PUŞKİN MÜZESİ’Nİ GEZERKEN DÜŞÜNDÜKLERİM…
PUŞKİN MÜZESİ'Nİ GEZERKEN DÜŞÜNDÜKLERİM...
SANAT NE İŞE YARAR? YENİR Mİ?
Beni tanıyanlar bilir... Adana'da yapılan Altınkoza Festivali'nin koordinatörlerindendim. Uzun yıllardır Adana'da yapılan sanat ve kültür ile ilgili organizasyonların içinde bulundum.
Bu çalışmalarım sırasında karşılaştığım birçok zorluklar oldu. Ve bir çok soru ile karşılaştım.
Bu sorular arasında bir tanesi vardı ki, buna kendi kendime bir türlü tatmin edici bir cevap veremezdim. Ta ki bu geçen yıllarda Puşkin Müzesi'ne gidene kadar.
Cevap veremezdim deyince, susup kaldığımı zannetmeyin sakın!
Serde lafazanlık olunca bir şeyler uyduruveriyorsun. Eğer uydurduğun şey de genel kabul gören doğrularla soslanmış olursa... Biraz da entelektüel seviyeyi birçok kişinin bulaşmaya cesaret edemeyeceği bir yüksekliğe taşırsan... Cevap vermiş gibi oluyorsun. Uydursan bile...
Ama artık bir müddettir kendime bir cevap bulduğuma göre, bu soruyu sizlerle paylaşabilirim!
"İnsanlar işsizlikten kırılır, açlıktan başkasının yanına sığınmışken, sizler nasıl oluyor da, zaten kısıtlı olan olanakların sanat etkinlikleri için harcanmasını önerebiliyorsunuz?"
Bir de bu sorunun, depremin henüz yeni olduğu bir dönemde, bir otobüsün sanat mekanı haline getirilip, depremzedeleri dolaşmasını önerdiğinizde sorulduğunu düşünün...
"Efendim, sanat önemlidir... Kitlelere moral verir... Onları bir arada tutarak dayanışmayı sağlar... vs... vb..."
Vs... veya... vb.
"Adam enkazın altından eşyasını mı çıkarsın? Yoksa senin sergini mi gezmeye gelsin?" diye karşı çıkıverirler. Arkasından da "Ekmek nerede dağıtılıyor" diye sorarlar.
İstersen onlara "Ekmek yeme, sanat ye!" diye cevap ver. Verebilirsen!
"Bende bir fotoğraf var ki, francala gibi mübarek! Bir de arasına koyacak tahin helvası buldun mu başka neye gerek var?" da diyemezsin herhalde...
MOSKOVA'DAKİ DÜNYA
Puşkin Müzesi'ne gidince ne mi oldu?
Uzun süre kuyrukta bekleyip kendimi içeri attıktan sonra, aslında Moskova'da değil Mısır'da olduğumu, oradan da Mezopotamya'ya geçtiğimi, Eski Yunan'a, Rönesans'a uğradığımı sandım.
Hatta Anadolu da oradaydı... Hitit Ülkesi'ni ziyaret ettim... Anadolu'da sadece bir-kaç duvar kalıntısı olarak kalmış, gerçek Truva'nın müzede olduğunu fark ettim. Tüm bunların hepsi, dönemlerinin sanat ürünleri gösterilerek sergileniyordu. Toplayabildiklerinin gerçeğini toplamışlar, toplayamadıklarının da birebir kopyasını yapıp eksiği tamamlamışlardı.
İzleyiciler mi?
Sıkı durun... Turistlerden çok Moskovalı gençlerdi...
***
Mikelangelo'ya ait Davut Heykeli'nin önündeyken mininin minisi eteğiyle dikkatimi çeken sarışın kıza, sırasıyla Rodın'in, Rambrand'ın ve Caravagio'nun önünde dakikalarca düşünürken rastladığımda, ne düşündüğünü sormadan edemedim.
"Kendimi bir an bu eserlerin sanatçıları yerine koyuyorum" dedi.
"Eseri yaparken nasıl bir düşünce faaliyeti içindeydiler onu anlamaya çalışıyorum. Önceden yaşamlarını okudum. Bu eserleri hangi koşullardayken yaptıklarını biliyorum. O şartlarda olsaydım, ben böylesini akıl edebilir miydim acaba diye düşünüyorum." diye devam etti.
Tatmin olmamıştım...
"Şuan iş saati... Sen çalışmıyor musun?"
"Çalışıyorum. Endüstri Mühendisiyim. Bir sanat eserinin yaratılması sırasında, oluşan düşünce sistematiğini anlamak, beni de yaratıcı yapıyor. Bu da işimi olumlu yönde etkiliyor. Bu yüzden müzeyi gezmek için izin istediğimde hemen veriyorlar"
"Bu eski Yunan Heykeli ne kadar güzel değil mi?"
"Şüphesiz güzel... Bu da diğerleri de... Ama güzelliğinden daha önemli bir şey daha var. Yaratılışı sırasında yaratıcısı niye şuradaki kıvrımı eline kadar uzattı? Eline doğru değil de yüzüne doğru uzatsaydı anlam değişir miydi? Bunu anlayabilmek, güzeli izlemeyi daha verimli kılıyor. İşimdeki başarıyı da çok etkiliyor. 5 metrelik Davut heykeline bakarak bana verilen tasarımın nasıl dik duracağını planlıyorum."
***
Ohh.. Be!
Benimde "Sanat ne işe yarar... Karın doyurur mu?" diye soranlara karşı bir cevabım var artık...
Evet! Tabi ki doyurur. Hem de francala arası helvadan daha çok...
Haluk Uygur
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları