YENİ AKIM PEJMÜRDELİK! NE BULURSAN GİY! YAKIŞSIN YAKIŞMASIN! RAHATSA GİY ÇIK!

YENİ AKIM PEJMÜRDELİK! NE BULURSAN GİY! YAKIŞSIN YAKIŞMASIN! RAHATSA GİY ÇIK!

"SALAŞ MI? DÖKÜLÜYOR MU? UMURUMDA DEĞİL... GİYERİM ÇIKARIM..." DİYEN BİR TOPLUM OLDUK.

HERYERDE EŞOFMANLA DOLAŞANLARIZ ARTIK.

moda1İstisnalar hariç diye başlamak istiyorum ki yanlış anlaşılmalar olmasın.

Sadece sokakta, evde değil davetlerde, kokteyllerde, düğün – nişan törenlerinde bile kıyafetlerimize çok da dikkat etmez olduk.

İnsanlar kendini mi önemsememeye başladı yoksa karşısındakini mi bilmiyorum ama eskinin o zarif, abartısız, sade ve şık hallerini ben çok özlüyorum kendi adıma. Özlüyorum, gıpta ediyorum, kıskanıyorum, öykünüyorum, imreniyorum(tüm eş-yakın anlamlı kelimeleri sıralamak istedim vurgumu artırmak, isteğimi daha fazla anlatabilmek için).

Ben yapabiliyor muyum? Cevabım Hayır!

Eleştirirken kendimi de ekliyorum bu gruba yanlış anlaşılmasın.

40'lı, 50'li 60'lı 70'li yılları özlüyorum, öykünüyorum, gıpta ediyorum yaşamadıysam da 40'lı 50'lilerde fotoğraflara baktıkça içim açılıyor, bir huzur kaplıyor içim her nedense.

Saç olsun, kılık kıyafet olsun insanlarda bir derli topluluk, bir özen, bir ihtimam vardı.

Kılık kıyafetlerde bir kişilik, bir tarz, kendine özgü ama insanın gözünü yormayan bir hali varken şimdilerde ben yaptım oldu, ben giydim oldu kime ne diyen bir görüş hâkim.

Çocukların bile giyimleri daha derli toplu, daha sade, daha temiz görünürdü...

Ya da bana öyle geliyor, bilmiyorum? Ama yazmadan geçemedim ben. İçimdekileri paylaşmadan yapamadım. Belki de kendim de yapmak isteyip de yapamadığımdan.

Kıraathaneye, kahvehaneye giderken bile fötr şapka ile takım elbiseli gidilen bir dönemden nasıl buralara geldik? Büyükbabamı da hasretle anmak istiyorum, elinde bastonu, jilet gibi ütülenmiş takım elbisesi, fötr şapkası, köstekli saati, tozsuz, topraksız pırıl pırıl ayakkabıları ile evden çıkışı hala gözlerimin önünde.

moda5Annemin, ananemin kabul günlerinde, normal gündelik yaşamlarındaki kıyafetleri, saçları, bizlere diktikleri elbiseler, etekler, pantolonlar, okula gönderirken formalarımızın, kumaş mendillerimizin ütüleri, yakalarımızın kolalanması, saçlarımızın derli toplu olması ki sadece benim ailem değil toplumun tüm kesimi bu şekildeydi.


Bir beyefendilik, hanımefendilik okunurdu görünüşlerden, siluetlerden. İçimiz de sade ve huzurlu sanırım dışımıza da yansırdı. Görünüş ve siluetler üst üsteydi. Birbirinden ayrılmamışlardı. Ayrıştırılmamışlardı.

Azdı ama özdü kılık kıyafetler özümüzün doygunluğu ile ters orantılıydı. Toktuk ruhen.

Nasıl oldu? Ne oldu? Neler oldu? Da bu hale geldik?

Paramız mı yok desek? Fakat geçmiş yıllarda ülke olarak bile daha zor durumdaydık.

Kafalarımızın içi, ruhumuzun karmaşıklığı ve açlığı, duygularımızın dağınıklığı giyimlerimize yansıdı sanki...

Ya da büyü siyah-beyaz fotoğraflar da mıydı? Yoksa çocukluğumun o saf anılarında mı?

moda3Sizlerde bir düşünün isterim, fikri olan varsa paylaşmasını isterim.

Yeni bir yıl başlarken de dilerim ki;

Tüm dünya güzellikler içinde olsun,

Saflık, temizlik yağsın yağmurla, karla,

Huzur olsun,

Çiçekler olsun,

Aşk olsun,

Ruhlarımız ışıl ışıl olsun.

Sevgim ve Saygımla,

İlkay Zehra ÜLBEĞİ

moda4moda6moda8moda9moda10




Sayı 18 (Ocak - Şubat 2014)

Bu yazı 5403 defa okundu.