplum Kuruluşları’ndan uzmanlar katılarak bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Sonuç bildirgesi ve düşüncelerimizi içeren bir raporla Kültür Bakanlığı’na başvuru yapıldı, ve projemiz Kültür Bakanlığı tarafından kabul edildi. Zaten 12 yıldır burada İtalya Pizza Üniversitesi’nden 2 tane profesör kentin tarihî dokusu ile ilgili de araştırmalar yapıyorlar.Kazı izinleri için Bakanlığı’mıza başvurular yapıldı ve kazı iznimiz çıktı. Yüreğir Belediyesi olarak burada koordinatör görevi yapıyoruz. Bu iş bizim uzmanlık alanımız değil,  bizim bölgemizde olması açısından bu kültürel dokuyu gün yüzüne çıkartmayı görevimiz olarak görmekteyiz. Kazı Atatürk Üniversitesinden Doç. Dr. Nurettin Öztürk ve Pizza Üniversitesinden  Prof. Dr. Giovanni Salmeri ile ortak bir çalışma ve Bakanlık desteğiyle yapılacaktır. Sondaj çalışmalarının yılbaşına doğru  başlamasını düşünüyoruz. Bu kazının başlaması gün yüzüne çıkartılması uzun yıllar alacaktır. Burada Çalıştay’ dan  çıkan sonuçta temel düşüncemiz Misis’in  Kazılar neticesinde açık bir Arkeoloji Akademisi olması, dünyanın çeşitli üniversitelerinden öğrenciler ve öğretim görevlilerin gelip araştırma ve kazılar yaparak bu antik kentin dünya turizmine tanıtımına katkıda  bulunması düşüncesindeyiz.

 

Açık alanda arkeoloji okulu gibi olsun sürekli kazılar yapılsın, sürekli insanlar gelsin istiyoruz.

 

A.A.: Misis’te Arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müze var  peki bu müze çıkacak eserlere yetecek büyüklükte bir müze mi?

 

M.Ç.: Misis Mozaik Müzesi şu anki ihtiyaca cevap verebiliyor ama çıkacak eserlere göre  daha genişletilmesi düşünülmektedir. Proje misis4doğrultusunda bunun nasıl olacağı konusunda karar verilecek. Mevcut yerde açık alanda arkeoloji okulu gibi olsun sürekli kazılar yapılsın, sürekli insanlar gelsin istiyoruz.

 

A.A.: Bu antik kentin tanıtımı konusunda nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

 

M.Ç.: Bu kazılar neticesinde kültür mirasına kazandırdığımız antik kentin turizm yönünden çok fazla ziyaret edilebilir bir yer olması için neler yapabiliriz onun da planını yaptık. Ülkemizde bir çok antik şehirde üzerinde yaşam alanı yok, Bizim burada yaşam alanı var olduğu için tarihi dokuya sahip 25-30 hane bırakıp  yaşamı devam ettirmek.

 

A.A.: Bu antik kentin gün yüzüne çıkartılmasında Yüreğir Belediyesi’nin beklentisi nedir?

 

M.Ç.: Bu işin bizim açımızdan kültürel boyutu çok önemli. Orada kurulacak tesislerden bir defa o bölgede bir çok kişiye iş imkânı sağlayacaktır. Bir değişim süreci başlayacağından hizmet sektörü gelişecektir.  Adana’nın bir turizm kenti olması ve dünyaya tanıtılması yönündedir çabamız. Hayalimiz de en kısa zamanda Adana’nın bir dünya kenti olmasıdır.




Sayı 10 (Eylül - Ekim 2012)

Bu yazı 6410 defa okundu.