2013 Yazında Anamur’da okul arkadaşım Bünyamin Kozak’ın bürosunda bir derneğe yardım amaçlı satılan bir şiir kitabını görünce hemen heyecanlandım. Anamurlu Şair Abdülkadir Bulut’un ‘’Ülkemin Şiir Atlası’’ adlı kitabı 1987 yılında ölümünden sonra basılmıştı. Eski bir dostla yeniden görüşmenin coşkusuyla kitabı karıştırmaya, bildik şiirleri yeniden okumaya başladım. Abdülkadir Bulut’un şiiriyle ilk kez Milliyet Sanat Dergisi ve Yazko kitapları sayesinde 1980 yılında tanışmıştım. Zaman zaman kesintilerle 1985 yılına değin sürekli izlemeye çalıştım bu güzel insanı, dürüst ve yalnız şairi. Neye yalan söyleyeyim; 2013 yazındaki kavuşmadan birkaç gün sonrasında kitabı büromdaki rafa koydum ve iş yoğunluğumda unuttum yine. Ama dün sabah garip bir can sıkıntısıyla kitapları incelerken tekrar karşılaştım bu kitapla.
Bu şairin şiirlerinin yanı sıra en çok neyi etkilemişti beni biliyor musunuz dostlar; yaşam ve ölüm öyküsü….Böylesi garip bir ülkede böyle mi olur bir şairin ölümü be kardeşim? 08 Ağustos 1985 perşembe günü; Torosların bıçkın ve pos bıyıklı öğretmen şairi Abdülkadir Bulut, Silifke’deki işlerini bitirir ve cehennemi sıcakta bir minibüs dolmuşla Anamur’a gitmek ister. Minibüs durağındaki Yörük Ömer’den güzel bir yayık ayranı içtikten hemen sonra minibüse yönelir. Saat:16:00 sularıdır ve minibüs kalkmak üzeredir. Alelacele biner ama oturacak yer yoktur, kapının yanındaki tabureye ilişir güzel şairim. Eski ve yorgun minibüs, Torosların Akdeniz’e bakan yamaçlarında memleketin en virajlı, en berbat ve zahmetli ama en güzel yollarında ağır ağır ilerlerken uyku bastırır yolcuları. Türkmen şair ezbere bildiği ağaçları, makilikleri, çiçekleri izler yol boyunca ve isimlerini tekrar eder belleğinde ve yüreğinde. Bilmem ki hangi şiirinin dizelerini kurarken kafasında, minibüs hızla savrulur bir virajda; lanet olası kapı açılır ve O güzel insan aşağı yuvarlanır minibüsten. Koca heybetli vücudu asfaltla dağ yamacı arasında taşlara çarparak savrulur. Hızla iner hemşerileri minibüsten ve yoldan çevirdikleri bir araçla doğruca Silifke Devlet hastanesine götürürler. Ağır yaralanmıştır ozan. Hemen ardından Mersin Devlet Hastanesine taşınır gece yarısı. Tam bir gün direnir ölüme ama kırgın ve yorgun yüreği 09 Ağustos 1985 Cuma günü durur.
O dönemde iletişim araçları (cep telefonu, televizyon vs) bu denli yaygın değildi elbette. 10 Ağustos 1985 Cumartesi günü Cumhuriyet Gazetesinin ön sayfasının en altında 1 sütunluk bir yer bulur kendine Şairin ölümü. Aradan geçen 4-5 günlük süreden sonra ülkenin bütün sanat dergileri (Milliyet Sanat, Gösteri, Yazko , Varlık vs) ve gazeteleri şairimizin hakkında ayrıntılı yazılar ve görüşler belirtmeye başlar.
Öyle görkemli, şatafatlı değildi cenaze töreni. Anamurlu hemşerileri, ailesi ve öğrencileriyle vedalaşır Abdülkadir Bulut. Çok sevdiği memleketinin kekik kokan, çam kokan toprağının koynuna girdiğinde 42 yaşındaydı. Daha ne çok sözü vardı bu topraklar ve insanları için…
"Vakit çok dar demeden
Arkamı soğuk taşlara vererek
Ve hiçbir sözcüğü yutmadan
Anlatmalıyım köylülerime
Bir de küncü silken kadınlara
Çukurova’da pamuk sulayanlara
Bir bir anlatmalıyım
Oralara gidince…"
Abdülkadir Bulut (1943 - 1985)
1943 yılında İçel’in Anamur ilçesine bağlı Akine köyünde doğdu. İlkokulunu Anamur'da bitirdikten sonra Anamur Ortaokuluna gitti. Daha sonra Akşehir İlk öğretmen Okulu'na girdi ve bu okuldan 1961 yılında mezun oldu. Anamur, Kırıkhan ve İstanbul'da öğretmenlik yaptı. Çeşitli ansiklopedilerin hazırlanışında çalıştı. İlk şiirleri 1960’tan itibaren Varlık, Türk Dili dergisinde çıktı.
Anamur, Kaşdişlen Köyü öğretmeni Fahrettin Deniz, 1966 yılı 10 Kasım'ında bir
“Atatürk'ü Anma Gecesi” düzenlemek ister. Gecede Atatürk' ün 10.Yıl Nutku ve Bursa Nutku okunacak, Atatürk Devrimleri köylüler tarafından anlatılacaktır. Kaymakamın emriyle program hemen iptal edilir. Etkinliğe destek veren Abdülkadir Bulut ve altı öğretmen arkadaşı,
“solculuk propagandası yaptıkları, halkı isyana teşvik ettikleri gerekçesiyle” açığa alınarak, haklarında soruşturma açılır. Öteki öğretmenler kısa zamanda görevlerine dönse de Bulut mahkemeye verilir. Soruşturmayı yapan müfettişe göre suç delili, Bulut' un evindeki kitaplar ve onun asfalt yolda bulup lojman panosuna iliştirdiği,
“sağ ön bacağı kopmuş, sol ön bacağını havaya kaldırmış konumda ezilmiş” ölü bir kurbağadır. Müfettişe göre bu kurbağa Bulut' un benimsediği sol düşünceyi simgelemektedir ve Bulut öğretmenin cezalandırılması gerekir.1967 yılında mahkemece aklansa da bakanlık onun geri dönmesine izin vermez. Danıştaya açılan dava ise ancak 777 günde sonuçlanır.
Kayıtlara, “solcu-komünist-kurbağa davası” olarak geçen bu trajikomik öykü Mahmut Makal' ın “Zulüm Makinesi” kitabına da konu olur…
Asıl kimliğini 1970’li yıllardan sonra yazdığı şiirleriyle kazandı. İlk şiir kitabı "Tek Başına Değilsin" 1976'da yayınlandı.
1960'tan sonra şiirlerini yayınlamaya başlamış olmasına rağmen uzun süre şair olarak adını duyuramadı. Milliyet Sanat dergisinin açtığı "1974'ün En Başarılı Genç Şairi" yarışmasında "1974'ün övgüye değer şairlerinden" birisi olarak ödül almış bu ödülünden sonra kısmen tanınmaya başlanmıştır.
Behçet Necatigil etkisindeki bu şiirler, özenli işçiliği ve lirik anlatımıyla dikkat çekti. “Yerel kültür öğelerini, yerel dil ve özgün imgelerle yansıtan" şairin İkinci kitabı "Acılar Yurdumdur"da olayları toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla ve konuşma havasında yansıtarak " sol " fikirleri işleyen bir yaklaşım göstermiştir. Şiirlerinde folklor ögelerinden, Türkmen oymaklarının ağıt ve türkülerinden de esinlenmiş olan şairin şiirinde yerel değerlere önem verdiği dikkatlerden kaçmamaktadır. Doğa tasvirlerinde gündelik hayatta görülen nesnelerin görüntülerinden yola çıkarak hüzünlü ve nostaljik bir ruh durumunu ortaya koyan şiirler yazdı.
"Canım sıkılıyor bugün
İşte tam böyle bir günde
Anam dibekte dövülmüş
Kırmızı biber göndermiş
Anamur’un uzak bir köyünden
Bu demektir ki
Bugün Pablo Neruda okunacak…"
A.Bulut’un ölümünden sonra tüm şiirleri “Ülkemin Şiir Atlası” adıyla önce Can Yayınları’ndan (1. baskı) daha sonra da E yayınları tarafından (2. baskı) toplu şiirler olarak yayımlandı. Daha önce kitaplaşmamış şiir, yazı, söyleşi ve mektupları F. Saadet Bilir ve Ali F. Bilir’in ortak hazırladığı, ‘’Abdülkadir Bulut - Kasabalı Lorca” adlı kitapta toplandı.
Şairin adını yaşatmak adına Çağdaş Şair ve Yazarlar Derneği, 2011 yılından itibaren “Abdülkadir Bulut Şiir Yarışması” düzenlemektedir.
Yapıtları
ŞİİR:
Sen Tek Başına Değilsin (1976)
Acılar Yurdumdur (1981)
Kahveci Güzeli (çocuklara şiirler, 1981)
Yakımlar (1982)
Gözyaşları da Çiçek Açar (1983)
Sen Tek Başına Değilsin-2 (1984)
Yurdumun Şiir Defteri (1985)
Ülkemin Şiir Atlası (Ölümünden sonra, bütün şiirleri bir arada, 1987)
ROMAN:
Üveyikler Göçerken (çocuk romanı, 1981)
Kavganın Yıkılmaz İnancının Şairi
Abdülkadir Bulut, bu şiirlerinin tümünde yaşamı yerelleştirerek yazmanın usta bir şairi olduğunu gösterdi.
“Şiirlerim hiçbir zaman böyle dolmadı ağzına kadar/ Seninle ey sevgili yurdum/ Ve hiç bu kadar çırpınmadı/ Seni tutuşturan yaralar için/ Can havliyle” dizelerinin yer aldığı “Aşkı En Güzel Bizim Oralılar İşler” şiirindeki yurt sevgisi;
“Kaya gibi olmak da yetmez/ Bütün mesele hayatın karşısında/ Sıkmak dişi, sağlam atmak ayağı/ Kıyımlarda, kıranlarda bile/ Açtırmamak dibindeki toprağı” dizelerinin yer aldığı “Hayatın Karşısında” şiirindeki direnme ve inat, “kavganın yıkılmaz inancı”nın diri bir şairi yaptı Abdülkadir Bulut’u.
Türkmen oymaklarının gönüllerinde saklı olan “Yakımlar”ı şiirleştirirken,
“Yüzünü yıkasan gül dibine/ Gamzeli olur mu acaba güller” diyen Abdülkadir Bulut; “Senin hayatın kurban/ Bir dostun yarasına basılan/ Mendiller kadar yalın/ Ve yaman.” ve “En güzeli yürüyorsun/ yanında umudun ve inancın/ Güzel günlere bakarak/ Çürük bir kavun gibi/ Taşımamak için alnını” dizeleriyle halk sesini çağdaşlaştırmayı başardı.
“Yurdumun Şiir Defteri” adlı şiiri ile selamlayarak anıyoruz onu:
“Yurdum, işte senin şiir defterin/ Rüzgârlı bir yaprak koydum arasına/ Görüşme günlerinden gelirken/ Yolda bir ağaçtan koparmıştım—- O kadar çok isterdim ki yurdum/ Bir de senin şiir defterinin arasına/ Çocukların ayak seslerini koymayı/ Ve altına her birinin adresini yazmayı”.
Yurdumuzun şiir defterindesin Abdülkadir Bulut, çocuklarımızın ayak seslerindesin, özlediğimiz aydınlık geleceğimizde!
Metin Bahçıvan
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları